Medikal hatalar

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Tıp âlemi ile ilgili haberleri verirken son derece dikkatli olmak gerekiyor.

Örneğin diyelim ki kelliği önleyen yeni bir ilaç bulundu.

Hemen ardından yapılan testler aynı zamanda bu ilacın iktidarsızlık yaptığını ortaya çıkardı.

Gazeteler de bu haberi yazdı.

Bundan sonra olacakları anlatayım.

Ben insanları gayet iyi tanıyorum.

Ve eminim ki şimdi yarın öbür gün birtakım insanlar eğer saçlarını sıfıra vurdururlarsa, o zaman da cinsel güçlerinin artacağını düşünmeye başlayacaklardır.

Bu hiç olur mu, ne alakası var demeyin.

Olur, bal gibi olur.

Zaten her insan akıllı olsa o zaman hayat da ne kadar sıkıcı olurdu bir düşünsenize.

Şu da var tabii: Kel olan insan ilaç alıp saçını uzattığında iktidarsız oluyorsa o zaman iktidarsız bir insanın saçını kestirdiğinde cinsel gücünü kazanacağını düşünmesi Aristo mantığına da katiyen aykırı değildir.

Bu da bizim değil, kesinlikle Aristo mantığının bir problemidir.

***

Tıp âleminden gelen haberler insanı böylesina yanlışlara itecek türdendir.

Örneğin geçen gün New York Times'da bir haber okudum.

Domatesin, özellikle pişirilmiş domatesin mükemmel bir kanser önleyici madde olduğu yazılıyordu.

Ben bu haberi şöyle yorumladım:

Artık bundan böyle ketçap şişesini başıma dikerek istediğim gibi, yaptığımdan hiç utanmadan içebileceğim.

Ve daha da müthişi dilediğim kadar pizza yiyebileceğim.

Çünkü ne kadar fazla pizza yersem o kadar sıhhatli olacağım yolunda bir izlenim edinmiş durumdayım.

Ve bu da arkadaşlar benim değil The New York Times'ın bir problemidir.

***

Şimdi de diyeceksiniz ki: ‘‘Biz de seni akıllı sanırdık, ama yanılmışız.’’

Doğrudur yanıldınız.

Size bir şey söyleyeyim mi bir insanı yazılarına ve ürettiklerine bakarak akıllı diye damgalamak dünyada yapılacak en büyük yanlışmış.

Ben de bunu geçen gün net bir şekilde anladım.

Woody Allen'ı akıllı sanırdım ben.

O gün gazeteleri açtım, bir de ne göreyim, Sun-Yi ile evlenmemiş mi?

Yani inanılacak gibi değil, pes doğrusu. Demek ki o bile temelde bir aptalmış.

***

Elimde değil, konuya kafayı takmış durumdayım.

İnsan dilediği her şeyi hayal eder derler ya.

Aslında bu doğru değil, biliyor musunuz.

Çünkü ben ne yapsam ne etsem, kesinlikle Woody Allen'ı tamamen çıplak şekilde herhangi bir kadınla sevişirken hayal edemiyorum.

Böyle bir şeyin olabilmesi katiyen mümkün değilmiş gibi geliyor bana.

Bilimkurgusal bir ortamda bile onu bu halde düşünemiyorum.

İkinci hayal edemediğim şey de onun seviştikten sonra Sun-Yi ile neler konuştuğudur.

Ona o anda hiçbir konuyu yakıştıramıyorum, çünkü çıplak hali çok komik ve konuştuğu her konu da bu nedenle ciddiyetini kaybediyor.

***

Neyse konudan çok uzaklaştım.

Geçen gün bir tıp haberi daha okudum.

Haberde orta yaşı geçmiş erkeklerin beyin damarlarının tıkanmasını önlemek için bol bol tereyağı yemeleri gerektiği anlatılıyordu.

Bu haberin ne kadar büyük felaketlere yol açabilme potansiyelini içinde taşıdığını bilmem açık bir şekilde yazmama gerek var mı?

Düşünsenize, hem pişmiş domatesin hem de tereyağının faydalarına aynı anda inanmaya başladığımı.

Pizzanın üstüne tereyağı sürmeye başlarsam bilim âlemi benim sonuçta kanser olmayan, beyin damarları katiyen tıkanamayan 320 kiloluk bir insan olarak neşeli bir şekilde yaşayabileceğimi söylüyor.

Biliyorsunuz, hayatta sağlık en önemli şeydir. Ve ben sağlıklı yaşamak için her türlü özveride bulunmaya da hazırım.

***

Şimdi beni dikkatle okuyun.

Çünkü önemli bir toplumsal mesajım olacak.

Eğer keller var olan saç tellerini uzatıp, kafalarını bu saç telleriyle abuk bir şekilde örtme adetlerini sürdüreceklerse...

O zaman kellik ilacını alsınlar ve iktidarsız kalacaklarsa kalsınlar, biz buna razıyız. Yeter ki uzun saç teliyle örtülmeye çalışılan kafa görmeyelim etrafta.

Çünkü kelliği o birkaç telle örtmeye çalışmak dünyanın en saçma olayıdır ve hatta iktidarsızlıktan çok daha vahim bir insanlık durumunun göstergesidir.

Bütün bunların dışında bir rüzgâr estiğinde bu saç tellerinin aldığı şekiller bizleri de son derece rahatsız etmektedir.

Yazının toplumsal mesajı bu aşamada sona ermiş durumdadır.

Yazıyı burada kesiyorum, çünkü 31 Aralık günü yayınlamak zorunda olduğum ve 1998 yılı tahminlerimi içeren ‘SERDARAMUS-4’ yazısı üzerinde çalışmak zorundayım.

Yazarın Tüm Yazıları