Memet Fuat Ödüllü iki yazar

Memet Fuat Eleştiri ve Deneme Ödülleri’ni bu yıl türlerinin iki önemli, iyi adı kazandı.

Eleştiri Ödülü’nü Şiir Kuşatması kitabıyla Mustafa Öneş, Deneme Ödülü’nü de Satırlar Arasında Aylaklık denemeler toplamıyla Oğuz Demiralp kazandı.

Her eleştiri ve deneme kitabını okumadan önce bir edebiyat terimleri sözlüğünden bu türlerin tanımına yeniden bakmak gerekir mi? Bence şart.

Yeterli mi? Hayır.

Karşıt düşünceyi de aynı oranda savunabilirim. O kitaptaki tanım, sözlüğü hazırlayanın görüşünü yansıtıyor, ondan önceki tanımların bir toplamı, eskilerin tortusu.

Eskiyi reddetmek, özellikle bir eleştiri kitabı için pek de tatmin edici olmayabilir. O zaman okurlara bir önerim var. Eleştiri ve deneme kitaplarını, tanımları bir yana bırakarak okuyun. Ya da okuyun, ama onun kalıbı içine sokmaya zorlamayın.

"Ben antoloji hazırlasaydım", diye söze başlamak, klasik bir giriş olabilir ama gene de bir beğenme gerekçesi izlenimini veriyor.

Eğer bir eleştiri antolojisi yapsam, Mustafa Öneş’in bir yazısını mutlaka seçerdim. Hangisi diye sorsanız, Fazıl Hüsnü Dağlarca üzerine yazdıklarından biri diye yanıtlayabilirim.

Deneme antolojim için de vazgeçilmez adlardan biri elbette Oğuz Demiralp olur.

Türk şiiri üzerine, yargılarınızı temellendirmek, beğenilerinizi donanımlı kılmak, bildiklerinizi gözden geçirmek ve yargılarınızı başkalarıyla tartışmak istiyorsanız, Mustafa Öneş es geçilmemesi gereken bir addır.

Eleştirilerini hem bir dünya görüşü disiplini içinde yazar, hem de bu dünya görüşüne bağlı yapıtın, ondan önce edebi niteliği üzerinde durur.

Mustafa Öneş bu kitabında şairleri, eleştirinin gergefinde dokuyor.

Şiire farklı yaklaşımı, sanırım edebiyata şiirle başlamasından kaynaklanıyor.

Hangi şairler var bu kitabında?

Ahmed Arif, Erol Çankaya, Afşar Timuçin, Mehmet Taner, Ahmet Hamdi Tanpınar, Behçet Necatigil, Názım Hikmet, Edip Cansever, Bedrettin Aykın, Hilmi Yavuz, Fazıl Hüsnü Dağlarca, İzzet Yasar.

Mustafa Öneş
’in eleştirilerinin özelliğine birkaç not düşmeliyim.

Şairin bir kitabı üzerine yazarken, o şairin bu kitabın ardındaki şiir geçmişi de yazıya sızar. O yazıları okuduğunuzda sadece o kitap üzerine değil, şairin bütün kimliği üzerine eleştirel yorumlar edinebilirsiniz.

Türk şiirinin önemli adları üzerine, iyi eleştiriler okumak, Türk şiiri üzerine sağlam genel bilgiler kazanmanızı da sağlayacaktır.

Mustafa Öneş daha çok yazsa, Türk şiiri ve eleştirisi için kazançtır.

KİTAPTAN

Dağlarca’nın Şiiri

Türkiye’de başlı başına bir şiir akımının adıdır, Fazıl Hüsnü Dağlarca. Aynı şey Názım Nikmet için de söylenebilir, ne var ki Názım’ın coşkulu, adanmış sesi toplulukları peşinden sürüklerken, Dağlarca, ardına düşülmesi daha güç bir şiir geliştirerek çağdaş Türk yazınının en yalnız şairi olma yolunu seçmiştir. Kolay izlenemeyişinin nedenlerinden biri, yüksek sesle okunduğunda dinleyicilerin belleğinde taht turabilecek türden örneklere ürünleri içinde pek seyrek rastlanması, öbürü de yapıtlarının değişik bakış açıları ve devinim alanlarıyla oldukça engebelenmiş bir yüzeye yayılmasıdır.

DENEMENİN BİLGİYLE BULUŞTUĞU YER

Oğuz Demiralp’in Satırlar Arasında Aylaklık’ı, denemenin, yerleşik yargımla, zihin açıcı özelliğini taşıyor.

Deneme ile eleştiri nerede ayrılır, nerede birleşir? Kimilerine göre sert, aşılmaz sınır çizgileri vardır, kimilerine göre de, tür tanımını biraz daha esnek yapmak gerekir.

İşte Demiralp’in denemelerini bu esnek anlayış içinde okumanızı salık veririm.

Onun denemeleri; Türk ve dünya edebiyatının asları, onların yaratıları arasında yapılan bir dolaşmadır. Klásik ama eskimeyen, modern ama geleneğin hakkını veren. Doğu ile Batının iç içe geçtiği denemeler, deneme serüveninin sınır tanımaz güzelliklerini, bilgilerini, yorumlarını aktarır bize.

Bir bakarsınız Yusuf Atılgan’ı hem metinleriyle, hem kişiliğiyle bir arada anlatır. Edebi mesafe ile mesafesiz içtenliği bir arada yaşar.

Söyledikleri üzerine bir yazı kulesi inşa edebilirsiniz, ya da kulenizi yıkabilirsiniz.

Denemenin en sevdiğim yanı, kışkırtıcılığıdır. Karşıtlığı, muhalif düşünceleri ve duyguları alevlendirmesidir.

Samet Ağaoğlu’nun Zürriyet kitabı üzerine yazısı, öykücülüğümüz konusunda özgün keşifleri ile dikkat çekicidir.

Sartre Üzerine bizim ülkemizde çok tanınan bir felsefeciye/edebiyatçıya yeniden göndermeler yaparak, kayıp saymamamız konusunda bir değini kaleme alıyor.

Eğik Dalın Bülbülü, İstanbul’u anlatan, bir kitabın ekseninde onu çoğaltan bir yazı.

Başlıklar Başlarını Alıp Giderlerse, kitabın içinde anmam gereğini duyduğum bir deneme.

Satırlar Arasında Aylaklık, çok şey söyleyen bir ad.

Edebiyatın içinde kalarak, kitap satırlarında yaşayarak, sokaktan da gözünü ayırmayarak yazılmış denemeler.

Demiralp’in aylaklığı bu. Okuma aylaklığı desem daha doğru olabilir.

Oğuz Demiralp’in kitaplarını, denemeciliğini severim. Zaman zaman eleştiriden ödünç yargılar kullanır. Edebiyata dair gerçekten çok önemli saptamaları, deneme türünün özgürlüğü ve yumuşaklığı içinde verir.

Çok şey öğrenilecek kitaplardır Oğuz Demiralp’in kitapları.

KİTAPTAN

Bir Eylem Adamının Öyküleri

Samet Ağaoğlu’nun YKY’den çıkan Bütün Öyküleri kitabını okudum. İlk çocukluğumu geçirdiğim yerde bir Bizans mahzeni vardı. Basamakları in in bitmezdi. Merak ve korkuyla içine girer, karanlığın ve sessizliğin hükmüne artık dayanamayacağımı anladığım an koşa koşa geri çıkardım. Yeryüzüne her dönüşümde hayranlıkla selamlardım dünyanın bütün renklerini. (...) Abartmak istemem ama Ağaoğlu’nu okurken o çağrıyı işitir gibi oldum yine.

Kalıplaşmış düşünceler açısından bakarsak: Bir eylem adamından genelde beklenmeyecek öyküler bunlar. Çünkü eylem adamının eğnimi dünyaya bağlılık, yaşama iyi yönünden bakmak sayılır genellikle. Oysa bu öykülerde yalnızca Dostoyevski hayranlığıyla açıklanamayacak denli koyuluğu sahici bir hava var. Yazarı düşünerek, kendisinin hiç göremeyeceği ama kendisinden başkasının bakmayı denemeyeceği gizli bir yüzü var denebilir bu öykülerin karşısında. Ancak, kitabın yazarı ile öykülerin öznesini karıştırmamak gerekir. Bizi ilgilendiren yazınsal öznedir. Onun kurduğu öznel, yapıntısal dünyadır. Mahzen duygusunu veren bu dünyadır.

BİYOGRAFİLERİ

OĞUZ DEMİRALP: (1952), ilk yazılarını ve çevirilerini 1973’ten başlayarak Yeni Dergi’de, kurucularından olduğu Yazı, Soyut ve Oluşum’da yayımladıktan sonra 1980’lerde ürünlerini Tan, Yazko Edebiyat ve Gergedan’da gün ışığına çıkardı. Edebiyat üzerine denemelerinde "özel" bir metafizik kurmaya yöneldiği, eleştirel denemelerinde Türk edebiyatının güçlü kalemleri (Abdülhak Şinasi Hisar, Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, İsmet Özel) üzerinde çözümleyici bir yaklaşımla durduğu göze çarptı. İlk kitabı Kutup Noktası: Ahmet Hamdi Tanpınar Üzerine Eleştirel Deneme’de (YKY, 1993, 2001) Tanpınar’ı büsbütün öznel bir okuma perspektifinden işledi. Walter Benjamin üzerine Tanrı Bakışlı Çocuk: Walter Benjamin Üzerine 49’a Parçalanmış Deneme (YKY, 1995) ve Kör Okur: Sádık Hidáyet Üzerine Kör Baykuş Merkezli Okuma Denemesi (YKY, 2001) adlı kitapları yazdı. 2002 yılında Sel Yayınları’ndan da Gönderilmemiş Kartpostal Yazıları başlıklı bir kitabı çıktı. Denemelerini Okuma Defteri (YKY, 1995), Yazı ve Yalnızlık (YKY, 1997) ile Satırlar Arasında Aylaklık’ta (YKY, 2006) topladı.

MUSTAFA ÖNEŞ: 1935 yılında Giresun’da doğdu. Ortaöğrenimini Erzurum ve Giresun liselerinde tamamladı. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. Memurluk, kitapçılık, yayıncılık, değişik yayınevlerinde ve Milliyet Sanat dergisinde redaktörlük yaptı. Uzun süre reklam kuruluşlarında çalıştı. Yazın yaşantısı şiirle başladı. Şiirleri Varlık, Yelken, Alan’67, Papirüs, Soyut, Felsefe vb. dergilerinde yayımlandı. 1965’te katıldığı Yeni Dergi Eleştiri Yarışması’nı kazanınca (ödülü M.H. Doğan’la bölüştü) eleştiriye yöneldi. Özellikle şiir değerlendirmeleri alanında etkinlik gösterdi. Bilinen nedenlerle zaman zaman kesintiye uğrasa da, çalışmalarını sürdürüyor. Yazılarının bir bölümünü 10 yıl önce, Şair-Şiir Yazıları adıyla kitaplaştırmıştı.

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Bertolt BrechtGünlükleriİthaki

Hasan İzzettin DinamoAçlıkTekin

Paul AusterYazı Odasında YolculuklarCan

Can Dündar- Bülent Çaplıİsmet Paşaİmge

M. Şinası Acarİstanbul’un Son Nişan TaşlarıArkeoloji ve Sanat Yayınları
Yazarın Tüm Yazıları