Muharrem Sarıkaya: Metin, Ecevit'in daktilosundan çıktı

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

AB Helsinki Zirvesi'nden Türkiye'nin adaylığıyla ilgili ilk kararın önceki gün ulaşmasından sonra Ankara kritik 12 saat yaşıyor. Adaylığı kabul edip etmeme arasında gidip geliyor.

Batılı başkentleri telaşlandıran, yoğun bir telefon trafiği ile ‘‘diplomatik kriz yönetimi’’ taktiği arasındaki mücadelenin verildiği 12 saatlik maraton, startını saat 13.00'te alıyor.

Karara ilişkin metin ilk olarak Dışişleri'ne ulaşıyor. Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve üst düzey bakanlık bürokrasisi ayağa kalkıyor:

‘‘Şart kabul etmeyeceğimizi bildirmiştik. Bu şartlarla olmaz, adaylığı reddedelim...’’

Bu hava, Cem'i arayan Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'e iletiliyor. Ardından da AB dönem Başkanı Finlandiya'nın Dışişleri Bakanı Tarja Hallonen'e...

Fischer ve Hallonen, Cem'i iknaya çalışıyor.

Helsinki'ye ‘‘Türkiye adaylığı reddediyor’’ telaşı düşüyor.

Ecevit ile telefon görüşmesi yapan Cem, bakanlık bürokrasini de yanına alıp Başbakanlığın yolunu tutuyor.

Ecevit ise Devlet Bakanları Prof. Şükrü Sina Gürel ile Mehmet Ali İrtemçelik'i kararı değerlendirmek için odasına davet ediyor.

Saat 15.00'te başlayan toplantının başında Cem, biraz da çekinceli bir üslupla şöyle diyor:

‘‘Arkadaşlar reddedilmesini istiyor...’’

İrtemçelik ve Gürel, bu görüşe katılmıyor. İrtemçelik, metnin Türkiye açısından fazlasıyla rahatsız edici olmadığını belirtiyor.

Gürel de metnin Kıbrıs ve Ege'yle ilgili iki maddesi haricinde Türkiye'nin lehine olduğunu söyleyince Dışişleri'nde oluşan sert hava Başbakanlık'ta yumuşuyor.

Saat 16.00 civarında AB Dönem Başkanı, Finlandiya Başbakanı Paavo Lipponen, Ecevit'i arıyor. Ecevit, Lipponen'ye iki maddeyi ‘‘içine sindiremediğini’’ bildiriyor. Lipponen, Lahey Adalet Divanı ile ilgili maddenin yanlış yorumlanmamasını istiyor ve bir faks mesajıyla da bu maddeye açıklık getireceğini belirtiyor. Lipponen, Türkiye'yi diğer adaylardan ayırmadıklarının da altını çiziyor.

Kısa süre içinde bu sözlerini içeren bir faksı da gönderiyor.

Toplantıda, Lipponen'nin mesajının kararın eki sayılabileceği görüşünde birleşiliyor.

Bu tartışma sürerken saat 17.00 civarında ABD Başkanı Bill Clinton'ın telefonu geliyor.

Ecevit, Clinton'a Türkiye'nin adaylığı konusunda gösterdiği destek için teşekkür ediyor ve iki maddeyle ilgili sıkıntıyı aktarıyor.

Clinton, ‘‘Adaylığı kabul edin. Bu Türkiye için bir zafer’’ telkininde bulunuyor.

Saat 17.30 civarında bu kez Almanya Başbakanı Gerhard Schröder arıyor. Schröder de kararın Türkiye lehine olduğunu vurguluyor ve iki maddeyle ilgili ilerde hiçbir sıkıntının yaşanmayacağına dönük garanti veriyor.

Ecevit, ilk olarak Schröder'e Helsinki'ye geleceğini ima ediyor ve bulduğu ara formülü arkadaşlarına açıklıyor:

‘‘Adaylığı çekince koyarak kabul edelim...’’

Ecevit, daktilosunun başına oturuyor, diplomatik bir üslupla yazıp daktilosundan çıkardığı ‘‘içine sindiremeyerek kabul’’ metnini yazıyor. Gürel ile Dışişleri Danışmanı Ümit Pamir'e uzattığı metinde bir iki kelime düzeltmesi haricinde hiçbir değişiklik yapılmıyor.

Saat 18.00'e gelirken Avrupa Birliği'nin Dış Politika ve Savunmadan Sorumlu Yüksek Temsilcisi Javier Solona ile Genişlemeden Sorumlu üyesi Günter Verheugen'in Ankara'ya hareket ettiği haberi ulaşıyor.

Bu durum Başbakanlık'ta, ‘‘AB telaşlandı, bu taktiğe devam edip metinde düzeltme yaptırabiliriz’’ görüşünü hákim kılıyor.

Başbakanlık'taki hava Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i de harekete geçiriyor. Demirel, saat 18.00'de Bakanlar Kurulu'na girmeye hazırlanan Ecevit'i 17.55'te arayıp ‘‘Sakın ola ki hayır demeyin. Metin kötü değil, evet deyin’’ uyarısında bulunuyor.

Bakanlar Kurulu sürerken saat 18.30'da Demirel'in ikinci telefonu geliyor. Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın aradığını belirtiyor ve ‘‘Sorunlarla dışarıda kalmak yerine içine girip uğraşalım’’ diyor.

Bakanlar Kurulu'na katılan ANAP Lideri Mesut Yılmaz da aynı görüşü dile getiriyor.

Toplantıda MHP'li Prof. Tunca Toskay, Cem'e ‘‘Metnin son maddesinde mali yardımların bir çerçeveye oturtulacağından bahsediliyor. AB'nin 1980'den bu tarafa Türkiye'ye olan borçları ne olacak?’’ sorusunu yöneltiyor.

Cem, bunun çözülebileceğini söyleyince Gürel devreye giriyor ve ‘‘2 milyar 750 milyon dolar alacağımız var. Bunu adaylık sürecinde iyileştirme yardımına saymasınlar. Uyarmamız lazım’’ diyor.

Solana, 22.10'da Ankara'ya indiğinde Başbakanlık'ta ‘‘adaylığa çekincelerimizi açıklayarak evet diyoruz’’ kararı alınıyor.

Bu kez de Ecevit'in daktilosundan çıkan ‘‘çekince metni’’ sorun oluyor. Cem ve İrtemçelik, ‘‘Olumlu bir hava oluştu, bu çekincelerimizi sonra açıklayalım’’ diyor. Gürel karşı çıkıyor.

Ecevit saat 23.55'te buluştuğu Solana'ya mali yardımlar, Kıbrıs ve Ege konularındaki maddelere ilişkin kaygılarını aktarıyor. Solana, güvence veriyor. Ecevit de saat 00.30'da daktilosundan çıkan çekincelerin yer aldığı metni okuyup tarihi açıklamayı yapıyor:

‘‘Gelinen nokta büyük başarıdır...’’

Yazarın Tüm Yazıları