Haberciliğin orgeneralliği muhabirliktir

Güncelleme Tarihi:

Haberciliğin orgeneralliği muhabirliktir
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2008 09:15

Cüneyt Özdemir'in sunduğu "beşN birK", bu akşam 2000'inci bölümüyle ekrana gelecek.

Haberciliğin orgeneralliği muhabirliktir
Haberin Devamı

"beşN birK", 9'uncu yılına girdi. 2000’inci bölümü bu akşam yayınlanacak olan programdaki en büyük değişiklik, Cüneyt Özdemir’in artık yola Soner Yalçın’sız devam etmesi ve program adının “Cüneyt Özdemir’le beş N bir K” olması... Özdemir ile yeni dönem öncesi görüştük, televizyon klasiği haline gelen bu programın etkileyici macerasını konuştuk.

- Bugün programın 2000’inci bölümüyle ekranda olacaksınız. Nasıl geçti bunca yıl, bunca yayın?

Çok zevkli geçti. Birkaç savaşa, dünya kupasına, olimpiyatlara gittim. Hiç ummadığım insanlarla karşılaştım. Kimi zaman yaptığımız iş rutine girer gibi olsa da bundan kurtulmanın çaresi vardı: Sokağa çıkmak ve yine haberin içinde olmak... Biz bunu başardık ve 2000 bölüm geride kaldı.

- Motion camera tekniğini handycam’lerle birlikte haber programcılığına siz kattınız.

Çünkü teknolojiyi yakından takip ediyoruz. CNN Türk’ün kuruluş aşamasında, ben “Montajı muhabirler yapar” dediğimde birçok yönetici buna karşı çıkmıştı “Montajı muhabir yapamaz, montajcı var, kameraman var” demişlerdi. Sonra teknoloji öyle gelişti ki her şey tek elde birleşmek zorunda kaldı. Bir yandan maliyetleri düşürmek için, bir yandan işin kolayı bu olduğu için... Artık telefon teknolojisindeyiz. Mesela arkadaşlarım haftaya teknoloji fuarını çekmek için Hollanda’ya gidiyorlar. Muhabirler için çıkarılan ve henüz burada bulunmayan telefondan sipariş ettim. Kendisini güneş enerjisiyle şarj ediyor görüntü kalitesi çok güzel, klavyesiyle haberi istediğin yerden istediğin ortama geçebiliyorsun. Dünya böyle bir yere giderken hâlâ eski fikirlerde ısrar etmek pek doğru değil diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

- Sanırım haber sizin için biraz da obsesyon haline gelmiş...

Yok o kadar değil, dengelemeye çalışıyorum. Hatta yıllar ilerledikçe haberi hayatımda daha çok iş çizgisinde tutmaya bile başladım. Yani haberle yatıp haberle kalkmıyorum. Sonuçta haber hayatımın sadece bir parçası. Hayat diye bir şey de var ve bu hayat haberle geçmez. “Ben gazeteci doğdum, gazeteci öleceğim” gibi bir hayat felsefem yok. Tam tersi bazen böyle insanlara da kızıyorum. Tatile gidiyorsunuz, bir gazeteciyle karşılaşıyorsunuz mesela... Sonra bir bakıyorsunuz haber olarak gazetedesiniz. İnsan üzülüyor, “Biraz tatil yap kardeşim” diyorsunuz. Benim telefonum, habere giden arkadaşlarımızın bana ulaşabilmesi için 24 saat açıktır, ama her an birisi bana şunu bildirsin gibi bir düşüncem yok. Anadolu Ajansı gibi görmüyorum kendimi, daha çok haber programcısı olarak görüyorum. Yanlış anlaşılmasın, önemsemiyorum demiyorum ama bir şeye hak ettiği kadar önem vermek gerek.

- Takıntılı olduğun zaman belki daha iyi işler çıkartılabilir ama...

Kaç yaşındasınız?

Haberin Devamı

- 23.

Ben de o zaman böyle düşünüyordum. Bu yaşlarda öyle olmalı zaten, sen şimdi benim gibi düşünürsen asıl o yanlıştır. Yalnızca gelecek değişmiyor, geçmiş de değişiyor. 23 yaşındaki bana şimdi baktığımda çok farklı birini görüyorum. O yıllarda epey bir şey yapmışım, eğer onları yapmasaymışım bugüne gelemezmişim. Ama bazen de insanlar bunun uğruna kırmışım, şimdi “Keşke kırmasaymışım” diyorum...

- Tecrübe tabii...

Yaşanmışlık mı diyelim, tecrübe mi diyelim? O kadar da yaşlanmadım.

- Peki 2000 programın içinde hiç unutamadıklarınız hangileri desem?

/_np/8408/6418408.jpgırak Savaşı’nda, Kuveyt’ten bağdat’a bir askeri konvoyun içinde gitmek benim için çok önemli bir hayat tecrübesiydi. Nobel ödülünde çok duygulandım, Nobel yemeği hayatımda gördüğüm en ilginç yemeklerden biriydi. Başkanbakan’la 24 saat geçirmek de unutulmazdı.

- Tek ukdeniz Genelkurmay Başkanı ile bir gün geçirememekmiş diye duydum...

Evet, ama Genelkurmay ne kadar açık olursa olsun yine de kapalı bir kutu. Ben açıkçası büyük isimlerden çok da etkilenmiyorum. Madonna ile görüşmem şart değil yani. Onun yerine kendi hayatındaki kahramanlarla görüşmen daha etkileyici geliyor. Ben biraz daha hayatın içindeyim, hayatın yarattığı kahramanların peşindeyim.

Haberin Devamı
- Ekibinizde çok ayrılık yaşandı. Son olarak Soner Yalçın gitti. Bu sizin için kayıp mı?

Bence buna kayıp demek çok da doğru değil. Hem benim için hem de Soner (Yalçın) için kayıp değil. Bu tür uzun soluklu haber programlarında, genç ekip zamanla gelişip olgunlaşıyor ve farklı alanlara geçmeyi daha uygun görüyor. Mesela biz de bunu “32. Gün”de yaşadık. Can Dündar, Mithat Bereket, Deniz Arman ve ben hep beraberdik. Ama sonra herkes kendi yoluna gitmeyi tercih etti. Biz Soner ile senelerce yoldaşlık yaptık, çok da güzel zamanlar geçirdik. Ama geldiğimiz noktada gördük ki bizim ideallerimiz ve hayata bakışımız değişmeye başlamış. Farklı yollardan gidersek daha mutlu olacağımızı düşündük. Soner şu an dünyanın en iyi bestseller yazarı. Programlar yapıyor, diziler çekiyor. O farklı bir yöne gitmek istedi, ben ise daha çok haberciliğin üzerine gitmek istiyorum, artık dizi yapımcılığı yapmak istemiyorum. Bu tür görüş ayrılıklarından dolayı yollarımızı ayırdık. Bunu kazanç ya da kayıp olarak görmemek lazım. Bu daha çok seçimle alakalı bir şey.- Bu programı daha çok izlenen ulusal bir kanalda yapsaydınız ne olurdu?

Haberin Devamı

Ben açıkçası böyle bir şey istemiyorum. Bazı kanallardan ana haber bültenlerini sunmam için teklifler geliyor. Ama kabul etmiyorum. Biz reytinglerde az gözüküyor olabiliriz, ama CNN Türk’ün en çok izlenen programlarından biriyiz. Bu yarışın dışında değilim. Bu heyecanı ve hırsı içimde hissediyorum. Ama anchorman’lik ya da bir haber merkezinin başına gelmek gibi bir şey düşünmüyorum.

- Belki 45 yaşından sonra...

Belki, olabilir. Biz çok genç bir toplumuz, ama aynı zamanda gençlere değer vermeyen, saygı duymayan bir toplumuz. Şu an iyiyim, haber içinde koşturmak hoşuma gidiyor. Mesela bir savaş varsa, oraya gideyim...

- Daha çok aktif muhabirlikten bahsediyorsunuz...Bu mesleğin orgeneralliği anchorman’lik değil muhabirlik bence. Muhabirlikten başlıyorsunuz ve iyi bir muhabir olarak emekli oluyorsunuz. Bugün anchorman’lerin başarıları da hâlâ o muhabir ruhunu içlerinde taşımalarından kaynaklanıyor. Bunu masa başından yansıtıyorlar, ama ben onların gözünde o ışığı görüyorum.

Haberin Devamı
- Yeni sezonda ilk haber dosyanız ne olacak?

ergenekon iddianamesiyle ilgili ortaya çıkan birkaç detay var, şu an Türk medyasında çok fazla yer almayan konular... İkincisi, Kuran kurslarıyla ilgili bir haber yaptık. Görmeyenler ve sağırlar buralarda nasıl eğitim alıyorlar diye bir araştırma. ankara’dan Hürriyet muhabiri Metehan Demir bize destek olacak. Perşembe günleri postmodernistleri yapacağız. Cuma günü Dali sergisini herkesten önce gezeceğiz. “beşN birK”nın, haftaya siyaset ağırlıklı başlayıp daha sonra kültür-sanat tarzına dönen bir yapısı var. - “beşN birK bir iletişim terimiyken, bir anda ekranda marka haline geldi...

Bu bir CNN Türk markasıdır. CNN TÜRK’ün yönetici kadrosu çok destek verdi. İki-üç yıl boyunca beni yolda çevirip “Neydi senin program, n’li k’lı bir şeydi?” diyenler oldu. Ama son iki yıldır artık oturdu. Bu dönem programın adı “Cüneyt Özdemir’le beşN birK” oldu. Ben bütün işlerimi bir kenara bıraktım ve işin içine tekrar ilk günkü heyecanla giriyorum.

 

Amatör denizcilik ehliyeti alacağım

- Yazın dalış yapıyormuşsunuz...Evet dalıyorum, sörf yapıyorum. Bu yıl inşallah amatör denizcilik ehliyeti alacağım. Üç tarafımız denizler çevrili, biz neden denizci değiliz anlamıyorum. Herkes sahile iner, iki kulaç atar, sonra ellerinde içkilerle oturur. Neden kimse sörf öğreneyim demez mesela. Biz Akdeniz ülkesiyiz ama Akdeniz ruhu yok bizde maalesef.

/_np/8413/6418413.jpg

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!