Kavga edecek şeyimiz kalmayınca Emre’yle evlenmeye karar verdik

Güncelleme Tarihi:

Kavga edecek şeyimiz kalmayınca Emre’yle evlenmeye karar verdik
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 01, 2008 00:00

Bir dönem Bodrum'un en popüler isimlerinden olan Çağla Şıkel, yeni Bodrum "ikon"larını eleştirdi.

Haberin Devamı

ÇAĞLA ŞIKEL FOTOĞRAFLARI

Ünlü manken, plajların ünlü güzellerinin kıyafet ve aksesuvarlarda abartıya kaçtıklarını söyledi.Bodrum beach'lerinin yeni gözdelerini takip ettim. Deniz Berdan'ı, Eda Taşpınar'ı çok beğeniyorum. Bir kere onlara çok saygı duyuyorum. Çünkü kendilerine bakıyorlar, müthiş fizikleri var. Ama bir yandan da fazla abartılı buluyorum. Ben gidip öyle bikiniler alamam, alsam da giyemem. Giysem de orada yürüyemem.

Tabii bir de Ivana Sert var. Bu üçünün arasında öyle bir yarış başladı ki... Hepsinde Rosa Cha bikiniler, topuklu ayakkabılar, küpeler, üzerlerinde şifon kıyafetler... Böyle ne denize girilir ne de güneşlenilir. Ben de süslüyümdür ama onlar kadar değil. Ben onlardan çok fazla abartıya kaçtıkları için ayrılıyorum.
Ben Gisele Bunchen'in dergilerde fotoğraflarını görüyorum, normal, düz siyah bir bikini giyiyor. Yani bu plaj modasını biz çıkardık. Böyle giyinmenin yeri de Türkbükü değil bana göre... Tarzlarını çok beğensem de o parçaları kendi üzerimde düşünemiyorum. Rahat edemem. Normal bikini giysem bile herkes çok bakıyor, merak ediyor, bir de öyle giyinip dolaştığımı düşünün! Tabii herkesin kendi seçimi...

Haberin Devamı

n Alişan’la birlikte sabah programı sunmaya başladınız. Seda Sayan ve Petek Dinçöz’ün karşısındasınız. Bu teklifi kabul etmenizin sebebi nedir? Çünkü o program formatında biraz eğreti duruyor gibisiniz...

- Bu teklif Alişan’la bana geldi. Biz Alişan’la "İlle de Roman Olsun" programında ikili olarak çok güzel bir elektrik yakaladık ve bu elektriği kesmek istemedik. O yüzden, "Sabah programı nasıl olur, zorlanır mıyım, sabah kalkabilir miyim, format bana olur mu?" diye bir an bile düşünmeden teklifi kabul ettim. Ama aslında düşünmem gerekiyormuş.

n Neden?

/images/100/0x0/55ea439bf018fbb8f874c420

- Çünkü o programın içine girdikten sonra ne kadar zor olduğunu gördüm. Bir keyifle başladık ama hiçbir şey öyle güllük gülistanlık olmadı. Ben çok zorlanıyorum. Neden zorlanıyorum, çok acayip hikayeleri olan insanlar geliyor programa. Konuklar ağlamaya başladığı zaman, oturup onlarla beraber ben de ağlıyorum. Aslında benim orada dik durup, görevimi icra etmem, sorularımı sormam gerek. Yapamıyorum! Psikolojim müsaade etmiyor. Kitlenip kalıyorum. Sunucu olarak görevimi layığıyla yapamıyorum. Ben bu programda olmalı mıyım, olmamalı mıyım bilmiyorum, ama insanlar bu ikiliyi sabah da görmek istedi. Reytinglerimiz çok iyi. O nedenle iyi bir şey yaptığımıza inanıyorum. Açıkçası bu teklif sadece bana yapılsaydı, asla kabul etmezdim. Çünkü o olayları kaldıramazdım. Yine söylüyorum, bu programı kabul etmemin en büyük sebeplerinden biri Alişan’dır. Bir sorun olsa, Alişan yanımda ve o her şeyi çok güzel toparlayabiliyor. İş anlamında ikimiz birbirimizi tamamlıyoruz. Dolayısıyla bu işte yürümek istiyoruz. Ama diğer programlardan biraz daha ayrılarak...

Haberin Devamı

n Alişan’la sizin aranızdaki bitmeyen bu elektrik de çok ilginç...

- Bir kere Alişan çok esprili bir çocuk... Sadece çok zeki biri bu kadar iyi espriler yapabilir. Alişan’la arkadaş olarak da çok iyi anlaşıyoruz. Ancak arkadaşlığımız, birbirimize her şeyimizi anlattığımız bir boyutta değil. Biz onunla sadece çok eğleniyoruz. Yeri geliyor o bana sevgilisini anlatıyor, yeri geliyor ben onunla dertleşiyorum, ama genelde bizimkisi çok eğlenceli bir arkadaşlık. Üç programdan birinde gülmekten makyajım akıyor. Ben, beni güldüren insanı çok seviyorum. Ve partnerim de çok sempatik, çok neşeli biri. Sıkıntılı olsa bile bunu işine yansıtmıyor. Alişan’la partner olmamın en büyük nedenlerinden biri budur. Onun enerjisi hep çok yüksek. Benim de öyle. Dediğim gibi biz birbirimizi tamamlıyoruz. O beni toparlıyor, ben onu toparlıyorum. Bu yüzden onu çok seviyorum.

Haberin Devamı

n Magazinel anlamda onu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- AliÅŸan’ın magazinel konulardaki yorumlarına karışmak istemiyorum. Bu anlamda onu yargılamıyorum da. Çünkü o, magazinle iç içe olmayı seven, magazinin güzel renklerinden biri. AÄŸzı güzel laf yapıyor. Ben onun kadar yetenekli deÄŸilim mesela. O kadar malzeme veremem, sıkılırım. O ise çok rahat. Bir tek bu anlamda ayrılıyoruz zaten. Ancak ben AliÅŸan’ın magazinel anlamda hata yaptığını düşünmüyorum. Sadece bazen yanlış anlaşılıyor, tabii o da zaman zaman kendini yanlış ifade ediyor.    Â

n Alişan’ın Bodrum’da, plajda kebap yemesine ne diyorsunuz?

/images/100/0x0/55ea439bf018fbb8f874c422

- Bu kadar eleştirilecek ne var, anlamadım. O kebap, ben orada otururken gelseydi, ben de yerdim. Ama bana aynı gözle bakılmazdı. Çünkü Alişan’ın öyle bir maço tavrı var, adam türkücü ya! O yüzden çocuğa bu kadar yüklendiler. Sonuçta o plajda öyle bir müessese var. Bu mekan, yemekte kebap da veriyor. Alişan da kebabı seven biri olarak oturup yemiş. Peki hata nerede? Dediğim gibi ben de olsam, oturur orada kebap yerdim. Bunun neresi ayıp ya da yanlış! Bizler de sıradan vatandaşız. Ben kendimi öyle hissediyorum. Kendimi farklı bir kılıfa sokmadım, sokmam. Alişan da ben de gerçeğiz.

Haberin Devamı

n Evet, siz hiçbir zaman öyle sosyeteye özenen bir tip olmadınız...

- Ben kendi adıma konuşursam eğer, evet olmadım. Bakın ben her zaman azla yetinmeyi, mutlu olmayı seven birisiyim. Bale yaparken de küçük küçük para biriktirir, gider kendime beğendiğimi marka ayakkabıyı satın alırdım. Şimdi gidip Dolce&Gabbana’dan bilmem kaç milyara ayakkabı alabiliyorum. Standartlar değişiyor ama beni mutlu eden şeyler hep aynı... Şunu da söylemek isterim ki, sürekli marka giyen biri değilim. Mesela şu an üzerimdeki elbise Dolce&Gabbana ama üç kere indirime girdi, öyle aldım. Normalde bir elbiseye çok büyük paralar veremem. Yüreğime iner. Ayakkabı takıntım vardır, gider onu alırım ama ayda beş tane almam. Mesela şu an elimdeki çantayı indirimden 50 YTL’ye mi ne aldım...

Haberin Devamı

n Yoksa sizin Hermes, Gucci çantanız yok mu?

- Size yemin ediyorum, geçen gün Milano’ya gittim, Gucci’ye dört kez girdim. Bir tane Gucci çantam olsun istedim, ama alamadım. O parayı veremedim. Paramı alnımın teriyle kazandığımdan, benim için o para çok kıymetli. Alamam yani...

n Üzerinizdeki elbiseyi indirimden aldığınızı söylediniz. Peki ne kadar ödediniz?

- Bu elbisenin fiyatı 800 YTL’nin üzerindeydi. Üçüncü indirimi bekledim ve 230 YTL’ye aldım. O fiyata da alırım. Cimri değilim, ama mantıklı alışveriş yaparım.

n Siz aksesuvarlar yapıyordunuz. Şapka, kemer, bandana, pantalon askısı, kravat vs... Bıraktınız mı bu işi?

/images/100/0x0/55ea439bf018fbb8f874c424

- Hayır... Şimdi de şu an başımda olan berelerden yapıp satacağım. Derya Baykal’la birlikte yapacağız. Bunların taşlılarından üreteceğiz. Bu arada Türker İnanoğlu ile bir dizi film anlaşmasına imza attık. Çekimler yılbaşından sonra başlıyor.

n Peki... Evlilik nasıl gidiyor?

- Vallahi hiçbir şey anlamadım. Evlendikten sonra hayatımızda çok bir şey değişmedi. Tek değişen, sürekli aynı evde yaşıyor olmamız ve aynı yastığa baş koymamız. Ama bunun da tadını çıkaramıyoruz. Çünkü ikimiz de sürekli çalışıyoruz. Onun dizi çekimi var, benim sabah programım... Geçen gece Emre eve geldi, o bir koltuğa yığıldı, ben sabah programımdan dolayı yorgundum, bir tarafa yığıldım. Birbirimize söylediğimiz tek cümle "Hadi yukarı çıkıp yatalım" oldu. Yorgunluktan başka cümle kuramadık. Aynı evde yaşıyoruz ama tadını çıkaramıyoruz. Normal karı-koca gibi olamıyoruz. Eskiden, yani ayrı evlerde yaşarken daha çok görüşüyorduk. Bir şekilde buluşma fırsatı ayarlıyorduk. Tabii hiçbir şey anne-babalarımızın ilişkileri gibi değil. Ama Allah’tan ben çalışıyorum. Yoksa ne Emre benim tempoma, ne de ben Emre’nin temposuna ayak uydurabilirdi.

n Emre Bey’le dört yıl boyunca çok inişli çıkışlı bir ilişki yaşadınız. Açıkçası ben sizin evleneceğinize hiç inanmıyordum.

- Biz ilişkimizin son altı, yedi ayında bambaşka bir ruh haline girdik. Baktık ki bütün sorunlarımızı halletmişiz. Tartışacak, kavga edecek bir şeyimiz kalmamış. Her şeyi eskitmişiz. Birbirimize karşı güvenimiz sağlamlaşınca, artık çocuklaşmanın, saçmalamanın yersiz olduğunu düşündük. Bunun düşünmeye başlayınca da evlenmeye karar erdik. Bu olması gerekendi ve Emre de bunu çok doğru bir zamanda teklif etti. Bizim için en hayırlı olan buydu.

n Babanızın mezarı başında evlenme teklifi aldınız, değil mi?

- Evet. Çok duygusal bir ortamdı. 23 Nisan babamın doğum günüydü. O gün mezarını ziyarete gitmiştik Emre’yle. O sırada evlenme teklifinde bulundu. İnanılmaz bir andı... Çünkü Emre çok güzel cümleler kurarak bana teklifte bulundu. O anı asla unutamam. Evlenmeye niyetimiz vardı, ama o an ondan böyle bir şey duymak, gerçekten çok inanılmazdı. Hiç beklemediğim bir anda geldi. Çok büyük bir sürpriz oldu benim için. Şu an Emre benim her şeyim. Bir kere biz aynı evde yaşayan çok iyi arkadaşız. Bir derdim, sıkıntım olduğu zaman omzuna yaslanıp ağlayabileceğim, baba gibi şefkatini hissettiğim biri... Çok özel bir insan... Allah nazardan saklasın.

EVDE BİR KADIN VAR DA AÇ KALMIYORUZ

n Bu yaz Emre Bey’in birisiyle kaçamak falan yaptığı yazıldı...

/images/100/0x0/55ea439bf018fbb8f874c426

- Hiçbiri doğru değil. Ben eşime çok güveniyorum. Zaten biz son üç yılı bu çelişkilerle geçirdik. O bana hiç güvenmedi, ben ona güvenmedim. Bu illa ki bir aldatma anlamında değildi. O da, ben de "Bu ilişkiyi sürdürebilecek biri mi?" diye endişe taşıdık. Birbirimize o güveni verdiğimiz anda da bu yolda yürümeye karar verdik. Şu an Emre benim hayatımda çok şey ifade ediyor. O sadece kocam değil. Benim için çok değerli. Ve beni bu hayatta mutlu eden nadir insanlardan biri. İlk başta ailem geliyor, ikincisi Emre, üçüncü arkadaşlarım ve son olarak da işim... n Ev kadınlığı yapıyor musunuz?

- Yok... Allah’tan evde bir kadın var da aç kalmıyoruz. n Benim annem "Siz de kadın mısınız?" diye çıkışır zaman zaman...

- DoÄŸru vallahi. DeÄŸiliz...

n Ne zaman çocuk sahibi olmayı düşünüyorsunuz?

- Planda var. Hem de çok yakın zamanda düşünüyoruz. Yüreğimden geçen bir kız çocuğu. Tabii Allah bilir ama ben yüreğimden ne geçirdiysem, hep olmuştur. İnşallah bu da olur. Erkek olursa da başımızın tacı tabii...

TÜRKBÜKÜ İKONLARINI ABARTILI BULUYORUM

n Bu yıl Bodrum’a hiç gitmediniz mi?

- Gittim ama beach’lere inmedim. Teknede kaldık.

n Birkaç yıl öncesine kadar beach’lerin en favori ismiydiniz...

- Artık Emre’den (Altuğ) dolayı Çeşme’ci olduk. Bütün bir yaz Çeşme’ye gittik.

n Şimdi Bodrum beach’lerinin yeni gözdeleri var. Bu yaz takip ettiniz mi bu isimleri?

- Ettim tabii...

n Ne düşünüyorsunuz?

- Deniz Berdan’ı, Eda Taşpınar’ı çok beğeniyorum. Bir kere onlara çok saygı duyuyorum. Çünkü kendilerine bakıyorlar, müthiş fizikleri var. Ama bir yandan da fazla abartılı buluyorum. Ben gidip öyle bikiniler alamam, alsam da giyemem. Giysem de orada yürüyemem. Bir de Ivana Sert var. Bu üçünün arasında öyle bir yarış oldu ki... Hepsinin üzerinde Rosa Cha bikiniler, topuklu ayakkabılar, kulaklarda küpeler, üzerlerinde şifon kıyafetler... Böyle ne denize girilir ne de güneşlenilir. Tarzlarını çok beğensem de o parçaları kendi üzerimde düşünemiyorum. Rahat edemem ki... Normal bikini giysem bile herkes çok bakıyor, merak ediyor, bir de öyle giyinip dolaştığımı düşünün! Tabii herkesin kendi seçimi...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!