Muharrem Sarıkaya: Koruma sorunu






Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

DİYARBAKIR Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve beş korumanın şehit edilmesi olayı uzun süredir tartışılan bir gerçeği yeniden gündeme taşıdı:

‘‘Koruma sorunu...’’

Son dönemde art arda gelen olaylara bakıldığında emniyette bir süredir yaşanan bu sorunun bir türlü giderilemediği aşikár.

Bir ay içinde, önce polis otosunun taranması olayı yaşandı.

Saldırganlar, her ne kadar daha sonra yakalanmış olsalar da, olay anında ellerini kollarını sallayıp uzaklaşmayı başardılar.

İkinci olay Şişli Emniyet Müdürlüğü'nde patlak verdi.

Canlı bomba, Emniyet Müdürü'nün katına kadar çıkıp patlamayı gerçekleştirdi.

Canlı bomba suikastında, ne önlem alınırsa alınsın fazla bir sonuç getirmeyeceği varsayılsa bile, Emniyet Müdürü'nün bulunduğu kata kadar çıkmayı başarması bir zafiyetin göstergesiydi.

Hatta, sonradan failler veya arkasındakiler yakalanmış olsa dahi, emniyet birimlerine de saldırı yapılabilir fikrini canlandırdı.

Diyarbakır'da halkın sevgilisi haline gelen Gaffar Okkan ve beş korumasının şehit edilmesinde, istihbarat eksikliğinin yanında tedbirsizliğin de olduğu, emniyet içinde de kabul gören bir gerçek.

* * *

Koruma sorunu sadece son olaylardaki bu örneklerde de görülmüyor.

Ankara'da bakanların çevresini saran korumalara bakmak yetiyor.

Birçoğu, Ankara dışındaki görevlerde bakan veya koruduğu kişinin özel kalem müdürü gibi çalışıyor.

Hatta, bazıları atış eğitiminin yanında, alması gereken bedensel ve teknik eğitimden uzun süredir yoksun...

Oysa, terörden çok çekmiş olan ülkelerde yerleşik koruma düzeninde durum tam tersi.

Örneğin, İsrail'de bir bakan korumasının gözünün sürekli çevreyle ve diğer koruma arkadaşlarıyla ilgili olduğu TV ekranlarından bile rahatlıkla görülür.

Aynı sistem ve uygulama, Avrupa ülkeleri veya ABD'deki korumalar için de geçerlidir.

Orada da bakanlara ve başkanlara yapılan suikastların önlenemediği vurgulanabilir.

Ancak Türkiye'deki kadar rehavet içinde olduğu da söylenemez.

Hizbullah'ın Diyarbakır benzeri beş stratejik eylem daha gerçekleştirme hazırlığında olduğu, Çevik Kuvvet'e saldırı planı yaptıkları haberlerinin yaygın olduğu bir dönemde, koruma sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerekmez mi?

* * *

İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, dün bu sorumuza farklı bir açıdan yanıt verdi.

Tantan, bu tür saldırıların önlenmesinin tek yönteminin ‘‘sağlam bir istihbarat bilgisine’’ bağlı olduğunu vurguladı.

Diyarbakır'daki suikastta istihbarat eksikliğinin olduğunu ileri sürdü.

Günler öncesinden saldırının yapılacağı haberinin gazetelerde yer aldığı hatırlatıldığında ise yanıtı netti:

‘‘Eğer bir yere pusu kurulmuşsa, orada bin koruma olsun bir şey fark etmez...’’

Bakan Tantan'ın sözleri kabul gören bir gerçek.

Ancak, abartmadan, vatandaşa eziyet noktasına getirip bunaltmadan yapılan korumanın caydırıcılığı da bilinen bir başka gerçek.

Dolayısıyla önümüzdeki dönemde stratejik birkaç hedefe yapılabilecek benzer terör olaylarını engellemenin yöntemlerinden biri de iyi bir koruma sisteminden geçiyor.

Yazarın Tüm Yazıları