Medyadan palazlananlar, ona düşman oluyor

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Bütün dünyada giderek yaygınlaşan bir eğilim var. Siyasette başarısız olan başlıyor medyaya çatmaya.

Son örneği İtalya Başbakanı d'Alema.

Ülkenin ekonomik göstergeleri felaket.

ADAMA SORMAZLAR MI

İtalya'nın güneyinde bazı bölgelerde işssizlik oranı yüzde 23'e kadar yükselmiş.

Büyüme hızı yüzde 1.4.

Şimdi sormazlar mı adama:

Kardeşim sen Türkiye'nin güneydoğusuyla uğraşacağına önce kendi ülkenin güneyindeki sorunu hallet...

Ama onun derdi başka.

Başkan Clinton'la görüşmeye gittiği Washington'da bakın gazetecilere ne diyor:

‘‘Türkiye ile ilişkilerimizi kopartmak istemeyiz. Ama orada ABD ve Avrupa'nın birlikte halletmesi gereken başka milli meseleleler de var.’’

Buyrun.

İtalya'nın meseleleri halledildi.

Şimdi sıra Türkiye'nin meselelerini çözmekte.

Bunu da komünizm nostaljiği Sinyor d'Alema yapacak.

Bunun kime anlatacak?

Başkan Clinton'a.

Yani Teksas'ta bağımsızlık talebiyle dağa çıkan kafadan kontak iki garibana tam 24 yıl hapis cezası veren ülkenin başkanına.

Geçen hafta Herald Tribune Gazetesi'nde onunla ilgili bir yazı okudum.

D'Alema'nın basınla ilişkilerinin ne kadar kötü olduğunu anlatıyordu.

Demek ki orada da durum farklı değil.

Bir çivi bile çakamayan siyasetçiler yapışacak dalı hemen buluyorlar.

VUR MEDYAYA

Medya.

Her şey gazetelerin, televizyonların yüzünden.

Siyasi beceriksizliğe, politik bozguna bulunan gerekçe hep aynı.

Medyanın yüzünden böyle oldu.

Bakıyorsunuz, bütün siyasi kariyerini medya üzerine yapmış siyasetçiler en küçük eleştiri karşısında hemen taarruza geçiyorlar.

Kimse kendi kendine şu basit soruyu sormuyor:

Acaba bir hata mı yaptım?

Hayır bu soru hiçbir zaman sorulmuyor.

BAŞARISIZ LİDER

Böyle bir soru es geçiliyor.

Ve direkt hedefe kilitleniliyor.

Medya bize düşman.

Siyasetçilerin basınla olan ilişkilerinde garip bir durum var.

Çoğu kez medyayla sorunu olan parti değil, bazı siyasetçiler oluyor.

O siyasetçiler de tartışmayı kendi eksenlerinden çıkarıp, partinin sorunu haline getirmeye çalışıyorlar.

Böylece bir taşla iki kuş vurmayı amaçlıyorlar.

Nedeni basit.

Başarısız siyasetçilerin aslında kendi partileri ile sorunlarının olması gerekir.

Nitekim var da.

Ama partilerin başarısız liderlerini değiştirmeleri neredeyse imkánsız.

Cumhurbaşkanı Demirel bir sohbetimizde, ‘‘Ben parti tüzükleri yaptım. Bu tüzüklerle lider değiştirmek mümkün değildir’’ demişti.

Partiler başarısız liderleri değiştiremeyince, liderler de yerlerini korumak için bahaneler yaratmaya başlıyorlar.

Partinin aldığı oylar mı düştü?

Medya yüzünden.

Partinin icraatı başarısız mı?

Medya engelledi.

Bu arada bir noktaya dikkati çekmek isterim.

Medyadan en çok şikáyet eden liderler, çoğunlukla geçmişte medyadan en çok yararlananlar oluyor.

SİYASİ KOFLUK

Hatta aralarında bazıları, siyasi kariyerlerini medyanın kendilerine verdiği desteğe borçlu.

Ama zaman onların kofluklarını ortaya çıkarınca inanılmaz bir siyasi nankörlük hortluyor ve hayali bir düşman yaratılıp, onun üzerine insafsızca gidiliyor.



Yazarın Tüm Yazıları