Müebbet adamı halay çeke çeke saldılar birader; şimdi de galiba kaçtı diyorlar!

Hizbullah koalisyondan kaçtı.

Lübnan’da hükümet düştü.
Bizim Hizbullahçılar kaçtı.
Hükümet koç gibi duruyor.

Sanırım bu nedenle, Lübnan Başbakanı koşa koşa Ankara’ya geldi, ki, akıl danışsın!

Bakın, kaçtı maçtı deyince, aklıma geldi... Adamın biri, bisikletle Türkiye’den İran’a geçiyormuş, selesinde kocaman bir torba... Gümrük görevlisi şüphelenmiş haliyle, “Aç torbayı” demiş, açmış, kum çıkmış... İki gün sonra, aynı adam ıslık çala çala gelmiş sınır kapısına, çıkış yapacak, selesinde gene torba... “Aç” demişler, açmış, gene kum.

İki gün sonra, aynı adam pedal çevire çevire gelmiş sınır kapısına, selede gene torba... Bu sefer, polis çağırmışlar, narkotikçi gözüyle incelemişler, nafile, bildiğin kum... Delirecekler.

Bir, üç, beş, hep aynı manzara... Adam geliyor geze geze, termal kamerayla bakıyorlar, tahlil yapıyorlar, köpeklere koklatıyorlar, uyduyla takip ediyorlar, hikâye... Hep kum çıkıyor.

Aradan yıllar geçiyor. Gümrük görevlisi çarşıda rastlıyor o adama... “İçim içimi yiyor” diyor, “Bu saatten sonra bi şey yapamam sana, Allah aşkına söyle, ne kaçırıyordun o torbayla?”

“Bisiklet” diyor!

Profesörleri yakalıyor.
Gazetecileri yakalıyor.
Subayları yakalıyor.
Savcıları yakalıyor.
Yıllardır eşeliyor...
Kum çıkıyor, çıka çıka.

Hizbullah vınn bu arada...
Gözümüzün içine baka baka.

Domuz bağından yırtsan bile...
Gülmekten ölürsün bu ülkede.
Yazarın Tüm Yazıları