Medya çetesinin son ismi

"BELGEYİ" gözünüzün önüne getirin.Beş ayrı sütuna bölünmüş, beyaz A 4 ebadında bir káğıt.

Her sütuna elyazısı ile birtakım isimler yazılmış.

İlk sütunda "işadamları" var.

Başına Şevket Sabancı’nın ismi yazılmış.

Altında Hüsnü Özyeğin gibi ünlü bir bankacı.

Bir başka işadamı daha...

Başbakan Erdoğan’a hayranlığını, ideolojik biat haline getirmiş, onu "idolü" olarak gören Star Gazetesi’nin sahibi Ethem Sancak.

İkinci sütun birtakım mafya babaları.

Üçüncü sütun "medya mensupları"na ayrılmış..

En başta Dinç Bilgin’in ismi.

Onun altında, "Sabah Gazetesi"nde çalıştığı yazılan iki isim.

Enis Berberoğlu ve Bekir Coşkun.

Altında Fethullah Gülen’in en yakınındakilerden biri.

Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce.

Altında Yeni Şafak ve Bugün gazetelerinin eski genel yayın yönetmeni Selahattin Sadıkoğlu.

Altında da naçizane, bendenizin adı.

* * *

Herhalde "Bu neyin listesi" diye merak ettiniz.

Bu "Ergenekon çetesi örgüt planı".

Bir ruh hastasının çiziktirdiği deli saçması.

Bu insanları hangi mantıkla yan yana getirebildiğini anlamak mümkün değil.

Enis Berberoğlu ve Bekir Coşkun’un Sabah’ta değil, Hürriyet’te çalıştığını bilemeyecek kadar cahil biri kaleme almış.

Siz de benim gibi "Deli saçması" deyip geçersiniz değil mi?

Ama geçmeyenler var.

Ülkenin istihbarat örgütü, bu deli saçmasını alıp Başbakanlığa ve Genelkurmay’a gönderiyor.

Ergenekon Savcısı, bunu Başbakanlık’tan istiyor ve dosyaya koyuyor.

Yıllarca MİT’in, polisin böyle deli saçması raporları yüzünden babasının hayatı kaymış bir arkadaşımız da, bunu alıp gazetesinin manşetine koyuyor.

Hakkını yemeyelim.

Adımızı açıkça yazmıyor.

Anlayacağınız, elyazısı ile yazılmış ve dosyaya konulmuş bu sözde belgeye göre biz "Ergenekon çetesi"nin azılı üyeleriyiz.

Ama Ergenekon’dan içeri alınan bazı emekli subayların tuttuğu notlara bakarsanız, "Güvenilmez, hükümet yanlısı, asker düşmanı" insanlarız.

Devletin istihbarat örgütü, hakkımızdaki bu deli saçmasını Başbakanlığa gönderiyor.

Ama onu izleyen yıllarda bizi 4 kere Marmara Köşkü’ne davet edip, "devletimizin zor sorunlarının çözümü için" yardım istiyor.

İstediği yardımlardan biri de ne biliyor musunuz?

"Öcalan’ın idam edilmesine yol açacak bir infialin uyandırılmaması için yardımcı olmamız."

Yani "Aman Öcalan asılmasın, yoksa çok kötü olur" diyorlar.

Bunu isteyenler, hakkımızda "Ergenekon çetesinin üyesidir" diyen deli saçması sözde ihbar mektubunu servise koyanlar.

* * *

Dün Ergenekon davası başlarken kendi kendime şunu sordum:

Ergenekon davası hakkında samimi düşüncem nedir?

Susurluk olayı sırasında Hürriyet, bu işin tam peşine düşmüştü.

Şimdi, Ergenekon davasının peşine düşenlerin bir bölümü o günlerde, Susurluk olayına "gulu gulu dansı" diyenlerle aynı saftaydı.

"Gulu gulu dansı" diyenlere, itiraz ettiklerini de hatırlamıyorum.

İtiraf edeyim, Ergenekon incelemesi sırasında, aynı heyecanı hissedemedik.

Çünkü, aklımıza takılan çok sayıda soru vardı.

Bu konudaki görüşüm şudur:

Evet, bu davada açığa çıkarılması gereken çok ciddi ilişkiler var.

"Ulusalcı" denilen çarpıtılmış bir ideal etrafında ciddi mafyalaşma girişimleri oluşmuş.

Bu ilişkiler, hepimizin hayatına kastedebilecek cürete ve niyete de sahip olabilirler.

Ama bir yanıyla da bu davaya kadar geçen sürede, rahatlıkla "cadı avı" olarak nitelenebilecek yanlışlar yapıldı.

Bu inceleme süreci, keyfi telefon dinlemeleriyle, muhalif insanları sindirmeye yönelik bir "McCarthyizme" görüntüsü verdi.

Yine de bu yanlışlıkların, davanın önemini azaltmadığına inanıyorum.

Evet, Ergenekon davası konusundaki samimi görüşlerim budur.

O yüzden de üzerinde yazı yazmak içimden gelmiyor.
Yazarın Tüm Yazıları