Men- i Müskirat

İçki yasağı konusunda bütün tarihimizdeki tek kanun, TBMM’nin çıkardığı Men-i Müskirat, yani sarhoşluk veren içkilerin yasaklanmasıdır.

Haberin Devamı

Kanunu teklif eden Trabzon milletvekili (şehit) Ali Şükrü Bey’dir. “Gazi Meclis”in açılmasından beş gün sonra 28 Nisan 1920’de Meclis’e verdiği teklifin dini ve sosyal uzun bir gerekçesi vardır. Amerika’daki içki yasağını da emsal gösterir.
Maliye Bakanlığı karşı çıkar, çünkü “Devlet gelirleri azalacaktır, halbuki bu gelirlerin büyük kısmını milli müdafaaya ayıracağız”, yani Milli Mücadele’ye...
Bugün de Maliye Bakanı, “Vergi kaybınız olur ama olsun, telafi ederiz” demiyor mu? O zaman da benzer düşüncelerle kanun kabul edildi. Milli Mücadele ruhunda çok kuvvetli bir İslam duygusu bulunduğu gibi, halifenin yasaklamadığı içkiyi yasaklamak siyaseten de yararlı görülmüş olabilir. Zaten Meclis dualarla, tekbirlerle açılmıştır.

İÇKİ YASAĞI

Fakat tarihçi Ahmet Demirel’in yazdığı gibi, o sırada, Ankara’daki dört meyhane “gizli” fakat herkesçe malum şekilde çalışmaya devam etmişti. Polis Müdürü Dilaver Bey de bağ evinde “gizlice” ürettiği rakıları eşine dostuna ikram  ederdi. (Toplumsal Tarih, Sayı 77)
Men-i Müskirat Kanunu 9 Nisan 1924’te kaldırılmıştır.
Kendisi  fazla “kıyak kafa” olan IV. Murat’ın kanlı yasakları bile sonuç vermemiş, Amerika’daki içki yasağı da daha büyük sorunlara yol açtığı için kaldırılmıştır.
İktidarın Meclis’ten geçirdiği kanun “içki yasağı” getirmiyor, içki tüketimini sınırlandıracak yeni yasaklar getiriyor.

ALKOL TÜKETİMİ

Bizde kişi başına alkol tüketimi, kabaca, Avrupa’nın onda biriymiş. Hem sosyolojik hem dini sebepleri var bunun. “Akşamcı” vatandaşlarımızın da birçoğu “üç aylar”da veya “ramazan”da içkiyi bırakır.
Buna bakarak, “Bizde alkolizm sorunu yok veya çok sınırlı; öyleyse, bırakınız yapsınlar, bırakısınız geçsinler” demeyi doğru bulmam. “Sosyal sorun” düzeyine geldikten sonra çözümü fevkalade zor olur çünkü.
Alkol tüketimindeki ölçüsüzlüğün yol açtığı sorunları sayıp dökmeye gerek yok. En liberal ülkelerde bile alkol satışları hem mekân hem zaman olarak belli kayıtlara bağlıdır. Basında bunun örnekleri yayınlanıyor.
Ben prensip olarak, özellikle gençler bakımından, içkiye özenti yaratacak, ulaşılmasını da çok kolaylaştıracak uygulamaları doğru bulmam. Kurallar konulması tabiidir.

NEDEN TARTIŞILMADI?

Okul ve ibadethanelerin 200 metre yakınında içkili yerler açılması yasaktı, AKP bunu 100 metreye indirdi? Neden? Turizm ekonomisini dikkate alarak...
AKP, mevcut içkili yer ruhsatlarının devam edeceğini de hükme bağladı. Neden? Binlerce, belki onbinlerce esnafın işi ve oyları!
Demek ki ekonomik, sosyal ve siyasi faktörler önemli!
Aceleyle çıkarılan kanun hazırlanırken bu faktörler yeterince tartışılmadı.
Benim gözümde sorun, içki tüketimini sınırlayacak yeni kurallar getirilmesi değildir. Bunun “Ben çoğunluğum, doğru bulduğumu yaparım” tavrıyla getirilmiş olmasıdır. CHP adına Akif Hamzaçebi, Anayasa Mahkemesi’ne gitmeyeceklerini açıkladı, demek ki bu kanun uzlaşarak çıkarılabilirdi.
Bu kanunun doğuracağı “hayat tarzı” kaygılarını öngörmek için kâhin olmaya gerek yoktu.
İktidar “75 milyonun hükümeti” olarak mesela Sağlık Bakanlığı’nın girişimiyle muhalefetin de katıldığı teknik bir komisyon çalışmasıyla bu yasayı hazırlasaydı, eminim, ortaya çıkacak metin çok farklı olmazdı ama bu gerilim yaşanmazdı.
Diyalog yoluyla “suhulet”le sonuç alınabilecek konularda bile iktidarın diyalog aramadan dayatma tarzında davranması, tansiyonu yükseltiyor.

Yazarın Tüm Yazıları