Mark yükselecek

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Yıllar önce ‘‘Dolar düşecek'' başlıklı bir yazı yazmıştım. Ayıptır söylemesi, bir süre sonra dolar düşmüştü. Son altı aydır, Alman Markı'nın, dolar, sterlin ve yen karşısında değer kaybettiğini görüyoruz. Halen karşımızda duran tablonun adı, ‘‘Doların önlenemeyen yükselişi değil, markın önlenemeyen düşüşüdür.'' Alman Markı, kendi etki sahasına dahil, İsviçre Frangı, Hollanda Florini ve diğer kıta Avrupası paralarını da beraberinde aşağıya sürüklemiştir. Aynı şekilde, yükselmeye başlayınca da onları beraberinde yükseltecektir.

* * *

Bu analizlerde kullandığım yöntemlerden biri de ‘‘faizi yüksek paranın, değeri düşer'' özdeyişliğidir. Yani o günlerde de Amerikan Doları'nın faizi, bugün olduğu gibi, Alman Markı'na göre yüksekti. Şöyle düşünüyordum: Uzun vadede tasarruflar, hangi para biriminde durursa dursun, reel olarak aynı verimi getirmek mecburiyetindedir. Çünkü fiyat mekanizması, tasarrufları bir paradan diğer paraya kaydırır. Sonuçta kambiyo pariteleri değişir. Bu değişim de verim farklarını ortadan kaldıracak yönde olur. Özetle, uzun vadede parite değişiklikleri, daima ‘‘reel faiz verimleri''ni eşitleyecek yönde oluşur diyorum. Kısa veya orta vadede gözlemlenen ‘‘farklı para birimlerinin, faiz verimi farkı'' ise yaşanan veya beklenen enflasyon farkından başka bir şey değildir diye düşünüyorum.

Pek tabii, kısa vadeli hareketler, bunun tam tersidir. Yani, faizi yükselen para biriminin değeri artmakta veya faizi düşen paranın değeri gerilemektedir. Nitekim şimdiki spekülasyon, Almanya resesyondan çıkınca, Alman Markı faizinin yükseleceği, böylece Alman Markı karşısında Amerikan Doları'nın gerilemeye başlayacağıdır...

* * *

Yukarıda yazdıklarım işin sadece bir yönü. Döviz kuru tahminlerini, mutlaka ülkelerin cari işlem açıklarıyla irtibatlandırmak gerek. Bu açıdan da Alman Markı'nın, dolar karşısında tekrar 1.5 ve hatta daha düşük paritelere ulaşması kaçınılmaz duruyor. Almanya, izafi olarak dünyanın en fazla katma değer ihraç eden ülkesidir. Almanlar, ihracat konusunda her zaman çok başarılı olmuştur. Çünkü Alman ekonomisi, hayatiyetini ihracata borçludur. Amerika ise, her ne kadar dünyanın bir numaralı dış ticaret ülkesiyse de, bizatihi ulusal pazarı o kadar büyüktür ki, ihracat ister istemez ikinci önceliktedir. Bu husus, Amerika'nın dış ticaret açığı vermesinin temel sebebidir. Üstelik Amerikan Doları, ulusal değil, uluslararası ‘‘para birimi'' olduğu için, sürekli talep edilmektedir. Bu da Amerika'nın cari işlem açığı karşısında telaşsız tavrına yol açmaktadır. Lakin, açık veren ülke Amerika bile olsa, dış açıklar, devalüasyonu davet eder.

Alman Markı'nın değer kazanması, Türk ekonomisinin çıkarınadır. Gümrük Birliği, tam anlamıyla Alman Markı'nın hükümranlık alanıdır. Alman Markı değerlenirse, bizim ihracatımız, devalüasyon yapmışız gibi müspet etkilenir. Petrol faturamız da mark cinsinden düşer.

SON SÖZ: Ekonomide beklentinin yayılması, oluşumun yarısıdır.

Yazarın Tüm Yazıları