Milli içkimiz ayran

53 ülkeden 1200’ü aşkın konusunda uzman ismin katıldığı sempozyumda konuşan Erdoğan, milli içkimizin ayran olduğunu belirtti, şunları söyledi: 

93 yıl önce. O yüce meclisimizin çıkardığı ilk 5 kanundan biri, alkollü içkileri men eden, sarhoşluk verici içkileri yasaklayan Men-i Müskirat Kanunu’ydu. 28 Nisan 1920 tarihinde, Trabzon Mebusu Merhum Ali Şükrü Bey’in sunduğu ve 6 maddeden ibaret olan içki yasağı teklifi, Meclis’e sunulduktan 5 ay sonra, 14 Eylül 1920 tarihinde, alkışlar ve bravo nidaları eşliğinde kanunlaşmıştır. Ne var ki bu kanun, uzun süre yürürlükte kalamadı. Tek Parti iktidarının tepeden inmeci, dayatmacı çağdaşlaşma zihniyeti yüzünden söz konusu kanun, tümüyle yürürlükten kaldırıldı. Çağdaşlaşacağız, modernleşeceğiz, uygarlaşacağız, denilerek adeta taklitçi bir anlayışla, alkol tüketimi özendirilmeye, teşvik edilmeye başlandı.

ÇOCUKLARA BİLE İÇİRDİLER
Tek Parti iktidarı döneminde, alkol teşviki o kadar abartılı bir propagandaya dönüştürülmüştür ki, lokantalara afişler asılmış, alkolün ne kadar faydalı olduğu anlatılmıştır. O dönemde, alkollü içkilere adeta ‘halis gıda süsü’ verilmek istenmiştir. Dahası, alkollü bir içki olan bira, Cumhuriyet’in ilk yıllarında, yayınlanan bazı kitaplarda, maalesef, ‘milli bir halk içkisi’ olarak takdim edilmiştir. Halbuki bizim milli içkimiz ayrandır. O kadar ki, bazı aileler, sağlığa faydalı diye lanse edilen birayı, besleyici olduğu gerekçesiyle ilkokul çağındaki çocuklarına içirmeye başlamışlar. Atatürk Orman Çiftliğinde, çocuklara alkolü içkiler içirilmeye başlandığını gösteren fotoğraflar elimizde var. Neyse ki, toplumsal yapı, toplumsal doku, devlet eliyle teşvik edilen alkol tüketimine karşı direnç göstermiş, alkolün çok daha yaygın kullanımının önüne bu sayede geçilebilmiştir.

TRAFİKTEKİ ALKOL İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Bir vatandaş direksiyonunda alkolsüz gidiyor, karşı taraftan alkollü biri geliyor. O alkollü, alkolsüz vatandaşa çarparak bakıyorsunuz alkollü, alkolsüzün ölümüne neden oluyor. Alkolsüz aracını kullanan vatandaşın günahı nedir. Ondan sonra aradan birkaç ay geçiyor. O alkollü olan cezaevinden çıkıveriyor. Ama ölen öldü. Şimdi bunun üzerinde de çalışıyoruz. Böyle olamaz. Yani elinde silahı ile vurduğu zaman katil. Cezası çok yüksek ama alkollü olduğu zaman alkollüydü, bundan dolayı cezası hafifletici. Böyle bir mantık olamaz. Bunun üzerinde de çalışıyoruz. Biliyorum bazı medya grupları da bundan dolayı bana saldıracak. Milletimin sağlığı için varsın bana saldırsınlar.

KAMPUSTE İÇKİYİ YASAKLADIK
Eğitim kurumlarının kampus alanlarında alkol satışı vardı. Oraya ders yapmaya mı geldi öğrenciliğinin gereğini yapmaya mı geldi. Yoksa kafayı bulmaya mı geldi. Böyle saçmalık olur mu. Tabii alkolü alan kafayı bulan kalkar döner bıçağını alır arkadaşlarının üzerine gider. Bilgisayarı kitabı unutur. Onun için kampus alanlarında alkollü içki satışını yasakladık. Engelledik. Alkollü içkilerin 18 yaş altına satışını yasakladık.
Alkollü içki reklamlarına ilişkin kapsamlı düzenlemeler yaptık. Şimdi de gazeteler bunlar üzerinde de reklamların yapılmasını yasaklama çalışması üzerinde arkadaşlarım çalışıyor. Kısa zamanda gazetelerde de bu reklamların yapılmasını engelleyeceğiz. Çünkü bu reklamlar aldatıcıdır.

Petrol yok, en önemli gelir bu

ZAMAN zaman bu konuda (alkollü içki) vergiler artıyorsa kusura bakmasınlar mecburuz.  Yani ÖTV’lerde bizim petrol kuyularımız olmadığı için en önemli gelir kaynağımız da bu. Onun için üzerinde çalışıyoruz. Vatandaşımızın da sağlığı için çalışıyoruz.

Eyüp kıyısında

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’ndeki “Global Alkol Politikaları Sempozyumu”nun ardından Yeşilay Genel Merkezi’nin bulunduğu Sepetçiler Kasrı’na eşi Emine Erdoğan, Yeşilay Yönetim Kurulu Üyesi olan kızı Esra Erdoğan Albayrak ve diğer kızı Sümeyye Erdoğan’la birlikte tekneyle gitti. Başbakan ve beraberindekiler Haliç’e açılırken, arka fonda Eyüp kıyısında iki elini ensesinde bağlayıp tekneye yaslanarak güneşlenen bir kişinin rahat davranışları yansıdı.