Mucize bekleyen şehir efsanesine inanıyor

Güncelleme Tarihi:

Mucize bekleyen şehir efsanesine inanıyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2016 13:45

Bilhassa uzun süren ve tam tedavi edilemeyen cilt hastalıklarında bitkisel tedaviler de deneniyor. Sedef, ala(vitiligo), ekzama, sivilce ve daha bir çok hastalıkta denenen bazı alternatif tedaviler yarar sağlamak bir yana zarar veriyor.

Haberin Devamı

Sedef hastalığı (psoriasis), ala (vitiligo), ekzema (atopik dermatit), sivilce (akne), gülleme (rozase) ve leke (melazma) başta olmak üzere inatçı ve tekrarlayan onlarca cilt hastalığına iyi geldiği öne sürülen onlarca ürün pazarlanıyor.

Ancak bu iddiaların çok büyük bir çoğunluğu gerçeğe dayanmıyor. Bitkisel ürünlerle ilgili bilimsel dergilerde çok sayıda yazılar çıktığını belirten Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertan Yılmaz, “Bu çalışmaların hemen hiçbirinde bu inatçı ve iyileşmeyen hastalıkları tamamen ortadan kaldırdığına ilişkin sonuç yok. Sadece bazı belirtileri azalttığına ilişkin ifadeler bulunuyor” diyor.

“BAZI HASTALARI KAYBEDİYORUZ”

Söz konusu hastalıkların çoğunluğu inişli çıkışlı seyir gösteriyor. Yani bazen tedavi almıyor iken de belirtileri gerileyebiliyor ve hastalık geçici düzelmeler gösterebiliyor. Prof. Dr. Yılmaz, “Bu bitkisel ürünler veya tıbbi ürünler kullanılırken ve etkinlikleri konuşulurken mutlaka hastalıkların bu özellikleri de göz önüne alınmalı. Yani hastalarda gözlenen olumlu sonuçlar hemen daima bitkisel ürünün veya ilacın etkisine bağlanmamalı” uyarısı yapıyor.

Haberin Devamı

Bazen de hastalık alevlenme ve şiddetlenme döneminde olabiliyor. Böyle durumlarda uygulanan tıbbi tedavi değişiyor. Bitkisel ürünler özellikle bu dönemlerde kullanıldıklarında çok ağır sonuçlara yol açabiliyor. Prof. Dr. Yılmaz, “Tüm vücudu yanık gibi kızarık, soyulan ve yaralarla getirilen hastalarımızdan bitkisel ürün kullandıklarını dinliyoruz. Bu hastalar haftalarca hastanede yatıyor ve bazen de kaybediliyor” diyor.

İNTERNETTE ARAŞTIRIRKEN TUZAĞA DÜŞÜLÜYOR

Peki reçeteli, doktor kontrolünde kullanılan ilaçlar yerine nerede ve nasıl üretildiği çok kere belli olmayan, çer-çöp diyebileceğimiz bu ürünlere neden başvuruluyor? Prof. Dr. Yılmaz soruya şu karşılığı veriyor:

“Hekimler mevcut çalışma koşulları içinde hastalarına fazla zaman ayıramıyor. Hastalıklarını ve hastalığın seyrini, tedavi seçeneklerini uzun uzadıya ayrıntıları ile hastayla konuşabilecek zaman ne yazık ki hekimlere verilmiyor. Hastalar hastalıkları ve tedavi yöntemleri ile ilgili bilgileri araştırmak amacıyla interneti kullanıyorlar. Bu taramalar sırasında, sağlıklı ve doğru bilgilerden önce “sponsorlu ve reklam olan” bu tür ürünlerin pazarlandığı siteler öne çıkıyor. İnsanlar buradan “mucize” olarak nitelenen bu tedavileri öğreniyor ve umutla bunları temin etmeye çalışıyor. Gazete ve televizyonlarda da haber şeklinde sunulan reklamlar etkili oluyor. En etkili yol da bitkisel tedaviyle bir hastada gözlenmiş olumlu etkilerin “şehir efsanesi şeklinde” kulaktan kulağa yayılması ve insanların benzer “mucize beklentisi” ile bu ürünlere sahip olmak ve kullanmak istemeleri.” 

Haberin Devamı

SAĞLIK BAKANLIĞI’NA DOSYA

Hemen her cilt hastalıkları uzmanı, belki de her gün kaynatılarak ya da suda bekletilerek yenilen-içilen veya ezilerek deriye sürülen karışımlardan zarar görmüş hastalarla karşılaşıyor. Prof. Dr. Yılmaz, “Ortaya çıkış mekanizmaları ve nedenleri çok farklı olan birçok hastalığın “her derde deva bitkisel karışımla iyileşeceğine” insanların kolayca inanmasında biz hekimlerin ve bilim insanlarının da payının olduğunu düşünüyoruz” diyor.

Türk Dermatoloji Derneği hekim olmayan kişilerin önerdiği alternatif tedavilerden zarar görmüş tüm hastaları dosyada topluyor. Ayrıca her kanaldan gelen veriyi değerlendirerek, Reklam Denetleme Kurulu, Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı’na yazılar yazıyorlar. Prof. Dr. Yılmaz, “Meslektaşlarımızdan bitkisel tedavilerden ciddi zarar görmüş hasta bilgileri gelmesi halinde hukuksal kanalları da kullanıyor ve davalar açıyoruz” diyor.

Haberin Devamı

Doğal diye aldığınız arsenikli olabilir!

Mucize bekleyen şehir efsanesine inanıyor

Bitkisel ürünler ürolojiyle ilgili en sık sertleşme sorunu, cinsel performansı artırma, kısırlık, prostat hastalıklar ve kanserde kullanılıyor. Ancak bunların çok azı sadece bitkisel ürün içeriyor. Sıklıkla çeşitli yüksek doç ilaç etken maddeleri ve daha fenası öldücü olabilen bazı kimyasallar da içeriyor.

ESSM (Avrupa Cinsel Tıp Derneği) Yönetim Kurulu Üyesi ve Strateji Geliştirme ve Planlama Komitesi Başkanı Prof. Dr. Selahittin Çayan, “Bitkisel ürün olarak satılsa da yapılan analizlerde içlerinde çeşitli yüksek veya düşük dozda ilaç etken maddeleri saptanıyor. Bununla birlikte daha kötü ve tehlikesi, öldürücü özelliği olan arsenik, borik asit, tuğla tozu, tebeşir, parke cilası, kurşunlu yol boyası, ayakkabı boyası, talk pudrası içerikleri” diyor.

Haberin Devamı

BENZİN İSTASYONLARINDA DA SATILIYOR

Sözkonusu ürünler en fazla internet yoluyla alıyor. Bitkisel adı altında satılan ilaç veya sahte ilaçlar global bir sorun. Çünkü bu yolla ulusal veya uluslararası kanallarla elde edebiliyor. Bunları internet dışında aktarlar, işportacılar ve petrol(benzinci) istasyonlarından da edinmek mümkün.

1000’DEN FAZLA ÜRÜN

Üroloji alanında 1000’den fazla ürüne internet üzerinden ulaşmak mümkün. İlginç yanı internet ortamında alınan ilaçlara olan güven. Peki bu ilaçlar eczane yerine neden diğer ortamlardan alınıyor? Çünkü bilhassa cinsel gücü artırmak için alınan ilaçlarda gizliliğin korunması, kolay satın alma, daha ucuz olması, eczacıdan çekinme kişileri farklı kanallara yönlendiriyor.

Haberin Devamı

Bu tip ürünlerin kullanımının 3 büyük sakıncası var. Birincisi yüksek oranda etken madde içermesi nedeniyle ani ölüme yol açabilmeleri. İkincisi düşük etken madde içermesi nedeniyle ilacın beklenen etkisinin alınamaması nedeniyle hayal kırıklığı yaratmaları. En önemli, üçüncü sakıncası bu ilaçların yapımında kullanılan arsenik, borik asit, tuğla tozu, tebeşir, parke cilası, kurşunlu yol boyası, ayakkabı boyası, talk pudrası gibi maddelerin ölümcül etkileri.

Prof. Dr. Çayan, “Ayrıca ülkemizde 1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbi müstahzarlar kanununa göre ilaçlar eczane dışından alınamaz ve bu kanun uyarınca internet veya işporta üzerinden ilaç veya herhangi bir ilaç etken maddesine sahip ürünün satışı mümkün değil” hatırlatması yapıyor.

Eczane dışında arayış

Mucize bekleyen şehir efsanesine inanıyor

Yaklaşık iki yıl önce 14 ilde, 400 erkekle yapılan Sertleşme Sorunu Tedavisi ve Hastaların Çözüm Arayışları Araştırması’na göre, hastaların yüzde 53’ü sertleşme sorunuyla ilgili arkadaşına danışıyor. Yüzde 48’i eczaneye başvuruyor. Hekime gidenlerin oranı ise sadece yüzde 10. 6 hastadan biri sertleşme sorunu tedavisini eczane dışındaki kanallarda arıyor. Eczane dışındaki kanalların tercih edilme gerekçelerinin başında yüzde 56 ile satın almanın daha kolay olması geliyor.

Yüzde 19’u daha ucuz olduğu, yüzde 10’u internetten “arkadaşlarıyla” aldığı, yüzde 10 eczacıdan çekindiği, yüzde 6’sı kutuda daha çok ilaç olduğu gerekçeleriyle sözkonusu seçenekleri tercih ediyor.

Bu kanalların başında internet geliyor. İnternetin yanı sıra telefon siparişleriyle, benzin istasyonlardaki marketler, aktarlar, çarşı-pazarlardan, firmaların kendi satış noktalarından da alınıyor. İnternetten ilaç alanların ana sebebi (yüzde 73) gizliğin korunması.

“Bitkisel” diye satılan ve belki de bu nedenle tercih edilen sözkonusu sahte ilaçların aslında yüksek oranlarda kimyasal maddeler içermesi büyük sorun. Prof. Dr. Çayan, “Bazı ani ölümlerin sahte ilaçların başka ilaçlarla etkileşimlerinden kaynakladığını düşünüyoruz. Hastalar ilaçları aldıklarını da gizledikleri için ayrıca risk yaşıyorlar” diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!