Maçtan sonra kimi teskin edeceğim?

BENİ tanıyanlar ve bu köşenin okurları bilirler.

Sıkı Fenerbahçeliyimdir.

Çoğu zaman olduğu gibi, yarın da Şükrü Saracoğlu’nda olacağım.

Ezeli rekabetin tadına "yerinde" varmak için.

Tribüne gidemediğim müsabakaları, genellikle Hıncal Uluç’un evinde izlerim.

Oradaki "maç takımı"ndan sayılırım.

Zaman zaman "bizden" farklı isimler de olur.

Ama Muzaffer Yıldırım ile ben, bu takıma en sık "takılan" Fenerbahçelileriz.

Farklı anlamlarıyla "takılmak"tan söz ediyorum.

Rekabeti, hele "ezeli rekabeti" tatlı bir keyfe dönüştüren, zaten bu değil mi?

* * *

Bizim "Telegol" gündem oluşturmaya bayılır.

Bu kez de gündem oluşturdu.

Derbi öncesinde, son derece zamansız bir gündem!

O "özel" programı, doğrularını ve yanlışlarını, bu köşeye taşıyacak değilim.

Her şey bir yana, yerim yetmez.

"Keşke" diye başlar ve hiç sevmediğim bu kelimeyi defalarca kullanmak zorunda kalırım.

Bunu yapmadan diyorum ki, artık başımızı ellerimizin arasına alma vaktidir.

Ne yapıyoruz biz; ezeli rekabet bu mu?

Rekabet dediğin böyle mi olmalı?

* * *

Yıllar önce, yarınki gibi bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi oynanmaktadır.

Bugün Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı olan Başaran Ulusoy, o zaman Fenerbahçe’nin ikinci başkanıdır.

Türk futbolunun en genç ikinci başkanı, konuk Galatasaray Başkanı Ali Uras’a "hoşgeldiniz" diyerek elini öpmeye yeltenir.

O elini geri çeker, yanağını uzatır.

Galibiyetten sonra yapılan toplantıda, kendi başkanı ve baba dostu Faruk Ilgaz’dan iyi bir azar işitir.

Anlayamaz.

O gün kelimelerin üzerine basarak anlatılan, aslında "bir hayat dersidir"...

Faruk Ilgaz der ki, "Galatasaray Başkanı’na ceketinin düğmelerini iliklemeden nasıl ’hoşgeldiniz’ dersin!"

Bunu, geçen gün karşılaştığım Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın aktardı.

Başaran Ulusoy’la konuşup, ondan da tekrar dinledim.

Siz bu satırları okurken, ben Denizli’deyim.

Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın mitingini izlemek üzere, konuk olarak buradayım.

Biliyorsunuz, o da sıkı bir Galatasaraylıdır.

İki dost olarak elbette derbiyi de konuşacağız.

Bir diğerimize takılacağız.

Miting izlenimlerimi siz salıya okuyacaksınız.

Yarın maçtayım.

Müsabakayı izledikten sonra, Hıncal Uluç’un evine "maç takımını" teskin etmeye gitmeyi düşünüyorum.

Kimbilir, belki de cayarım!

Israrla onlar beni ararlar.

Futbolun en güzel tarafı da zaten bu değil mi?
Yazarın Tüm Yazıları