Maksat bu maçı almak değil

Güncelleme Tarihi:

Maksat bu maçı almak değil
Oluşturulma Tarihi: Ocak 04, 2006 22:35

Bu kadar eski oyuncu bir araya gelince eski günleri yad etmeden duramıyorlar elbette. Dinlenmek için kenara gelip oturan bir muhabbet başlatıyor. 1970’lerde Türkiye’ye ilk kez gelen ABD’li oyunculardan, Spor ve Sergi Sarayı’nın tahta tribünlerinden bahsediyorlar.

Maksat bu maçı almak değil
Soğuk bir pazar günü. Sabah saat 9.30. Tribünler bomboş. Sadece parkedeki ayakkabıların ve yere vuran basketbol topunun sesi duyuluyor. İstanbul Maslak’taki Darüşşafaka Spor Salonu’nda 10 basketbol meraklısı iki pota arasında mekik dokuyor. Fazla skor endişesi taşımıyorlar. Amaçları kazanmaktan çok bir araya gelip eğlenceli vakit geçirmek. Ama arada birbirlerini hırslandırmayı ihmal etmiyorlar veya gençleri teşvik ediyorlar. Kaçan kolay bir şuttan sonra "tamam, çok iyi, bravo" diye takım arkadaşlarını cesaretlendiriyorlar. "Haydi savunmaya" bağırışları arasında topu kaybeden takım kendi sahasına hızla geri dönüyor.* Grubun orijinal iki kurucusu Kemal Noyan ve Faruk Sait, Robert Kolej günlerinden beri basketbolla içiçeler. Liseden sonra eğitim ve iş nedeniyle ara verdikleri basketbola 1970’li yılların sonunda geri dönmüşler. Kemal Noyan grubun oluşma günlerini şöyle anlatıyor: "Şimdi Boğaziçi Üniversitesi’nde kalan Rumelihisarı’ndaki eski Robert Kolej’in spor salonunda oynamaya başladık. Sonra Arnavuktöy’de bugünkü Robert Kolej’in spor salonunda. Tabii zaman içinde grupta değişiklikler oldu. Ama orijinal gruptan Faruk ve ben bugüne kadar geldik."Darüşşafaka Spor Salonu’nun açılmasından sonra 1997’de şimdiki buluşma mekanlarına kavuşmuşlar. Dönemin Darüşşafaka Kulübü başkanı Ali Kahyaoğlu bu randevu için aracılık etmiş. Bu sayede pazar buluşmaları aksamadan devam ediyor. Geleneksel olarak iki kaptan Kemal Noyan ve Faruk Sait her pazarki buluşmada takımları seçiyor. * Zaman içinde gruptaki eski profesyonel basketbolcuların sayısı da artmış. Örneğin 1960’lı ve 1970’li yıllarda milli takım formasını giyen eski Fenerbahçeli Halil Dağlı, 63 yaşına karşın hálá iki pota arasında gidip geliyor. Yine eski Fenerbahçeliler Demir Toppare ve isminden çok Forti lakabıyla tanınan Murat Yosmaoğlu, eski Beşiktaşlı Hasan Arat ve Ankara Kolejli İsak Cerit de oyunculuk günlerindeki becerilerini yıllar sonra tekrar sergiliyor. Bu kadar eski oyuncu bir araya gelince eski günleri yad etmeden duramıyorlar elbette. Dinlenmek için kenara gelip oturan bir muhabbet başlatıyor. 1970’lerde Türkiye’ye ilk kez gelen ABD’li oyunculardan, Spor ve Sergi Sarayı’nın tahta tribünlerinden bahsediyorlar. Fenerbahçe’de 11 yıl oynayan Demir Toppare 1973’te çıktığı televizyon reklamından sonra taraftarların olumsuz tepkisiyle karşılaştığını anlatıyor: "Arko reklamında oynadım. Galiba bir TV reklamında oynayan ilk sporcuydum. Ama taraftarlar buna iyi gözle bakmadı. Maçlarda biraz kötü oynayınca ya da takım yenilince ’sen git artist ol’ diye sataştılar."Bu kadar yıl sonra genç kuşaklar da gruba yavaş yavaş dahil oluyor. Kemal Noyan’ın ABD’den dönen oğlu Ömer ve İsak Cerit’in oğlu Sadık buna iki örnek. Tabii zaman zaman gençlerin kulağı çekilmiyor değil. "Pas ver, koş biraz, hadi savunmaya" gibi uyarılar geliyor eski tüfeklerden. Hatta 15 yaşındaki Sadık Cerit yorgunluk emareleri gösterip dinlenmek isteyince hemen kınanıyor: "Bu kadar çabuk yorulur mu insan canım?"* Kenarda dinlenenler arada sahadakilere laf atıyor. Hasan Arat, Murat Yosmaoğlu’na takılıyor: "Forti, Halil Hoca’dan bir şey öğrenmedin mi?" Yosmaoğlu, bacağındaki bir ağrıdan mustarip ve bu sabahki oyunundan memnun değil. Spor yazarı Ömer Araz da Arat’ın dilinden kurtulamıyor. "Ömer! Bir şut sok dişimi kıracağım valla!" Maçın sonlarına doğru Araz nihayet uzak bir şutu baskete çevirince de alkışlamayı ihmal etmiyor.* Tabii hepsi basketbol günlerinden sonra iş dünyasına atılmışlar. Basketbolun amatör ya da yarı profesyonel olduğu dönemde her sporcu geleceğini bir şekilde sağlama almanın yolunu bulmuş. Bugünün iki tekstilcisi İsak Cerit ile Hasan Arat sahadaki mücadeleden gözlerini ayrımadan iş dünyasındaki gelişmeleri değerlendiriyor. Bir buçuk saatin sonunda maçı bitiren basket geliyor. Tüm grup yorgun ama huzurlu bir şekilde soyunma odasının yolunu tutuyor.Kim onlar? Yönetim danışmanı Kemal Noyan, armatör Ömer Araz, tekstilci ve eski Beşiktaş Kulübü yöneticisi Hasan Arat, işadamı Murat Yosmaoğlu, Halil Dağlı, işadamı Demir Toppare, elmlakçı Ömer Noyan, işadamı Olgun Tanberk, işadamı Faruk Sait, Darüşşafaka Kulübü İkinci Başkanı işadamı Aytekin Yıldırıcı, işadamı Okhan Çayıroğlu, tekstilci İsak Cerit, işadamı İbrahim Koç, işadamı Faruk Perkin, emekli Ferhan BarasNe zamandır buluşuyorlar? Kemal Noyan ve Faruk Sait Robert Kolej günlerinden beri basketbol oynuyor. 25 yıl kadar önce bir basketbol grubu oluşturup her pazar oynamaya başladılar. Mekanlar değişti yeni katılımlar oldu ama pazar buluşmaları hálá sürüyorNe sıklıkta? Her pazar saat 9.00’da Nerede? Önce Robert Kolej salonundaydı, şimdi Maslak’taki Darüşşafaka Spor Kulübü’nün salonundaBuluşunca ne yapıyorlar? Çift pota maç yapıyorlarArka sıra soldan: Kemal Noyan, Ömer Araz, Hasan Arat, Murat Yosmaoğlu, Halil Dağlı, Demir Toppare. Orta sıra: Ömer Noyan, Olgun, Faruk Sait, Aytekin Yıldırıcı, Okhan Çayıroğlu. Ön sıra: Zekeriya Geceroğlu, Sadık Cerit, İsak Cerit.
Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!