MİT’ten bana iletilen mesaj

BİR MİT yetkilisi dün dolaylı yoldan bana şu mesajı iletti:"Bizim yaz rehaveti içinde bulunduğumuz eleştirisine çok alındık."

Hiç alınmasınlar.

Çünkü ben o cümleyi, sorularımı kuvvetlendirecek bir fantezi olarak kullandım.

MİT’in yaz rehavetine kapılmadığını ben de biliyorum.

Amacım, Türk yetkililerinin, böylesine önemli bir iddia karşısında sessiz kalışlarını gündeme getirmekti.

* * *

Nitekim Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, dün Ortadoğu ziyaretine başlamadan önce bu iddiaya açıklık getirdi.

Hem de gazetecilerin sormasını beklemeden kendiliğinden açıkladı.

Ancak orada bir sözüne takıldım.

Bakan, "Biz dünyanın her yerinde çıkan gazeteleri izlemiyoruz" diyor.

Elbette bakan izlemez.

Ama Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği, böylesine önemli bir iddiayı mutlaka dikkate almalı ve gereğini yapmalıydı.

Yine ziyaret başlamadan bu konunun açıklığa kavuşturulması iyi oldu.

MİT ise bana gönderdiği bazı bilgilerle, bu iddiayı başından beri izlediğini ispatladı.

Yani yaz rehaveti söz konusu değil.

Oradan gelen bilgilere göre, bu iddianın çıktığı yer İsrail.

Hizbullah Lideri Nasrallah’ın İran Büyükelçiliği’nde saklandığı haberi ilk kez 26 Temmuz’da, İsrail’de İbranice yayımlanan Ma’ariv Gazetesi’nde çıkmış.

Bu haberin çıktığı gün İran bizim gibi sessiz kalmamış.

Daha o gün, İran askeri sözcüsü Hamid Rıza Asefi, haberi kesin dille yalanlamış ve "Lübnan’daki direnişi kıramayan Siyonist rejim yalan üretiyor" demiş.

* * *

Bu defa olaya Amerikan basını girmiş.

Bundan iki gün sonra, yani 28 Temmuz’da Washington Times Gazetesi, ABD askeri kaynaklarının Nasrallah’la ilgili haberi doğruladığını yazmış.

İki hafta sonra tam tarihiyle 10 Ağustos günü devreye bu defa Debkafile adlı ünlü internet sitesi girmiş.

MOSSAD’a yakınlığıyla tanınan Debkafile sitesinde şu ifade yer almış: "Lübnan Başbakanı Sinyora, Amerikalıların Türklerden pazartesi günü Nasrallah’ın savaş odasını İran Büyükelçiliği’nde kurduğunu ve Devrim Muhafızları’nın korumasında olduğunu öğrendiğini biliyordu."

* * *

Son olarak 14 Ağustos günü Alşark-Alawsat Gazetesi, kaynak göstermeden bu haberi verdi.

Türkiye’de yaşayan Suriye asıllı bir gazeteci de bu iddiayı 15 Ağustos günü, kendi köşesinde aktardı.

Bu iddianın kronolojik geçmişiyle ilgili bilgiler bana MİT tarafından iletildi.

Demek ki onlar bunu başından itibaren izliyorlarmış.

Hayatım boyunca bunca savaş haberi izledim.

Dezenformasyonun bu kadar yoğun olduğu başka hiçbir savaş görmedim.

Bu savaşta inanılmaz ve insafsız bir propaganda faaliyeti yapıldı.

Fotoğraflar tahrif edildi, çocuklar kullanıldı.

Ve hepimiz şunu öğrendik.

Son yıllardaki gelişmeler, "inanmaya hazır" kitleler ortaya çıkarmış.

Çünkü özellikle İslami dünyanın bir bölümünün yarattığı "mazlum edebiyatının" psikolojisi, kesin inançlı kitlelerin en büyük motivasyon ve besin kaynağıdır.

* * *

Eski bir sosyolog olarak şunu söylüyorum:

Kesin inançlı kitleler, demokrasinin en büyük düşmanıdır.

Tabii totaliterliğin ve faşizmin de en büyük dostu...

Eski günlerdeki gençlik hayallerinin "basübadelmevt"ine kapılarak, bu mazlum yaratma yarışına katılan sözde liberal ve demokrat aydınlara umutsuzca da olsa şu gerçeği hatırlatmak isterim:

Kınından çıkarılmış "mazlum"un bedelini bir gün hep birlikte ödeyeceğiz...
Yazarın Tüm Yazıları