Milletvekillerinin bakanlığı düşmeli mi?

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in geçen pazartesi günü Ankara Genç İşadamları Derneği'nin düzenlediği ‘‘Devletin Yeniden Örgütlenmesi’’ konulu toplantıda yaptığı konuşma, son dönemdeki en kapsamlı çıkışlarından biri olarak görülebilir.

Demirel'in bu çıkışı, konuşmasında da belirttiği gibi, Türkiye'de tıkanıklıkların neler olduğuna ilişkin yaygın bir mutabakatın bulunduğu bir döneme rastlamaktadır.

Bütün sorun, üzerinde mutabık kalınan bu tıkanıklıkların tartışılarak, demokratik kanallar üzerinden çözüme dönük bir toplumsal mutabakatın ortaya çıkartılmasıdır.

Cumhurbaşkanı, konuşmasıyla bu tartışmaya kendi cephesinden katkıda bulunmakta ve bir dizi somut öneri dile getirmektedir.

Bu önerilerden biri, yönetimde istikrara kavuşabilmek için her şeyden önce denetimde müessiriyetin sağlanmasıdır.

Bu çerçevede Demirel'in şu sözleri, Türkiye'nin yaşayagelmekte olduğu siyasi krizin nedenlerine ışık tutmaktadır:

‘‘Demokratik denetim kanallarının zayıflaması, paradoksal bir şekilde demokratik istikrarı da ortadan kaldırmaktadır. Yasama ile yürütme kuvvetlerinin birbirine karışması, birbiriyle iç içe geçmesi halinde her ikisi de fonksiyonlarını icra edemez hale gelmektedirler. Bu durumda siyaset bir ikbal arama vasıtasına dönüşebilmektedir.’’

Demokratik denetim kanallarının zayıflamasının getirdiği en büyük sorunlardan biri, yolsuzlukların başını alıp gitmesidir. Demirel, yolsuzluklarla mücadeleyi demokratik siyasetin gündemindeki temel önceliklerden biri olarak göstermektedir.

Demirel'e göre, çözüm ‘‘devlet yönetiminin menfaat, nema dağıtan bir yer olmaktan çıkartılmasıdır’’. Bunun yolu ise ‘‘özelleştirme ve kamu yönetiminde şeffaflığın sağlanması, dürüst devletin yaratılmasından’’ geçmektedir.

Dolaylı bir ifade ile de olsa, Türkiye'de devletin dürüst olmadığı olgusunun Cumhurbaşkanı tarafından seslendirilmiş olması, kanımızca üzerinde durulması gereken bir husustur.

Demirel'in önerileri uzun süre tartışılacak niteliktedir ve bunların önemli bir bölümü üzerinde mutabakat sağlanmayabilir de. Ancak, bu önerilerden özellikle biri üzerinde süratle sonuç alınabilir.

Bu öneri, bakanların milletvekilliklerinin sona ereceği bir düzenlemeye gidilmesidir. Demirel, önerisini ‘‘yasama denetiminin güçlendirilmesi ve yasama ile yürütmenin birbiriyle iç içe geçmişliğini ortadan kaldırma’’ ihtiyacı ile gerekçelendirmektedir.

Türkiye'nin son dönemde yaşadığı tecrübe de, milletvekilleri ile bakanların görev alanlarının kesin çizgilerle birbirinden ayrılması gereğini göstermektedir.

Bu yönde bir düzenleme, her milletvekilinin kendisini potansiyel bakan olarak gördüğü mevcut bakan enflasyonuna son verecek olması bakımından da yararlı olabilir. Bu durumda başbakanlar, bakan atamalarında daha seçici davranabilecekler, liyakat ve ehliyet ölçüleri ön plana çıkabilecektir.

Üstelik, bu ayırım Avrupa'da pek çok ülkede yaygın olan bir uygulamadır. Fransa, Hollanda ve Bulgaristan örnekleri verilebilir.

Şimdi sıra, Türkiye'dedir.













Yazarın Tüm Yazıları