Burada herkes gösteriş peşinde

Güncelleme Tarihi:

Burada herkes gösteriş peşinde
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2009 00:00

Azade Balkaner, sosyetenin ikinci kuşak temsilcilerinden biri... Ama pek göz önünde sayılmaz. Uzun süre yurtdışında kalmasının da kuşkusuz bunda büyük etkisi var. Balkaner, hayatının bilinmeyenlerini, sınırsız özgüvenini ve iş yaşamındaki özel projelerini Hello! dergisine anlattı.

Haberin Devamı

 Eğitiminizi yurt dışında tamamladınız. Sizin için nasıl bir süreçti?

- Yurtdışına gitmek benim seçimimdi. Burada hiçbir şey yapamayıp gitmek durumunda olmadım yani... Aksine buradaki yerimi dondurdum; orada herhangi bir alışamama durumu söz konusu olursa tekrar dönebileyim diye. Tabii ki başlarda çok zorlandım. Çünkü bazı gerçeklerle çok genç yaşta yüzleştim. Madalyonun öbür yüzünü gördüm. Bugün dönüp geriye baktığımda, bunun eğrisi ve doğrusu ile kendim için verdiğim en doğru karar olduğunu gayet net bir şekilde görebiliyorum. Çünkü hayat sadece kitaplardan öğrendiklerinden ibaret değil. Buradan biraz uzak kalınca, bazı şeylere farklı pencerelerden bakabilme şansım oldu.

 BURADA HERKES GÖSTERİŞ PEŞİNDE                   

* Türkiye’ye döndüğünüzde neler garip gelmeye başladı?

- Buradaki insanların kendi hayatlarından çok başka insanların hayatlarını yaşamaları, sadece gösteriş uğruna bazı şeyleri yapmaları çok şaşırtıcı. Benliklerini yitirmiş durumdalar! Yurtdışında böyle bir şey söz konusu bile değil. Hangi gelir düzeyinde olursan ol önce saygı var, yargılama asla yok.

*Türkiye’de de üniversite eğitimi alabilirdiniz. Neden yurtdışını tercih ettiniz?

- Bunu açıklamak çok zor. Aslında Los Angeles’a gitmem, zaten kendi başına bir hikaye... Üniversite sınav sonuçlarının açıklandığı gün annem neticeyi sormak için çalışma odama girdi ve ben o an “Anne, ben gidiyorum” dedim. “Nereye?” sorusuna aldığı “Los Angeles” cevabı annemi çok şaşırtmıştı. Çünkü o güne kadar bir kere bile bu konuyu konuşmamıştık. Dört aylık bir tatil gibi çıktığım yolculuğun uzun bir okul ve yaşam macerasına döneceğini ben de bilmiyordum.

*Köklü bir aileye sahipsiniz. Aile bağlarınız nasıldır?

- Ben bu konuda gerçekten çok gururluyum, çünkü paranın satın alamayacağı ve sonradan eğitimle kazanılmayacak en önemli şey asalet... Hem anne hem de baba tarafım, Türkiye’nin kuruluşu ve gelişmesi için önemli adımlar atmış, tarih kitaplarına geçmiş bireylerden oluşuyor. Bu da beni çok gururlandırıyor.

*Ailenizde birçok sıkıntılar yaşandı. O dönemleri nasıl atlattınız?

- Yaşanacaklar insanların bazen seçimleri dahilinde olmuyor. Ben iki yaşındayken anne-baba ayrılığını gördüm. Fakat ailemin daimi bağlılığı sayesinde ayrılığı uzun süre hissetmedim. O zamanlar bu kadar alışılmış bir durum olmadığından, çevreye anlatması da çok zordu. Onun dışında maalesef çok erken yaşta en küçük teyzemi kaybettik ve bu durum ailenin fazlasıyla yıkılmasına sebep oldu. Ardından yaşananlar zaten kendi aileme hiçbir zaman yakıştıramadığım olaylardı. Dedemin emeğiyle kurulan 78 senelik iş hayatının zedelenmesi, ardından vefatıyla yaşanan huzursuzluklar... Hayatımda üzülmeye hiç vaktim olmadı. Bizim için dik durmak ilk koşuldu.

*Şu an iş olarak neler yapıyorsunuz?   

- Özel bir firmada çalışıyorum. Ayrıca annemle, farklı sektörlere dair yeni projelerimiz var. Yüküm sandığımdan daha ağır. Çünkü öyle bir ailem var ki... Hepsi de ömrünü vatanına, milletine adamış, dişiyle tırnağıyla belli yerlere gelmiş. Ben de onların izinde yol almaya çalışıyorum.

*Sizi davetlerde çok sık göremiyoruz. Bunun özel bir sebebi var mı?

- İşin açıkçası sadece katılmam gereken davetlere gitmeye özen gösteriyorum. Onun dışında kalanlara gitmememin pek bir şey değiştirmediğini gördüm.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!