Bu ikili çok gülderecek

STAR TV'de bu akşam başlayacak bir diğer yeni yapım ise Hande Ataizi ve Şafak Sezer'in birlikte sunacakları "Eşimle Başım Dertte" adlı yarışma. Kadın ve erkeğin farklılıkları üzerine kurulu olan yarışmaya her hafta üç ünlü çift konuk olacak. Tatlı rekabet içinde eşleriyle yarışacak ünlü çiftler, aile hayatlarını seyircilerle paylaşacak.
Uzun bir aradan sonra ekranlara dönen Hande Ataizi, "Kadınla, erkeğe ait her şeyi bu programda konuşacağız. Bir talk-show ama içinde minik yarışmaların olduğu bir talk-show olacak" diyor. Sezer ise partnerinden çok memnun: "Hande'yle bu işi kolay yapacağıma inanıyorum. Hande akıllı bir hanımefendi... Ya angutla çalışsaydım ne olacaktı?"

Star TV’nin yeni yarışma programı "Eşimle Başım Dertte"nin sunuculuğunu üstlendiniz. Nasıl bir program bu, biraz anlatır mısınız?       - Hande Ataizi: Kadınlar ve erkeklerin farklı olduğunu gösteren, çok eğlenceli, içinde yarışmaların, testlerin olacağı keyifli bir yarışma. Üç tane evli ya da sevgili ünlü çiftimiz konuk olacak ve yarışacaklar. Çekimlerde çok eğleniyoruz. İnşallah ekran başındaki izleyiciler de çok eğlenecek. Hayırlısı olsun.

Peki bu ünlü çiftler ne yapacak, nasıl yarışacaklar?

- H.A: Birtakım sorular soracağız, eşler bu sorulara doğru cevap vermek zorundalar. Bir de minik yarışmalar olacak. Mesela erkekler elektronik işlerinde iyi oldukları için onları bu alanda yarıştıracağız... Ya da partneriyle ilgili sorular soracağız. Burada el becerisi ve eşlerin birbirini tanıması çok önemli. Aldatma konusuna, bağlılığa, sorumluluğa da değineceğiz. Kadınla erkeğe ait her şeyi bu programda konuşacağız. Bir talk-show ama içinde minik yarışmaların olduğu bir talk-show olacak.

Peki... Bir araya geliş hikáyenizi dinleyelim o zaman...

- Şafak Sezer: Teklif ilk önce Hande Ataizi’ne gitti. Yani önce onu seçmişler. Sonra benim adım gündeme gelmiş. Hande beğenince de beni işe aldılar. (Gülüşmeler)

- H.A: Olay şöyle gelişti; Star TV yönetimi Şafak’ın olmasında hemfikirdi. Herkes onu istedi. Programın konsepti de Şafak’ın ekran yüzüyle çok örtüşüyor. Şafak’ın o sıcaklığı herkese geçiyor. O yüzden bu program için çok doğru bir seçimdir Şafak.

- Ş.S: İkimizin de sunuculukta öyle çok gözü yok. İşin eğlenceli olduğunu düşünüyoruz. Rahat olursak, çok keyifli bir ikili olacağımıza inanıyorum.

Sizin açınızdan rahatsız edici bir durum var mı peki? Yani "Hande Ataizi’yle yarışma programı sunar mısın?" denildiğinde ilk ne geçti aklınızdan?

- Ş.S: Çok hoşuma gitti. Müthiş rahat hissettim kendimi. Çünkü Hande’nin böyle bir deneyimi var. Cem Davran’la uzun süre ikili olarak ekranda yer aldı. Tecrübesi çok fazla. Benimse böyle bir tecrübem yok. Ben hep oyunculuk yaptım, hiç sunuculukla uğraşmadım. Dolasıyla insan ister istemez biraz korkuyor.

Bakalım halk sizi sevecek mi?

- H.A: Ben seveceklerini düşünüyorum. Her şeyden önce programda ben kadınları temsil ediyorum, Şafak da erkekleri.

- Ş.S: Nereden biliyorsun?  (Gülüşmeler)

- H.A: Hay Allah’ım ya!  (Gülüşmeler) Aslında biz oymakbaşı şeklindeyiz. Yani iki farklı takımın başındayız. Bu ikilinin içinde bir tezatlık var. Bu da seyirciye hoş gelecektir. Çünkü akış içerisinde biz zaman zaman atışacağız, iddialaşacağız... Bunu normal hayatlarımızda da yapıyoruz. Bu enerji ve samimiyet seyirciye de geçecektir. Biz Cem

Davran’la da bunu yakalamıştık.

- Ş.S: Ama Cem’e inme inmiş... (Gülüşmeler)

- H.A: Program öncesi iyi moral oldu diyorsun... (Gülüşmeler)

- Ş.S: Hande anlattı da çok güldüm... Ama bana inme inmedi yani.

Nedir bu inme mevzusu?

- H.A: Cem’le ilk partner olduğumuz yıllarda iki dizide birden çalışıyordum. Perişandım tabii. Bir gün Cem’le olan program çekimine biraz geç kaldım. O da sinirlendi... Bana söylenmeye başlayınca da adam öylece kalakaldı!

- Ş.S: Allah’tan canlı yayınmış... Bant olsa bittik yani. Şu an bant çekiyoruz ama ikinci bölüm canlı olacak. O zaman geç kalma durumları olmaz. Zaten benim adım çıkmış. Ben mimliyimdir bu anlamda...

- H.A: Ne gibi?

- Ş.S: Sete gelmemek gibi... "Ya gelmezse sete" gibi panik yaşatıyorum ben insanlara. (Gülüşmeler)

- H.A: Ay çok iyi ya!.. Vallahi iyi anlaşacağız Şafak’cığım. (Gülüşmeler)

- Ş.S: İki tane mimli var bu programda.

- H.A: Biz gelmezsek canlı yanına reklamı koyuverirler... (Gülüşmeler)

- Ş.S: O yüzden Star TV’nin genel yayın yönetmeni Melis Civelek bize sürekli, "Size çok güveniyoruz" diyor. Bir yanlış olmasın diye...

- H.A: Şafak canlı yayına geç gelsene, lütfen... Benim itibarım yükselsin. (Gülüşmeler) Üç hafta sonra da ben geç geleyim mesela...

- Ş.S: Çok güzel bir açmaz verdi Hande. Şimdi ilk hatayı kim yaparsa, psikopat o olacak. İkimiz de hata yapmamak için birbirimizi kollayacağız. Şaka bir yana, uyum içerisinde bir iş çıkaracağımıza inanıyorum. Kimse endişelenmesin. Süper bir program hazırlayacağız Hande’yle...

- H.A: Kesinlikle! Espri bir yana, Şafak’la enerjimiz, uyumumuz tamamdır. İkimiz de pratiğiz, ikimiz de tez canlıyız. İşimize saygılıyız. Ben problem olmayacağına inanıyorum...

Şafak Bey, peki sizin eşinizle başınız dertte mi?

- Ş.S: Şimdi bu yarışmada ne varsa, bizim hayatımızda da yaşanıyor. Benim eşim de beni 30 dakika bekletir, zamanında hazır olmaz, tam kapıdan çıkarken aklına bir şey gelir geri döner, ya da bir şey unutur. Süslenir, saatlerce bekletir. Bunları ben de yaşıyorum. Ama ben bir tane deodoran süreyim hemen, "Ne oluyoruz?" diye sorar. Ne, ne oluyoruz? Ben hiç sen yaptığında "Ne oluyoruz?" diye soruyor muyum? Koskoca masanın üzerinde binlerce parfüm, makyaj malzemesi vardır, orada bir tane gariban erkek deodoranı durur. Onu arada bir sürersin, olay olur. Aynı şeyleri ben de yaşıyorum.

Eşinizin nelerden hoşlandığını ya da hoşlanmadığını bilir misiniz?

- Ş.S: Bilirim tabii ki... Ne yapacağını, neyi sevmediğini bilirim.

- H.A: Ben de bilirim... Biz kadınlar bilirsiniz daha detaycıyızdır. Mesela ilk görüşmemizde erkek arkadaşımın üzerinde ne vardı, nasıl bir ayakkabı giymişti bilirim. Biz detaylara bakarız. Erkek ise büyük resme bakar. Bir gün erkek arkadaşıma, "İlk buluştuğumuzda üzerimde ne renk kıyafet vardı?" diye sordum, "Kırmızı" dedi. Oysa kırmızı ruj sürmüş, siyah giyinmiştim. O rengin ona verdiği efekt onun büyük resmi oluyor. Halbuki biz, "Beyaz gömlek giymiştin, altına şunu giymiştin, şöyle ayakkabın, çorabın vardı" diye sayarız. Bu kadar detaycıdır kadın. Duygu deşmelerinde de öyleyizdir. O yüzden anlaşamıyoruz zaten erkeklerle.

Şafak Bey, ilk görüşmenizde eşinizin üzerinde ne olduğunu hatırlıyor musunuz?

- Ş.S: 10 yıl oldu ama yine de hatırlıyorum. Üzerinde siyah bir kıyafet verdı ve Amerika’dan aldığı topuklu bir ayakkabı giymişti. İkinci gün o topuklu ayakkabıyı çıkarttırmıştım. Çok yüksekti çünkü...

İş görüşmesi için ilk bir araya geldiğinizde Hande Hanım’ın üzerinde ne vardı peki, onu hatırlıyor musunuz?

- Ş.S: Tabii... Kahverengi bir elbise vardı...

- H.A: Vallahi doğru! Sen eşinin üzerinde nasıl bir şey var bilme, benimkini bil, eyvah! Bak o evde olay çıkmazsa, bana da Hande demesinler.

- Ş.S: Ama benim gözüm dışarıda. (Gülüşmeler) Eşim de öyle diyor zaten... Şimdi bunu okuyunca, "Hah, ben biliyordum" diyecek. Ama ben karımın ne giydiğini biliyorum, söyledim de. Hatta kız kardeşinin kıvırcık, Bob Marley tarzı saçları da vardı. Ben de onlara garip garip bakmıştım. Hatırlamaz mıyım? Korkudan hatırladım vallahi! Bir anda olabilecekler gözümün önünden geçti çünkü. Nasıl hatırlamam... (Gülüşmeler)

İkimizin de kompleksi yok

Şafak Bey, bu program  ilk sunuculuk deneyiminiz. Üstesinden geleceğinize inanıyor musunuz?

- Ş.S: Dediğim gibi Hande’yle bu işi kolay yapacağıma inanıyorum. Çok prova yaptık. Şimdi o kadar gergin

değilim. İlk kez böyle bir program sunacağım için heyecanlıyım, o kadar. Bu da doğal... Bir şey daha söylemek istiyorum, Hande Ataizi ile ilgili olarak herkes "Çok delikanlı bir kadın" dedi. Ortak arkadaşlarımız var, onlar da "Harbi kadındır, kafası çalışır" diye konuştu. Yani akıllı bir hanımefendi. Ya bir angutla çalışsaydım ne olacaktı? Fena... Ama Hande Hanım’la şahane olacak bu iş. Tamamdır yani...

- H.A: Sonuçta ikimiz de oyuncuyuz, pratik zekaya sahibiz. Her şart altında durumu kotarırız. İkimiz de kendimizle dalga geçebilen insanlar olduğumuz için, kompleksimiz yok. Dolayısıyla aramızda "Sen niye bana bunu dedin" gibi bir şey geçmez. Eğlenmek için buradayız ve program boyunca da eğleneceğiz.