Saat 00.30’da Beşiktaş iskelesinde mini eteğiyle kitap okuyan kadın

Güncelleme Tarihi:

Saat 00.30’da Beşiktaş iskelesinde mini eteğiyle kitap okuyan kadın
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 09, 2008 00:00

Pelin Batu, ilişkisi hakkında ilk kez konuştu. "İçim kıpır kıpır, güzel bir aşk yaşıyorum."

Haberin Devamı

Pelin Batu, ilişkisi hakkında ilk kez konuştu. "Kıskançlıktan nefret ederim ama şu anki ilişkimde böyle bir sorun yaşamıyorum. İçim kıpır kıpır, güzel bir aşk yaşıyorum."

Pelin Batu’ya dair çok şey söylemek mümkün. Ünlü bürokrat İnal Batu’nun kızı... Sıkıcı tartışma programlarını güzelliğiyle renklendiren entelektüel... Şair, ressam, oyuncu ve akademisyen... Ancak onu farklı kılan galiba gecenin 00.30’unda Beşiktaş iskelesinin önünde mini eteğiyle sanki bir öğleden sonra Yıldız Parkı’ndaymışçasına kitabını okuyan kadın olması. Batu’nun farklı bir ünlü profili çizdiği bir gerçek.

n Karakalem dergisine küvette verdiğin pozlar çok konuşuldu. Dergide tarihin ilk seri katili Elizabeth Bathory hakkında tez verdiğin de yazıldı. Doğru mu?

- Bu konuda tez yazmadım. Üniversitenin son senesinde seri katillerle ilgili çok kitap okumuştum. İster istemez Elizabeth Bathory de ilgi alanıma girmişti. Karakalem dergisini yapan arkadaşlardan biriyle tesadüfen bir kitapçıda karşılaşmıştım. Muhabbet Bathory’den açılınca bana dergi kapağı teklifinde bulundular. Bu tür ilginçlikleri sevdiğim için o pozu vermeyi kabul ettim.

Haberin Devamı

n Böyle erotik pozlar vermeyi seviyor musun?

- Erotik olduğunu gerçekten düşünmedim. O projede kendimi tamamen konu mankeni olarak gördüm. Çünkü tarihi bir kişiliğin mizansenini yapıyorduk. Ayrıca Karakalem bir edebiyat dergisi.  Kelebek’in bu fotoğrafı manşet yapacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.

n Güzel bir pozdu ama...

- Güzeldi de küvetin içindeki vişne suyu günlerce üzerimden çıkmadı. İşin kötü tarafı o çekimden tam bir saat sonra "Barut" filminin setine gitmem gerekiyordu. Küvetin içinden çıktığımda pancar gibiydim. Yıkandım, resmen keseledim kendimi ama nasıl bir vişne suyu döktülerse uzun süre üzerimden çıkmadı.

n Madem seri katillere bu kadar ilgi duyuyorsun, bir seri katil olsaydın kimi öldürürdün?

- Herhalde bu soruya birçokları "ABD Başkanı Bush" derdi... Ancak çağımızda öldüren, öldürülen kadar ünlü olmaya başladı. Biliyorsunuz Ted Bundy adında bir seri katil, otostop çeken kadınlara tecavüz edip, daha sonra kafalarını keserdi. Bu adam böyle 40-50 vahşi cinayete imza atmıştı.

n Ve ünlü oldu...

- Ünlü olmanın dışında hapishaneye günde 50-60 aşk mektubu geliyormuş. Hatta Bundy hapishanede mektuplaştığı bir kadınla evlendi, ondan bir de çocuğu oldu. Düşünebiliyor musunuz, nasıl manyakça bir durum! Bence ne olursa olsun, ünlü olan bir kişiye tapınma durumu var. O yüzden ne seri katil olurdum ne de birini öldürürdüm.

Haberin Devamı

n Hayatındaki en büyük pişmanlığın?

- Paris’te Sorbonne’a yazılmıştım. Resim bölümünde okuyacaktım ama sonra vazgeçtim. Şimdilerde keşke devam etseydim diyorum.

n En büyük pişmanlığın bu mu?

- O içimde kalan bir özlemdi... Pişmanlık olarak belki rol aldığım bazı film ve dizileri söyleyebilirim. Senaryoda okuduğunuzla perdeye yansıyanlar arasında dağlar kadar fark var. Yönetmen kazalarına uğradım. Tabii reddettiğim projelerde de pişmanlık duydum. İsim vermeyeceğim ama gişede büyük iş yapan bir filmi ve uzun süre reytinglerde bir numarada kalan bir dizideki başrolü reddetmiştim.

n Senin için "En sıkıcı tartışma programını bile izlenir kılıyor" diyorlar...

- Pek haberdar değilim. İnterneti bayağı ilkel bir şekilde kullanıyorum. Kendimle ilgili yazılanları başkalarından öğreniyorum.

ŞU ANKİ İLİŞKİMDEN

GAYET MEMNUNUM

Haberin Devamı

n Erkeklere dair sevmediğin bir özellik?

- Kıskançlık... Böyle bir sorun yaşamıyorum ama olsaydı çok rahatsız olurdum.

n Yani kıskançlığa dair bir sorun yaşamadın hiç aşklarında...

- Şu anda hiç öyle bir şey yaşamıyorum ama yaşasaydım rahatsız olurdum. Kimsenin kimseyi denetlemeye hakkı yok.

n Peki şu anki ilişkin nasıl gidiyor?

- Gayet memnunum hayatımdan.

n Artık biliniyor bu ilişki değil mi?

- Sen de tabii ki yazılanları okudun. Şu var; ben hayatımın pembe roman gibi yazılıp çizilmesini istemiyorum. Çünkü benim özelim bu ve herkesin bir özeli var. Şununla birlikte, şununla şunu yaşıyor deniyor. Benim birlikteliğimin kimseyi ilgilendirmediğini düşünüyorum.

Haberin Devamı

n Mansur Forutan’ın yazısıyla öğrendik her şeyi. Bir köşe yazarı da yeri gelince en kral paparazzi olabiliyor...

- Öyle de oluyormuş demek ki...

n Mansur Forutan’ı tanıyor musun?

- Hayır, tanımıyorum. Bu, geçen sene olan bir olaydı. Beni çok rahatsız etmişti. Hatta dava açmayı da düşündüm ama avukatıma danışınca bu davanın uzamasının benim aleyhime olacağını öğrendim ve vazgeçtim.

n Ünlü olmanın cilvesi diyelim...

- Bir sürü ünlü var, onlarla uğraşsınlar. 10 senedir buradayım, benim çizgimi biliyorsunuz. Gerçekten bu tür magazinsel hayatlardan uzak kalmaya çalışıyorum. Bu kadar uzak kalmaya çalışmama rağmen bunlar olunca üzülüyorum haliyle.

n Ekşi Sözlük’te birisi şu yorumu yapmış sizin için: Beşiktaş iskelesinde gecenin 00:30’unda, şıkır şıkır giyinmiş, sanki bir öğleden sonra Yıldız Parkı’ndaymışçasına, elindeki kitabını sakin sakin okuduğunu gördüğüm güzel yüzlü oyuncu kişi...

- Doğrudur, çünkü evim Üsküdar’da. Üsküdar’a gitmenin en kolay ve keyifli yolu da Beşiktaş’tan motora binmek. Büyük ihtimalle birisinin beni almasını bekliyordum, orada dikilmektense bir şeyler okuyayım demişimdir.

Haberin Devamı

Seks aşkla bir arada olunca anlamlı

n Klişe olacak ama aşk senin için ne ifade ediyor?

- İnsanın içini kıpır kıpır ettiren, yaşamaktan tat aldıran bir şey. Çünkü hayat paylaşılarak güzel. Evet, farkındayım bu da klişe bir söz ama aklıma başka bir şey gelmiyor. Birlikte bir şeyi keşfetmenin hazzı, birlikte bir şeyler yapmak... Bunlar çok güzel.

n Kolay aşık olur musun?

- Çok zor aşık olurum.

n Peki, şu anda öyle kıpır kıpır hissediyor musun kendini?

- Evet...

n Peki ya seks?

- (Gülüyor)

n Kelime anlamı olarak sormuştum.

- İyi o zaman... Seks benim için tutku demek.

n Bir de aşk olmadan seks yok diyenler var...

- Böyle bir genelleme yapmak saçma olur. Tabii ki, aşk olmadan seks var. Ya şimdi gazeteyi elime aldığım anda "Ben bunu mu demiştim" olacağım yine. Biliyorum, sonuçta senin işin bu. Soracaksın bunları...

n Öyle çok hevesli değilim aslında bunları sormaya. Biliyorsun ilişkiler, seks ve aşk günümüzün trend konuları. Belki ilginç bir şeyler söylersin diye soruyorum.

- Aşk olsun, seks olsun... Bu tür konularda Güzin Abla tadında konuşmak bana saçma geliyor. Şimdi aşk şudur, seks budur diyorsunuz ama sonra öyle biri çıkıyor ki karşınıza, her şey değişiyor. Aşk ve seksle ilgili hiç kimsenin bir şey bildiğini düşünmüyorum. Ancak şunu söyleyebilirim; insan aşık olduğu insanla birlikte olunca her şey çok daha farklı oluyor. Dolayısıyla aşk olmadan seks olur mu? Tabii ki olur, ama ben böyle bir şey yaşamadım. Bence aşk ve seks bir arada olursa anlamlı olur, daha insanca olur.

BBC’de haber izlerken ağlamıyorum

n En son ne zaman ağladın?

- Geçen hafta orman yangılarını ekrandan izlerken.

n Her şeye çok fazla kafayı takan birisin galiba. Gerçekten hayatı bu kadar ciddiye alıyor musun?

- Sevdiğim arkadaşlarım da bunu söylüyor. Evet, çok şeyi kafama takıyorum, kendimi kontrol edemiyorum bazen. Biliyorum ki, benim orada ormanlar için ağlamam pek bir şey değiştirmeyecek. Ama mesela hayvanları yanmış bir köylü kadını izleyince kendimi tutamıyorum. Bir de şu var; bizim medyamız sağ olsun, fondan öyle müzikler veriyor ki, sanki bir Shakespeare tragedyası sahneleniyor gibi oluyor. Mesela Antalya yangınıyla ilgili BBC’de haber izlerken ağlamadım.

n Peki, 10 yıl sonra Pelin Batu nerede ve nasıl olacak? Evlenmeyi düşünüyor musun?

- Hayır, düşünmüyorum.

n Evet, düşünmüyorsun. Hatta "Bu acımasız dünyaya çocuk yapmak saçma" demişsin. Kusura bakma ama bu da çok klişe olmuş...

- Ben çocuk istemiyorum. Öyle bir güdüm yok. Öyle bir hormonal bir patlama yaşamıyorum.

n Yani "Anaç kadın değilim" diyorsun.

- Değilim.

n En makbulü de hem seksi hem de anaç olan kadınmış, değil mi? Okan Bayülgen söylemişti bunu...

- Bu Cosmopolitan ağzı gibi değil mi? Kadın ve erkek modelleri. Aslında büyük konuşmanın da ne kadar saçma olduğunu biliyorum. Sadece şu anda böyle bir isteğim yok.

n Yaş kaçtı bu arada?

- 30...

n Annen, baban torun istemeye başlamıştır...

- Yavaş yavaş konuşmaya başladılar. Aslında hiç konuşmazlardı ama son bir-iki senedir torun istemeye başladılar. Onlarda bir tuhaflık var galiba. Çünkü eskiden "Çocuğa hiç gerek yok" gibi bir düşünceleri vardı, şimdi değiştiler.

Çok fazla kazanmıyorum

n Yaptığın işten para kazanıyor musun?

- Çok fazla kazanmıyorum. Ailemin bana bıraktığı evde yaşıyorum. Dolayısıyla kira derdim yok ama kendi kazandığım parayla hayatımı sürdürüyorum. Benim stratejim senede bir tane popüler projede yer alıp oradan para kazanmak ve oyuncu olarak beni tatmin edecek projelerde yer almak.

n Aslında senin çok iyi giden bir de akademik kariyerin var. Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyorsun değil mi?

- Teşekkür ederim...  Şimdi de tezimi verdikten sonra okulda kalacağım. Akademisyen olarak da kalmayı çok istiyorum. Okulda kalmak bana heyecan veriyor. Etrafında bir şeyleri düşünen, dert eden insanlar oluyor.

n Sanki katıldığın programlarda kendini ifade etme ve sözleri uzatma gibi bir sorunun var.

- Evet, bir sürü değişik konuyu birbirine bağlama gibi bir hastalığım var.

n Ben de tam ona gelecektim... Bir röportajında "Edebiyatta kendinizle özdeşleştirdiğiniz biri var mı?" sorusuna "19. yüzyıl aydınlanma dönemi kafa yapısı bana huzur veriyor diyebilirim" gibi gayet absürd bir yanıt vermişsin.

- Siz daha iyi bilirsiniz. Söyledikleriniz sayfaya yansıdığında  abuk sabuk şeyler çıkabiliyor. Bu arada aydınlanma dönemi de 19. yüzyıl değil, 17. yüzyıldı...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!