Muharrem Sarıkaya: ANAP, yelpazede yeni yer arıyor

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

Seçim yenilgisinin ardından, ANAP yeni dönemde siyasi yelpazenin neresinde yer alacak? Sağın ağırlıklı hákimiyetinin hükmedeceği parlamentoda, kendini nerede tanımlayacak?

Seçmen tercihine uyup sağ ile kol kola mı girecek? Oynak merkezli politikasını mı yürütecek, yoksa sola mı açılacak?

ANAP Lideri Mesut Yılmaz ne düşünüyor? Acaba, kafasından şöyle bir düşünce geçiyor mu?:

‘‘28 Şubat sürecinde devlet için her şeyi yaptım, bunun bedelini de seçimde ağır ödedim. Şimdi Meclis'in küçük partisiyim. İkinci ve üçüncü partiye türbandan YÖK Yasası'na destek verip, onların devletle kavgasını sağlayabilirim. Ama bunu yapamam. Ben devlete bugün, dünden daha fazla lazımım. Partinin politikasını da buna göre şekillendirmek zorundayız...’’

* * *

Yılmaz'ın böyle bir düşünceye sahip olup olmadığını bilmiyoruz.

Ancak şurası kesin ki, ANAP'ta bu düşüncede olanlar ağırlıkta.

Bundan dolayı olsa gerek, partinin yeni politikasının tanımı şu sözlerde yer buluyor:

‘‘Radikal sağa kapalı, merkez sola açık bir politika. Bir diğer deyimle, sağa duvar dayamış, sola açık oynak merkezli bir yelpaze...’’

Bir diğer anlatımla; Meclis'te CHP'den boşalan sosyal demokrat çizgiye yelpaze açarken, radikal sağa da sırt çevirmiş bir politika...

ANAP'ta bu politika iki yılı aşkın süredir düşük vitesli bir hızla da olsa uygulanıyordu.

Nitekim ANAP Lideri Mesut Yılmaz da bu çizgiyi bir süre önce ‘‘milliyetçi sol’’ olarak tanımlamıştı.

Bugün gelinen noktada, ANAP'ın yeni politikasını uygulamak için vites büyüteceğini söylemek olası...

Bu politikayı uygularken, ANAP'ın tercih ettiği koalisyon modeli ise DYP ve FP'den uzak.

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in dün yaptığı çağrıdaki, ‘‘bütünleşmeden birlikte hareket edelim’’ düşüncesinin her iki partiye de zarar getireceği görüşü ANAP'a hákim. Buna gösterilen örnek ise CHP-SHP bütünleşmesi...

Ancak, ‘‘aynı hükümette yer almamak ve ileride bütünleşmeye ucu açık bir politikaya girmemek kaydıyla’’, Çiller'in çağrısının Meclis'teki yasaların çıkarılmasında uygulanabileceği inancı hákim.

MHP'nin, FP'nin yanına atılmasının yaratacağı sıkıntıya dikkat çekiliyor.

Nedeni de açık: DYP ve ANAP'taki ‘‘milliyetçi-muhafazakárların’’ kerhen desteğini alacak muhalefetteki FP ve MHP'nin, önergeleriyle Meclis'e hákim olması...

* * *

Koalisyondaki MHP'nin merkeze kayıp kendine yer edinmeye çalışması, ANAP'ı sıkıntıya sürüklemez mi? ANAP, bu riski, ‘‘ülke geleceğini’’ dikkate alarak göze almaya hazır.

Bütün bu gerekçelerden dolayı, Yılmaz'ın da önceki gün başkanlık divanında açıkladığı gibi ANAP'ın tercihi, DSP-MHP-ANAP koalisyonu...

ANAP, propaganda süresince sekiz yıllık eğitim, türban ve YÖK ile ilgili söylemlerde bulunup oy toplayan MHP'nin hükümete girip, ‘‘devletle tanışmasını’’ da özellikle arzu ediyor.

Koalisyonun nasıl kurulacağını belirleyecek TBMM Başkanlığı konusunda da aynı politikayı uygulamayı hedefliyor. Bunun için de ‘‘teamüllere’’ dönülmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Yani, TBMM Başkanlığı'nın seçimin birinci partisi DSP'nin hakkı olduğuna inanılıyor. Bunu pazarlık konusu yapmaktan uzak durmaya çalışıyor.

MHP'yi bu konuda ikna etmeye de hazır olduğunu kayda geçiriyor.

ANAP, koalisyonda da belirleyici rol üstlenecek oynak merkezli ortaklığa hazırlanıyor.



Yazarın Tüm Yazıları