Hakan benim aynadaki yüzüm oldu

Güncelleme Tarihi:

Hakan benim aynadaki yüzüm oldu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2008 00:00

Son üç yıldır kendini tanıyamadığını, ekrandaki haline her baktığında "bu kadın delirmiş" diye düşündüğünü itiraf eden Yeşim Salkım, hayatında yeni bir sayfa açtı.

Haberin Devamı

YEŞİM SALKIM FOTOĞRAFLARI

Artık eskisi gibi agresif olmadığını, kimse hakkında tek kelime konuşmadığını belirten Salkım, Hakan Eratik’ten ayrıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını da sözlerine ekledi.

Albüm fotoğraflarınızda çok duru, mutlu bir yüz var. Neler oluyor hayatınızda?

- Her şeyin aslına döneceğini hepimiz biliyoruz. Ben de 35 yaşından sonra aslıma döneceğimi biliyordum ve döndüm. Artık her anlamda kendim oldum. 18-19 yaşındaki Yeşim Salkım’ım şu an. Kızını dünyaya getirmiş, endişeleri, korkuları olan ama hayatı, bir o kadar da insanları seven Yeşim gibiyim. Hayatımdaki her şey ölçülü. Hırsım, azmim, çalışma yoğunluğum, hepsi dengeli... Kendimdeki birçok şeyi törpüledim. Hiçbir zaman çok hırslı bir kadın olmadım ama şimdi alkışlamayı, takdir etmeyi öğrendim. Ne kadar çok alkışlar, takdir edersen, o kadar çok alkışlanıp takdir görüyorsun. İşte bunun farkına vardım.

n Kendinizle, çevrenizle, hayatla barıştınız yani...

- Evet... Kavga etmek yerine konuşmayı, eleştirmek yerine nasihat etmeyi öğrendim.

n O halde kavga ettiklerinize de zeytin dalı uzatacaksınız.

- Kavga ettiğim ya da kırgın olduğum insanlara dönüp "Ben sizden özür dilerim" demeyeceğim, ama kendi içimde herkesle barıştım. Herkesin de benimle kendi içinde barışmasını diliyorum. Ben geçmişi hiç yaşamamış gibi, geleceği ise hesaplamadan yaşıyorum. Benim için sadece "şu an" var artık...

n Oysa siz hep hesaplı, kitaplı yaşardınız, öyle değil mi?

- Herkes gibi! "Yarın ne olacak, şunu nasıl ayarlasam, nasıl organize etsem" der dururdum. Şimdi böyle yapmıyorum. "Bakalım ne olacak?" diyorum. Bir şey olduğu zaman içimden 10’a kadar sayıp, "Sakin ol Yeşim, senin başına bu geldi, ama dünya üzerindeki 6.5 milyar insanın başına neler neler geliyor. Sakin ol! Sevdiklerinden ve işinden sorumlusun. Bunların dışındaki hiçbir şeyden sorumlu değilsin" diyorum. Sonuçta ben ne eğitmenim, ne psikoloğum... Oturup insanları düzeltmek yerine onları olduğu gibi kabul etmek gerektiğini öğrendim. Kendimi böyle telkin ediyorum.

n Sevgiliniz Hakan Eratik’in fikriyle Balkan türkülerinden oluşan bir albüm hazırladınız. En çok hangi şarkıyı seviyorsunuz?

- Bozcaada’da "Sessiz Gemiler" dizisini çekerken Hakan ile arkadaşlığımız başladı. Albümden, şarkılardan konuşurken bana laptop’unu açıp, sevdiği şarkıları dinletti. Bu şarkılardan biri de Neşet Ertaş’ın "Yalan Dünya" türküsüydü. Ve bu türkünün beni anlattığını söyledi. Önce önemsemedim, sonra dinledikçe türkünün içine girdim, sözlerine bayıldım. Ardından Balkan türkülerinin içine girdikçe kendimi bulmaya başladım. Buradan Hakan’a çok teşekkür ederim. Beni gördüğü, içimi gördüğü ve beni bu şekilde yönlendirdiği için sonsuz teşekkürler ona.

n Hakan Bey’in gördüğü Yeşim Salkım nasıl bir Yeşim Salkım’mış?

- Bana şunu söyledi: "Sen, o ekranlarda görünen hırçın, kavgacı kadın değilsin. Susmak zordur ama en güzel cevaptır. Sen bunun tam tersini yaptın. Oysa öyle bir kadın değilsin. Şu an gördüğüm kadın gibi ol..." Hakan’ın bu sözlerinden sonra uzun uzun düşündüm. Ardından oturup kendimi seyrettim.

n Nasıl seyrettiniz?

- Son iki-üç yıldır yaşadığım her şeyi oturup izledim. Jüri üyesi olduğum yarışma programlarını, katıldığım magazin programlarını, hepsini, her şeyi seyrettim. Benimle ilgili konuşan herkese cevap verdiğimi gördüm. Çok gereksiz, lüzumsuz hareketlerde bulunmuşum. Susmam gerekiyormuş. Sussaymışım ne kadar haklı olduğum ortaya çıkacakmış. Susmayarak haksız yere düşürmüşüm kendimi. Şimdi 9 aydır ağzıma, yüreğime kilit vurdum. Kimse için tek kelime dahi konuşmuyorum. Asla polemiğe girmiyorum, girmeyeceğim de. Zaten ben müzik hayatıma böyle başlamamıştım. Son üç yıldır bana bir şeyler oldu. Delirdiğimi düşünüyorum.

n Neden delirdiniz?

- Durup dururken delirmedim tabii ki. Bu kadar çok delirmem, birikimlerden dolayıdır. Ama yine de susmam gerekiyordu. Politik davranmalıydım. Bundan sonra politik olacağım ama... Kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın, "Allah herkesin işini rast getirsin" diyeceğim. Ne dilersen, evren sana aynısını veriyor. Artık güne iyi düşünerek başlıyorum.

n Birçok kez mesleğinizi bırakacağınızı, konuşmayacağınızı, ülkeden ayrılacağınızı söylediniz. Kızdığınız zaman ya gidiyor ya da mesleği bırakıyordunuz. Bu tavrınızdan dolayı birçok köşe yazarı sizi eleştirmişti...

- O an için şartlar öyle gerektiriyorsa, öyle yaşarsınız. Benim o günlerdeki psikolojim böyleydi. Türkiye’de o kadar çok insan "Müziği bırakacağım, bu ülkeden gideceğim" dedi ki. Mesela Zerrin Özer... Biz "Müziği bırakıyoruz" dediğimiz için Türkiye’de müzik bitmez! O yüzden bizim konuşmalarımızı kimse bu kadar önemsemesin.

n Neden böyle konuşuyorsunuz?

- Nasıl önemli olalım, biz daha müzik adına ne yapmışız ki? 2000 yılından sonra kariyer anlamında hiçbir şey yapmadım ki! İlk defa bu albümde bir şeyler yaptığımı hissediyorum. Bundan böyle de sadece kariyerimle ve kendi hayatımla ilgiliyim. Çünkü kızım büyüyor, onunla beraber problemleri de büyüyor. Ailem büyüyor, annem-babam yaşlanıyor. Artık onlar için yaşayacağım. Onları üzmek istemiyorum. Ailemle kendi dünyamda yaşayacağım.

n Nasıl bir dünya bu dünya?

- Bodrum yerine sevgilimin ailesinin yaşadığı İğneada’da dinlenmeyi tercih ediyorum. Marka giymemeye çalışıyorum. O marka değil, içindekiymiş önemli olan. Birileri bir şey düşünsün diye yaşamımı değiştirmedim. Kendim istediğim için değiştirdim. Tarabya’ya inip çay bahçesinde oturmak, sahilde bir bankta dondurma, çekirdek yemek çok daha keyifli. Beni artık Bebek’te ya da sosyetik bir dergide göremezsiniz. Çünkü artık sosyetenin gittiği yerlere gitmiyorum. Biz Hakan’la arabamıza atlayıp Dolmabahçe’ye çay içmeye gidiyoruz. Güzel olan da bu. Şimdi çok daha huzurluyum.

Annelerimiz bizim için dua ediyor

"Hakan’ın annesi bana nazar değmesin diye sürekli arkamdan okuyor. Benim annem Hakan’ın işleri açılsın diye dua ediyor. Bu bir denge meselesi ve herkes dengiyle yaşamalı. O zaman mutlu oluyorsun. Öbür türlü mutluluğu yakalayabilmen mümkün değil. Ben hayatımda o fırtınalı tecrübeleri yaşamasaydım, belki bugün bu olgunlukta olmazdım. Mutluluklarım kadar acılar yaşadım. Bunun dengesi sayesinde de şu anki yaşam şeklimi oluşturdum."

Doğru insana emanetim

n Sizdeki bu değişimde Hakan Bey’in de büyük etkisi var. bu da bir gerçek!


Tabii ki. O benim aynadaki yüzüm oldu. Geçen gün de bizi ayırmışlar. Böyle bir şey yok. Bunu da söylemek isterim. Bizim aramızda tartışma bile yok. Çünkü o kadar doğru biri ki Hakan. Ben kendimi kariyer ve özel hayat anlamında çok doğru birine emanet ettiğimi düşünüyorum. Hakan’la bir yol arkadaşlığımız var. Bu nereye kadar gider, ne olur hiç bilmiyorum. Benim sütten ağzım çok yandığı için, yoğurdu üfleyerek yiyorum. Geleceğin ne getireceğini Allah’tan başka kimse bilemez. Dolayısıyla şu an çok mutluyum. Ailelerimizin yaşantıları aynı, ikimizin hayata bakışı aynı. Bunlar da çok önemli...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!