Metabolik sendromu hayat tarzı engeller

Güncelleme Tarihi:

Metabolik sendromu hayat tarzı engeller
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2005 00:00

İster öncü deprem deyin, ister bir tusunami gibi değerlendirin, ama ‘metabolik sendrom’ sorununa lütfen biraz daha önem verin.Ülkemizde doktorların ve araştırma sonuçlarının bu sendroma ilişkin söyledikleri ne yazık ki pek iç açıcı değil. Kilo fazlalığı ve şişmanlık sorunu, aşırı kalori tüketimi ile hareketsiz yaşam tarzını da yanına alarak metabolik sendromu, yeni yüzyılın salgın hastalığı haline getirdi.METABOLİK sendroma eşlik eden ‘hipertansiyon, damar sertliği, şeker hastalığı’ ve ‘karaciğer yağlanması’nın önemini dikkate alan bazı araştırmacılar, yeni çağın bu yeni ve tehlikeli sağlık sorununun bileşenlerini ‘mahşerin dört atlısı’ diye de adlandırıyor; bu bileşenlerin kesişme noktası olarak da ‘insülin direnci’ni gösteriyor. Metabolik Sendrom, insülin direnci zemininde gelişen ve son derece değişken birliktelikleri bir arada taşıyabilen bir hastalıktır. Sendromun oluşumunda genetik yatkınlık kadar modern yaşamın getirdiği hareketsiz yaşam tarzının ve yüksek kalorili, bol yağlı beslenmenin de önemli katkıları var.Önlenmesi tedavisinden çok daha kolay ve ucuz olan bu sendroma kayıtsız kalmayın. Metabolik Sendromun ülkemiz için ne denli bir sağlık tehdidi olduğunu merak ediyorsanız öncellikle ‘Bir Uyarı’ tablosundaki verilere dikkatle bakın.Ülkemizde metabolik sendromun en sık rastlanan şeklinin hipertansiyon ve HDL kolesterol düşüklüğü olduğu belirtilmektedir. Metabolik sendromda kanda ‘trigliserit’ isimli yağ ve küçük -yoğun- (LDL) kolesterol yüksek, faydalı (HDL) kolesterol düşük iken zaralı LDL kolesterol genellikle artmamıştır. İnsülin direnci ilerleyip, kanda insülin seviyesi yükseldikçe trigliserit artmakta, HDL düşmektedir. Bu üçlü gelişimi kalp damar hastalığı riskini yükseltmektedir. Metabolik sendromlu hastalarda koroner kalp hastalığı riski üç kat artmıştır.Metabolik sendromda insüline karşı duyarsızlığın oluşması şeker hastalığına eğilimi arttırmaktadır. Ayrıca bu hastalarda kanda pıhtılaşmanın kolaylaştığı, damar duvarında tıkayıcı plakaların oluşmasının hızlandığı da bilinmektedir. Metabolik Sendromlu hastaların insülin direncinin bir diğer kötü neticesi karaciğerde yağlanmadır. Karaciğer yağlanması sorunu bu organda basit bir yağ birikiminden karaciğer enzimlerinde artışa, hatta siroza kadar uzanabilen bir seyir izlemektedir. Özellikle kilo fazlalığı sorunu obezite seviyesine ulaşanların yüzde 75’inde karaciğer yağlanması, yüzde 20-25’inde karaciğer fonksiyonlarında bozulma, yüzde 2’sinde siroz ortaya çıkabilmektedir. Yeni çağın yeni hastalıkları arasında yaşam biçimi değişikliklerine metabolik sendrom kadar iyi cevap vereni azdır. Hastalıktan korunmada ve tedavide ilk iş, yaşam biçimindeki yanlışlıkları yok etmek hiç olmazsa azaltmaktır. Kilo kaybının sağlanması, düzenli bir egzersiz yoğunluğu içeren aktif, hareketli bir yaşam tarzının oluşturulmasının yanında, sağlıklı bir beslenme planı ile sigaranın bırakılması atılacak ilk adımlardır.Sadece yüzde 10’luk bir kilo kaybının altı aylık bir süreç içinde sağlanabilmesi bile metabolik sendromu kontol altına alabilmektedir. Metabolik Sendromu önleme ve tedaviye ilişkin beslenme değişimlerinin başlıcaları daha az kalori, hayvansal yağ ve karbonhidrat tüketmek, posalı yiyeceklere ağırlık vermektir. NASIL ANLAŞILIYOR? Bu çağdaş sağlık sorunundan korunmak için yapacağınız şey, son derece kolay ve ekonomiktir. Bel çevrenizi ölçecek, beden kitle indeksinizi belirleyecek ve tablodaki değerlerden daha yüksek ölçümler saptıyorsanız daha ileri tetkikler için doktorunuzdan randevu isteyeceksiniz. Fazla kilolarınızı vermeye ve aktivite düzeyinizi arttırmaya randevu tarihinden önce başlayabilirsiniz. Doktorunuzun sizinle neler konuşacağını ve sizden neler isteyeceğini perşembe yazımızda bulacaksınız. UNUTMAYINMETABOLİK SENDROMLA İLİŞKİLİ SAĞLIK SORUNLARI Erişkin tipi şeker hastalığı Esansiyel hipertansiyonKalp damar hastalığıPolikistik over sendromuAlkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı Uyku apnesi BİR UYARI Birkaç yıldır devam eden ve sonuçları Mayıs ayında açıklanan METSAR araştırmasının sonuçları Türkiye’nin ciddi bir Metabolik Sendrom tehdidi altında yaşadığını göstermektedir. 47 ilde 87 noktada gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları ürkütücüdür. Bu araştırmaya göre Türkiye’de 20 yaş üstü nüfusumuzun üçte biri bu sorunla karşı karşıyadır.Kadınlarda Metabolik Sendrom sıklığı erkeklere göre daha fazladır. Kırsal bölgelerle kentler arasında risk farkı neredyse aynıdır. Her iki bölge yaşayanların yüzde 34-35i’nde metabolik sendrom saptanmıştır. Karadeniz bölgesi yüzde 38’le en riskli bölgedir. En seyrek görüldüğü bölge yüzde 30’la Güneydoğu Anadolu bölgesidir.20’li yaşlara kadar yüzde 10 olan sıklık 30’lu yaşlardan sonra hızla artmaktadır. Özellikle kadınların evlilik sonrası dönemde kilolarına ve beslenmelerine kayıtsız kalmaları kadınlar arasında sıklığı arttırmaktadır.40 yaşın üstündeki kadınlarda Metabolik Sendrom sıklığı %50’lere çıkmaktadır. En büyük neden orta yaşlarda belirginleşen bel çevresi genişlemesidir. Erkeklerin yüzde 17’sinde, kadınların yüzde 55’inde bel çevresi olması gerekenden daha fazladır. Araştırma sonuçları Avrupa’nın en hızla şişmanlayan kadın nüfusunun Türkiye olduğunu göstermektedir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!