Mahçupyan Bey mahcup oldu mu?

GÜNLERDEN beri bir tartışma sürüp gidiyor. Yılmaz Karakoyunlu'nun kitabından filme alınan Salkım Hanım'ın Taneleri! Bu konuda bugüne kadar kalem oynatmadım; çünkü ne kitabı okudum, ne de filmi izledim.

Ancak ortaya bazı ‘‘çirkin’’ gerçekler çıktı. Türkiye'de bazı konuların, bazı kimseler tarafından nasıl değiştirilmek istendiğini bir kez daha gördük.

Eserin temel konusu Varlık Vergisi. Önce bu konuda birkaç cümle yazmak gerekir. 1940 yılında İkinci Dünya Savaşı yaşanmakta, savaşa girmeyen Türkiye korkunç bir ekonomik sıkıntı yaşamaktadır. Devletin beş parası yoktur. Bu durumda, ekonomiyi elinde tutan kimselere özel bir vergi getirilir ve adına Varlık Vergisi denilir. O dönemde Türk ve Müslüman sermayesi hemen hiç olmadığından, ticaret dahil bütün sektörler azınlıkların elindedir. Onlara varlıkları üzerinden vergi konulur. Başta Musevi vatandaşlar, sonra da sırasıyla Rum, Ermeni ve Türkler.

Vergi, o günün koşullarında gereklidir. Ancak uygulamada hata ve haksızlıklar olur. Konulan vergiyi ödemeyenler Aşkale'ye gönderilip çalıştırılır. Ama burada zulüm, işkence vesaire yoktur. Bazı uyanıklar, mallarını ucuza satmak zorunda kalan kimselerden alım yapıp köşeyi döner. Bu da bir gerçektir ama savaş gerçeği.

* * *

Karakoyunlu'nun kitabını Etyen Mahçupyan isimli entel arkadaş almış ve bir film senaryosu üretmiş. Fethullah'ın gazetesinde köşe yazarlığı yapan bu şahıs, senaryoda bazı ‘‘önemsiz’’ değişiklikler yapmış.

Örneğin, eserde konu edilen Musevi asıllı Leon'u Ermeni Levon yapmakta sakınca görmemiş! Eh, bu kadar kusur kadı kızında bile olur!

Bunun nedeni olarak da ‘‘Filmi çekerken İstanbul'daki Musevi kuruluşları bize sinagogda çekim izni vermediler’’ diyor.

Varsayalım ki izin vermediler, yapılacak çekim stüdyo ortamında gerçekleşmez mi? İlle de gerçeklerde ‘‘tahrifat’’mı yapmak gerekir?

Yani Ermeni asıllı Etyen Mahçupyan, bir parça ‘‘Ermenicilik’’ yapmış ve eseri göz göre göre çarpıtmış. Bu gerçek ortaya çıkıyor.

Peki TRT'den sorumlu Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu ne yapmış? Eserinde yapılan bu ibret verici çarpıtmaya ya göz yummuş, ya da görmezden gelmiş. TRT ise bu tahrif edilmiş filmi yayınlamış.

* * *

Peki sonuç ne? Bütün dünyada ‘‘Ermeni tehciri-Ermeni soykırımı’’ iddiaları Türkiye aleyhine kullanılırken, kendi elimizle, daha doğrusu kraldan fazla kralcılık yapmaya kalkışan işgüzar Ermeni vatandaşımız Etyen Mahçupyan Beyefendi'nin eliyle, Türk ve Türkiye düşmanlarının eline yeni bir koz verilmiş oluyor.

Musevi Ermeni yapılıyor, ucuz bir yutturmaca piyasaya bu yöntemle sürülüyor.

Mahçupyan
gibi entel arkadaşlar sürekli olarak ‘‘fikir ve ifade özgürlüğü... Demokratikleşme... İnsan hakları’’ diye bağıran kesimdendir. Bu kavramlar, acaba şu yaptıkları mıdır? Bunlara kim nasıl güvenecek?

Kendisi ‘‘bilinçli’’ bir kimsedir ve bu çarpıtmayı da ‘‘bilinçli’’ yaptığına inanıyorum.

Hiç kuşkum yok, bu film yurtdışında gösterilirken Ermeni lobisine en büyük koz ve propaganda olanağı verilmiş olacak.

Türkiye'de hiç kimse, bu ülkenin onurlu ve eşit insanları olan Ermeni vatandaşlarımıza yan gözle bakmayı aklından geçirmez. Ama bir Ermeni ortaya çıkıp da bu tür oyunlara girişirse, toplumda en azından kendisine karşı haklı tepki oluşmasına neden olur.

Etyen Mahçupyan Beyefendi acaba mahcup oldu mu?

KÜRDİSTAN AÇIKLAMASI

Dünkü yazımın son bölümünde, TRT, Dışişleri, Kültür ve Ulaştırma bakanlıklarının katkısıyla düzenlenen Ankara Film Festivali'nin tanıtım broşüründen bir örnek vermiştim. Burada Güneydoğu için ‘‘Kürdistan’’ deniliyordu.

‘‘Demek ki, Türkiye'nin bir bölümünü artık Kürdistan olarak tanımlıyoruz. Oh oh, demokratikleşiyoruz, ne mutlu bize!’’ demiştim.

Festival Başkanı Çetin Öner dün bir açıklama gönderdi, size iletiyorum:

‘‘Broşür için yazdığınız yazı üzerine derhal harekete geçerek, öncelikle dağıtımını durdurduk. Uyarınıza teşekkür ederiz.

Ne var ki, amatör bir heyecan ve kısıtlı olanaklarda bir avuç gönüllü ile kotarmaya çalıştığımız festivalimizde, elde olmayan nedenlerle hata yapılabilmektedir.

Broşür ve kitapçıkların son anda yetiştirilmesi nedeniyle de, doğrusu özenle inceleme olanağımız olmamıştır. Ancak öncelikle Türkçe metinler okunabilmiş, İngilizce çevirileri sizin de uyarınızla yeniden incelendiğinde, yapılan çeviri hatası anlaşılmıştır.’’
Yazarın Tüm Yazıları