Memurların evliyası Server Dede, rüşvetçi bürokratın korkusuydu

Güncelleme Tarihi:

Memurların evliyası Server Dede, rüşvetçi bürokratın korkusuydu
Oluşturulma Tarihi: Kasım 01, 2003 01:52

Eski zamanlarda her meslek grubunun bir evliyası vardı ve memurların evliyası da, mezarı bugün Sultanahmet'teki Tapu ve Kadastro Müdürlüğü'nün bahçesinde bulunan Server Dede idi.

Göreve yeni başlayan memurlar, Padişah Birinci Abdülhamid'in gazabına uğradığı için kellesinden olan Server Dede'nin mezarını mutlaka ziyaret eder, rüşvet alan memur da mezarın önünden yüzünü utancından eliyle kapatarak geçerdi.

Eski devirlerde hemen her meslek grubunun bir evliyası olduğu gibi, memurların da evliyası vardı. İstanbul'da Sultanahmet Meydanı'nda bugün Tapu-Kadastro Müdürlüğü'nün bahçesinde bulunan Server Dede'nin mezarı, bir zamanlar Osmanlı memurları tarafından evliya türbesi olarak görülür ve memurlar işe başlarken ilk önce buraya uğrarlardı.

Osmanlı İmparatorluğu'nda 'bürokrasi'nin karşılığı 'Kalemiye' idi ama kırtasiyecilik manasına gelmezdi. O devirlerde çok sayıda memur çalıştırılmadığı ve devlet daireleri de çok saygın olduğu için memurluğa imrenilerek bakılırdı. Memuriyet, zaten herkesin girebileceği bir iş değildi, zira babadan oğula geçerdi. Ayrıca genellikle Türkler memur olurlar ve devşirmelerle gayrımüslimlere memuriyet kapısı genellikle kapalı tutulurdu.

Bürokrasi, Osmanlı'da üç temel üzerinde dururdu: Divan-ı Hümayûn, Defterdarlık ve Defterhane-i Amire, bir diğer ismiyle Defter-i Hakani.

Divan-ı Hümayûn devletin yönetildiği ana birimdi. Defterdarlık mali işlere bakardı. Defterhane-i Amire ise devlet arazileri ve maaşlarını buralardan temin eden askerler olan tımarlı sipahilerin kayıtlarını tutan, bunlarla ilgili günlük işlemleri yapan, 19. yüzyılda ise tapu konularında çalışan en önemli devlet kurumlarından birisiydi. İmparatorluğun topraktan alınan vergileri ve ordusunun kayıtlarını tuttuğu için bu büroda yapılan işlemlere aşırı hassasiyet gösterilirdi.

Devlet yönetimi ile ilgili kitaplarda Defterhane'nin evrak ve defterlerine büyük dikkat gösterilmesi ilk ele alınan konulardandı. Defterhane-i Amire'nin başında bulunan kişiye 'Defter Emini' adı verilirdi ve Defter Emini, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki en büyük altı bürokrattan biriydi.

Defterhane'nin yeri, uzun müddet Topkapı Sarayı'ndaydı ve 18. yüzyılda Sultanahmet'e şimdi İstanbul Tapu-Kadastro Müdürlüğü olan binaya geçmişti.

Müdürlük binasının arka tarafına geçerseniz, bir incir ağacının altında 1748 tarihli enteresan bir mezar görürsünüz. Mezarın baş tarafındaki kitabede buradan yatan kişinin 'Ser verip sır vermeyen Server Dede' olduğu, 'davasına ve sırrına sahip çıkıp bu uğurda öldüğü ve bu yüzden Defter-i Hakani binasının avlusuna gömüldüğü' yazılıdır.

Vazifesi uğrunda can verip memurların evliyası olan Server Dede'nin hikáyesi çok ilginçti. Görevine çok bağlı bir defter emini, yani Defterhane'nin amiri olan Server Efendi, kayıtların muhafazasına ve herhangi bir suiistimale meydan vermemek için defterlerin dışarı çıkarılmasına izin vermezdi. 18. asrın sonlarına doğru, Anadolu'daki iki kasaba arasında bir meranın paylaşılamaması yüzünden ihtiláf çıktığı ve çatışma ihtimali bulunduğu haberi alınmış, haber saraya aksedince dönemin padişahı Birinci Mahmud arazilerle ilgili defterleri istetmiş fakat hiç ummadığı bir cevap ile karşılaşmıştı:

Server Efendi, 'Fatih Sultan Mehmed Hazretleri'nin koyduğu kanuna göre, Defterhane'den gece vakti defter çıkarılması men edilmiştir. Hünkárım beni af buyursunlar. Defteri gece dışarı çıkartamam' diyordu. Bu cevabı alan Padişah, gazaba gelerek bu küstah defter emininin idamını emretti. Sabahleyin huzura kabul edilen sadrazam, defter emininin böyle davranmakta haklı olduğunu söyleyince, padişah bir gece önceki emrinin yerine getirilmemesi için yeni bir ferman gönderdi, ancak iş işten geçmiş ve Server Efendi'nin kellesi kesilmişti.

Birinci Mahmud yaptığına pişman oldu ve görev kurbanı defter emininin, Defterhane'ye gömülmesini emretti.

Server Efendi'nin mezarı, o günden sonra Defterhane'de görev yapan memurlar için kutsal bir yer gibi kabul edildi, efsaneleşti ve Server Efendi memurların evliyası sayıldı. Göreve yeni başlayan memurlar mezarı ziyaret ediyor, bu ziyaret yapacakları işin önemini kavramalarına yardımcı oluyordu. Rüşvet alan memurlar, Server Dede'nin mezarının önünden çekinerek ve yüzlerini yere eğerek geçerlerdi.

Efsane, Osmanlı arşiv belgelerine bile yansımıştı. Zamanın padişahı 18. yüzyılın sonlarında usulsüz iş yapıp rüşvet alan memurlara hitaben yazdığı bir emirde, 'Defterhane memurlarından bazılarının önemli miktarlarda gelirleri olduğu halde iş sahiplerine ‘ser vermek olur, sırrı açığa vurmak olmaz’ diye ölümü göze alan ve bürolarının bahçesinde gömülü bulunan Server Dede'nin koyduğu kuralların aksine rüşvet aldıkları öğrenilmiştir. Dedelerinin görev sadakatinden utanmaları gereken bu memurlar, yakalandıkları takdirde cezalandırılacaklardır' deniyordu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!