Marjinal gazete, marjinal devlet

DÜN "Vakit" Gazetesi ile "Taraf" Gazetesi’nin manşetleri aşağı yukarı aynıydı.

İkisi de dini çağrışım yapan manşetler atmıştı.

"Taraf", Tevrat’taki "On Emir"den hareketle şöyle demiş:

"Rab’bın sana bunu emretmiş olamaz."

"Vakit" ise daha damardan girip, direkt lanet okumuş:

"İsrail’i kahret ya Rabbi..."

Marjinal gazeteler için iş kolay.

Kendi meşrebinize, kendi inanç veya ideolojinize uygun en sert ve en yaratıcı cümleyi kurar, kenara geçip seyredersiniz.

Böyle olaylarda kitlesel gazetelerin işi daha zordur.

* * *

İsrail’in savunulacak hiçbir tarafı olmayan ölçüsüz saldırısından sonra kitle gazetelerinin manşetlerine baktım.

Hemen herkes bunun bir "katliam" olduğu konusunda birleşmiş.

İsrail’i savunan hemen tek yazı yok.

Hatta "ama" diyene bile rastlanmıyor.

Bir saldırı bu kadar ölçüsüz, bu kadar insafsızsa, tepkilerin de "ama"sız olması normaldir.

Öyle de olması gerekir.

Yine de bu olayları "dinsel" motiflerle, iki tarafın kutsal kitapları ve sembolleriyle açıklamak bana yanlış geliyor.

Hatta öyle yapmayıp, olayı tamamen siyasi boyutunda ele aldığımız takdirde, sorumlularına karşı tepkilerimiz çok daha büyük haklılık zeminine oturur.

Tıpkı Gazze’ye yapılan son saldırıda olduğu gibi.

* * *

Bu saldırının savunulacak tek yanı yoktur.

HAMAS’ın provokatif tutumunun, saldırının insafsızlığı karşısında zerre kadar esamisi kalmamıştır.

İsrail’in en yakın dostlarının, hatta kendi vatandaşlarının bile bu saldırıya bir nevi devlet terörü olarak bakması, katliam olarak değerlendirmesi hakkı vardır.

İsrail bu hareketiyle, bölgedeki en yakın ve tek dostu olan Türkiye’yi de küstürecek noktaya gelmiştir.

Harekátın askeri sayılabilecek bazı hedefleri vurmadaki isabeti, olayın katliam boyutunu hiçbir şekilde değiştiremez.

İsrail hükümeti, bu kararıyla bölgedeki yeminli düşmanlarının ekmeğine yağ sürmüştür.

Yeminli düşmanları kazanırken, yapıcı dostları da kaybetmiştir.

Bunun da bir bedeli olacaktır diye düşünüyorum.

Türkiye’nin üç yıldır başarıyla sürdürdüğü uzlaştırma faaliyeti, bu saldırıyla büyük darbe yedi.

Gazze’den yükselen füze bulutları, bu gerçeğin görülmesine şimdilik máni olabilir.

Ama İsrailli yetkililer şunu çok iyi bilmelidir ki, o toz bulutu yatışınca, Türkiye’nin bugüne kadar oynadığı yapıcı rolün kıymeti çok daha iyi anlaşılacaktır.

Türkiye, bu bölgede terörden en çok çeken ülkedir.

Dolayısıyla İsrail’in terörden ne çektiğini en iyi anlayacak insanlar Türkiye’de yaşıyor.

Bu gerçeğe rağmen, İsrail’in hareketine karşı bu kadar büyük bir tepkinin oluşmasını, sadece "İslami bir dayanışma" duygusuna bağlamak, İsrail’in düşeceği en büyük hata olur.

Öyle yaptıkları takdirde, Türkiye’nin iki marjinal gazetesinin manşetlerini atan zihniyetin sahiplerinden farkları kalmaz.

* * *

O gazeteler marjinaldir.

Hayat damarları bu marjinalizme oksijen taşır.

İsrail ise bir devlettir ve bu devletin yöneticilerinin İsrail halkını ve devletini, marjinal bir yalnızlığa sürükleme hakları yoktur.

En önemlisi de şudur:

Dünyanın gidişatı, artık hiçbir ülkenin sadece Amerika Birleşik Devletleri’nin desteğiyle ayakta kalamayacağı bir istikameti işaret ediyor.

Ortadoğu’da bütün devletlerin "reel politikaları" artık bu gerçek üzerine kurulmalıdır.
Yazarın Tüm Yazıları