Müdür Bey'in zarif uyarısı

HÜRRİYET'in "Kapatın Lan Şu Gávur Müziğini" manşetini (Pazartesi, 30 Ocak 2006) okuyunca ne yazacağıma karar veremedim. Çünkü ben kaba hitaplardan nefret eder, vatan hainliği (!) damgası yemekten de korkarım.

Dün Ankara Radyoevi Müdürlüğü önünde yapılan tepki toplantısını yürekten destekliyorum. Sanatçılara karşı yönetimin bundan sonraki tavırlarını da bütün gazeteciler izlemeli.

Sanatçılar, protestoların en zarifini yapmışlar: Pavarotti'yi dinleterek.

Haber-Sen Genel Başkanı Esin Yelekçi, olayların gelişimini anlatmış. Sanatçılara tehdide dönüştürülen bu yakışıksız muameleyi yapanlar cezalandırılmalı.

Gelelim yazımın kurgusuna...

Önce Müdür Bey'in zarafetinden (!) söze başlamalı diye düşündüm. Arkasından, Cumhuriyet'in ilanının 83. yılında Cumhuriyet'in kültür ideolojisini algılayamayan bu zata, bir plaket verilmesini uygun buldum.

1945'ten beri savaşın bittiğini bilmeden Japon adalarının sık ormanlarında saklanan Japon askeri gibi, çoksesli müziğin belki de varlığından, böyle bir müziğin bütün dünyada dinlendiğinden habersiz biri, doğrusu bana çok ilginç (!) geldi.

Ekilen biçiliyor. Siz TRT'de her kanalda türkü programı yaparsanız, müzik deyince aklına sadece türkü gelenleri bu işlerin başına getirirseniz, çoksesli müziği yok sayarsanız, bu sonuca şaşırmamalısınız.

Kaç kez yazdım, yurtdışında yaşayanlar da TRT'nin bu türkü kampanyasından yakınıyorlar, televizyonlarını kapattıklarını söylüyorlar.

Bu itirazları yapınca hemen cevap hazır:

Bizim milli müziğimiz. Size türkü dinlemeyin diyen var mı? Japonya'nın da milli müziği var, Çin'in de, Şili'nin de, Hindistan'ın da. Ama bir yazımda rakamlar vermiştim, Çin'in çoksesli batı müziğine yaptığı yatırımı anımsayacaksınız. Konser salonları açılıyor, orkestralar kuruluyor.

* * *

BEN,
gávur icadı, gávur müziği sözlerini çok gerilerde bıraktığımızı sanırdım. Matbaayı bu ülkeye sokmayan, çoksesli müziği zulüm olarak yorumlayan zihniyetin derin bir yerlere gömüldüğünü, artık hortlamayacağını düşünürdüm.

Türkiye burası... Her gün iyi ve kötü sürprizlerle dolu.

Üstelik müzik gibi uygarlık düzeyini belirleyen bir konuda, batı müziğini dinleyenleri vatan hainliği ile suçlayan zihniyetle mücadele etmek, Cumhuriyet'in geleceğinin altın koşullarından biridir.

Eğer evrensel müziği kulaklardan uzak tutarsanız, bütün ölçütleriniz yüzyılların gerisinde kalır.

Gene bir yazımda söz etmiştim, Bernard Lewis, Doğu'da demokrasi kavramının yerleşemeyişini, çoksesli müziğin gelişmemesine bağlar.

Tek ses despotizmi, çok ses demokrasiyi getirir. Yani ses farkının sonucudur bu.

* * *

MOZART YILI
'nda bu sözü söylemek, müziğe ihanettir.
Yazarın Tüm Yazıları