Milli menfaat olarak bienal

MEŞHUR sorudur: “Sanat için sanat mı, toplum için sanat mı?”

Haberin Devamı

Beni bağlamaz, olayı şahsi perspektifime indirgeyip “Kanat için sanat” diye bakarım, gerisiyle ilgilenmem!
Bu yıl 12’ncisi gerçekleştirilen İstanbul Bienali’ne odaklanmışken billboard’larda, elektrik direklerinde, üstgeçitlerde “1. Uluslararası Boğaziçi Sanat Bienali” ilanları görmeye başlayınca kafam karıştı.
İlanlarda bir hanımefendi, tablosunun önünde gülümseyerek poz veriyordu.
“Sanat ulusları yüceltir” şeklinde gayet derin bir vecizesiyle ön plana çıkan hanımefendinin “Neşe Banu” olduğunu, aynı ilandaki www.nesebanu.com adresini kafama not edip hayatımı sürdürdüm.
Bir yanım “Vay ki vay İstanbul’a bak. Aynı anda iki bienal çıkarıyor canım memleketim. Çatla Venedik!” şeklinde şişinirken, diğer yanım “Tamam da kim bu Neşe Banu?” diye düşünmeye başladı.
Çare belli, web sayfasına bakılacak...

Haberin Devamı

1. Uluslararası Boğaziçi Sanat Bienali’ni ciddiye almayacak halim yok.
Çünkü bakıyorum sponsorlar sağlam; devlet, hükümet bu sanatsal organizasyonun kaya gibi arkasında.
Başbakanlık Tanıtım Fonu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi “hep destek, tam destek” demiş.
Yaman bir sanatçı olmalı Neşe Banu (“Sanatçı adı” olarak Aden Goldenberg’i kullanıyor).
Daha önce Viyana’daki bir karma sergide sanat görüşünü şöyle özetlemiş:
“Spontanizm tekniğinde tümüyle kendime mahsus geliştirdiğim eserlerimde romantizm çok ağır basarken, modernizmin, ebru tekniğinin özelliklerini, modern oryantalizmi, yer yer sürrealizmin etkisi, Asya ve Anadolu sanatlarının, kubizmin etkilerinin tümünü hayalden zihinsel anlamlı bir bütün içinde eserlerime yansıtmaktayım...”
Hımm..
Anlamış gibi davranmak için “spontanizm akımı” nedir diye Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi’nden girdim internetten çıktım.
Hiçbir yerde bulamadığıma göre “spontanizm” gerçekten Neşe Banu hanımefendinin özgün yoludur.
Tanıştığıma memnun oldum spontanizm; biraz spontane oldu ama olsun...

Neşe Banu (nam-ı diğer Aden Goldenberg), bienal fikrinin nasıl oluştuğunu, geliştiğini, serpildiğini ve hayata geçtiğini web sayfasında anlatıyor.
Neşe Banu, sohbetleri sırasında birçok sanatçının bienallerde yer almak istediğini ancak değişik nedenlerle bunun gerçekleşemediğini fark etmiş.
“Sanat hiçbir zümreye ait değildir” diyerek kolları sıvamış, “Neden benim ülkemin sanatçılarının eserleri on milyon dolardan, yüz milyon dolardan satılmamaktadır?” sorusunu kendine sormuş ve “sanatçı seçiminde daha hoşgörülü davranarak” bu bienal’e niyet etmiş.
Temayı “21. Yüzyıl Sanatçıları ve Hz. Mevlânâ” olarak belirleyip hoşgörü kavramını da ön plana çıkarınca...

Haberin Devamı

Neşe Banu sanatı “vatanın milli menfaati” olarak görüyor, “kabuğunu kıran yeni Türkiye devletinin kalkınmasına destek olacağını” düşünüyor.
Bu girişimi küçük göreceklere de “şırank!” şeklinde bir tokat çağrışımı yapan şu hatırlatmayı yapıyor:
“Sivas Kongresi akabinde Amerikalı bir general Atatürk’e muvaffak olabileceğinize inanıyor musunuz diye bir soru yöneltti. Aldığı cevap aynen şöyle idi: Ben ve arkadaşlarım inandığımız bir gaye uğruna yola çıktık, başaramayacağımızı düşünenler sükûtuhayale uğrayacaktır...”
Okuyunca coştum, bendime sığmadım ve Boğaziçi Bienali’ne yan gözle bakacak olanlara şöyle seslenmek istedim:
“Hz. Mevlana, Atatürk, Başbakanlık Tanıtım Fonu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediye... Behey gafiller, behey gafiller!”

Haberin Devamı

Çok yönlü ve sansasyonel bir sanatçı
Neşe Banu.
İnternette haberler arasında gezerken müzisyen yönünü öğrendim mesela:
“Sanatçı Banu daha sonra da önceden anons edilen piyanistin gelememesi üzerine kendi bestesi olan ‘Göz yaşların inci tanesi’ adlı şarkıyı konukları için enstrümansız olarak seslendirdi.”

Boğaziçi Bienali 5-10 Ekim tarihleri arasında gerçekleşiyor. Dün bir dizi açılış töreniyle başladı. Detay isteyenler ve Neşe Banu’nun spontanist eserlerini incelemek isteyenler için adres belli. Ya bienal ya da nese.banu.com
Yaşasın “Kanat için sanat!”

Yazarın Tüm Yazıları