Medyanın ağır abileri

Bu siyaset yazarlarının, medyanın ağır abilerinin dünyanın en önemli işini yapıyormuş, dünyanın en kıymetli yazılarını yazıyormuş havalarına hastayım...

Geçenlerde Vatan’da Okay Gönensin, Reha Muhtar’ı eleştirdi.

Neymiş Reha Muhtar, İlhan Selçuk’un MHP’yi desteklemesiyle ilgili yazı yazmış.

Yazısında kendisine de dokundurduğu için, Okay abi almış sopayı eline:

"Sevgili Reha, bu konularla güzel başını yorma.

Senin ilgini bekleyen, dertlerini köşene taşıdığın onca hanım şarkıcı ve mankenden ilgini esirgeyip onları da üzme.

Onları düşün ve yazılarını öyle yazmaya devam et"...

Yani, "Senin aklın bu işlere ermez" demeye getiriyor.

Çünkü Muhtar’ı magazinel buluyor.

Magazine burun kıvıran bir başka "ağır abi" de Engin Ardıç...

Gazetelerin eklerini eleştiriyor, bunları hazırlayanlar da okuyan da aptal diyor. Malum, dünyanın en önemli işini yapanlardan biri de Engin abidir.

Çünkü magazin yazmaz, hatta okumaz, "gazete eklerini fare ölüsü tutar gibi tutup bir kenara koyar".

Aynı Engin abi, internette medya sitelerini falan da okumazdı sonra okuduğu ortaya çıkınca çok mahçup oldu.

Soranlara televizyonda belgesel izliyorum deyip en ucuz programlara takılan televizyon izleyicisi misali, Engin abinin de ana gazeteden çok ek okuduğu ortaya çıkarsa şaşırmam.

Engin abinin bozulduğu şeye bak;

"Bu eklerin anlattığı evrende, seçimle geçimle ilgisi olmayan bambaşka bir dünya, bambaşka bir Türkiye varmış".

Ya ne olacaktı?

O söylediğin ana gazetenin birinci sayfasında, ekonomi sayfasında, siyaset sayfasında zaten var.

Öyleyse seçimden geçimden bahsetmediği için spor sayfalarını da eleştirelim.

Magazini küçük görmek, basının çocukluk değil büyüklük hastalığıdır.

Bu büyük abiler şunu bilmeli;

İyi ki Reha Muhtar gibi yazarlar, iyi ki ekler var.

Onların sayesinde daha çok okunuyorsunuz...

Kaldırın, durdurun, asın, kesin!..

Televizyon eleştirmeni çıkar "Bu programı durdurun" der...

Bakan çıkar "Bu program kalksın" der...

Gazete çıkar "Böyle program olmaz" diye manşet atar...

Tüketiciler Derneği çıkar "Bu program yasaklanmalı" der...

RTÜK hattını arayan izleyici "Bu programa ceza verin" der...

Bugün Güzel ve Dahi...

Dün başka programdı.

Emin olun, yarın bir başka program olacak.

Ne kadar yasak koymaya meraklı bir milletiz değil mi?

Şu televizyonu bu kadar ciddiye almamayı, sadece izlenip geçilmesi gereken bir alet olduğunu ne zaman öğreneceğiz acaba?..

10 bin dolarlık hesap

Cuma akşamı Türkbükü’ndeki Güverte Bar’da Gülşen sahneye çıktı. O gece müşteriler arasında Erdal Acar da varmış.

10-12 arkadaşıyla birlikte sahnenin iki masa ötesine oturan Erdal Acar, gece boyunca eğlenmiş.

Gecenin sonunda ise hesap gelmiş.

Tam 12 bin lira, yani eski lirayla 12 milyar!

Adam başı 1 milyar civarı bir hesap.

Bir dönemin hızlı playboyu Erdal Acar ne mi yapmış?

Kredi kartı falan değil...

Tüm müşterilerin gözü önünde cebinden koca bir deste çıkarmış ve 10 bin doları nakit olarak sayıp vermiş.

12 milyar hesaba mı, cepte 10 bin dolarla gezilmesine mi...

Hangisine şaşırmalı bilemedim.

Türkan Şoray da ödüllü

Hülya Avşar’ın "Uluslararası ödüle sahip tek oyuncuyum" sözüne itiraz edip, Şener Şen, Hülya Koçyiğit, Tuncel Kurtiz, Haluk Bilginer, Güven Kıraç, Meltem Cumbul’un da yurt dışında ödül aldığını yazmıştım ya...

Türkan Şoray’ı unutmuşum.

Şoray da 1992 Bastia Akdeniz Sinemaları Festivali’nde, Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu’yla En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü almıştı.

Bunca örnekten sonra Avşar aynı cümleyi bir daha kurmaz herhalde.
Yazarın Tüm Yazıları