’Mahalle baskısı yok’ aymazlığı

ALMAN Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, önceki gün Başbakan Erdoğan’la görüşmek için AKP Genel Merkezi’ne geldiğinde sıkıntılıydı.

Üzerinde kolsuz bir elbise vardı.

Alman parlamenter tereddüt etti ve otomobilden inerken üzerine bir şal aldı.

Sonra yeterli olmayacağından endişe ettiği için şalı bıraktı ve hırka giydi.

Sonra AKP Genel Merkezi’ne girip Başbakan Erdoğan’la görüştü.

* * *

Başbakanlık koruma görevlileri binanın ana giriş kapısını başıboş bırakıp iftar yapmaya gidiyorlardı.

Onlar iftarlarını yapana kadar kapı sahipsiz kalıyordu.

Hürriyet muhabiri de 41 kare fotoğraf çekerek durumu saptadı.

Fotoğraf Hürriyet’te çıkınca beklendiği gibi Başbakanlık’tan fotoğraflı yalanlama geldi:

"Herhangi bir koruma zaafı yoktur."

Başbakanlık yoktur diyor ama arkadaşımızın çektiği ve kapının boş olduğunu gösteren kapı gibi tam 41 kare fotoğraf var.

* * *

Suriye’ye giden gazeteci arkadaşlarımız anlatıyor:

"Suriye’den Türkiye’ye geçiyoruz. Sınıra geldiğimizde kapıların kapalı olduğunu gördük. Pasaport ve gümrük işlemlerinin yapıldığı bürolar bomboştu.

Gaziantep-İstanbul uçağını kaçırmamak için çeşitli girişimler sonucu kapıyı açtırdık.

İftar yapan memurlardan biri, ’Siz Türkiye’de iftar vakti olduğunu bilmiyor musunuz? Neden bu saatte geliyorsunuz’ diye bizi azarladı."

Oysa gazeteci arkadaşlar, Türk sınırına gelmeden iki üç dakika önce Suriye sınırından geçmişlerdi ve orada iftar nedeniyle bir sorunla karşılaşmamışlardı.

Erzurum Yardım Sevenler Derneği, ramazan nedeniyle 500 yoksul aileye 10 kiloluk gıda paketleri dağıttı.

Yalnız başvuran yoksul ailelerin bu paketleri alabilmeleri için küçük bir sınavdan geçmeleri gerekiyordu.

Fatiha okuyabilenler sınavı geçmiş sayıldı ve paketlerini aldı.

Okuyamayanlar ise evlerine elleri boş döndü.

* * *

Bu olaylar Türkiye’de "Mahalle baskısı yok" diyenleri tekzip ediyor.

Mahalle baskısı, Claudia Roth’a hırka giydirecek boyutlarda.

Üstelik bu baskı mahalleyi de aşıp toplumsal baskıya dönüşmeye başladı.

Türkiye’de insanlar bundan tedirgin, Avrupalılar ise endişeli.

* * *

Daniel Cohn-Bendit, Avrupa Parlamentosu üyesi.

Türkiye’de beliren bu havadan duyduğu endişeyi şöyle açıklıyor:

"Üniversitelere türbanla girilmesi ya da Cumhurbaşkanı’nın eşinin türbanlı olması bizim açımızdan sorun değil.

Anayasa değişikliğinden sonra kadınlar üzerinde sosyal baskı olacak mı?

Türban takmama özgürlüğü olacak mı?

Avrupa bu baskıları kabul etmez. Türkiye böyle bir durumda Avrupa Birliği’ne üye olamaz.

Avrupa kamuoyunda
’Atatürk laiktir’ görüşü vardır."

Evet herkes şunu iyi bilsin ki Avrupa, Atatürk’ün laik Türkiye’sini istiyor.

AKP’nin Türkiye’sini değil.
Yazarın Tüm Yazıları