GeriSeyahat Maçahel büyülü bir dünyadır
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Maçahel büyülü bir dünyadır

Maçahel büyülü bir dünyadır

Artvin’i yazmak her zaman korktuğum bir şeydir. Bu denli muhteşem bir coğrafyaya ve altın kalpli misafir seven insanlara sahip kenti yazmak için neresinden başlamalı ki?

Yalnızçam Dağları’ndan mı, yoksa Karçal Dağları’ndan mı? Bölgenin en yüksek dağı olan Kaçkar Dağı’nı mı önce yazsam, yoksa Güngörmez ve Altıparmak dağlarını mı? Büyük bir uğultuyla akan dereleri mi yazsam önce, yoksa çiçek tarlası kırlarını mı? Peki Bulut Dağları’ndan ne zaman söz etmek gerekir acaba? Borçka Karagölü mü yoksa Şavşat Karagölü mü anlatmalı önce? Yüksek düzlüklerde saklı birer inci tanesi olan buzul göllerine değinmeden Artvin nasıl anlatılır ki?

Artvin yazılır da, halk oyunlarından söz etmeden geçmek olur mu? Sadece deli horon oynarken insanın içini titreten o muhteşem müzik ve ayak hareketleri bile başlı başına bir yazının konusu.
Ya yaylalar? Bilbilan, Atanoğlu, Beyazsu, Gorgit, Pişankara, Çatallar, Mudut ve Sakura yaylalarını bir bir anlatmak gerek ki, Artvin daha iyi anlaşılabilsin, görmeyen mutlaka görmeliyim desin.
Boğa güreşleri olmadan da olmaz Artvin. Çoruh ise başlı başına bir belgeselin konusu. Öyle ki, adını bir halk oyununa bile vermiş. Coşkun Çoruh oyunu, tıpkı Çoruh Nehri’nin yaz aylarındaki akışı gibi çok yavaş başlar. Sonra oyun birden hızlanır, tıpkı bahar aylarında aktığı gibi Çoruh’un, oyuncular takip edilemez olur bazen.
Ya kiliselerine ve camilerine ne demeli? Dört kilise, İşhan ve Barhal Kiliseleri gibi dünyaca tanınan değerlerden söz etmeden Artvin nasıl anlatılır ki? Maçahel’deki ahşap cami ise rakipsiz bir işçiliğe sahiptir neredeyse.
Bu dağların gerçek sahipleri olan ayıları, dağ keçilerini, vaşakları, kartalları da anlatmak lazım. Bu liste uzar da uzar.
Artvin’in bu saydığım tüm özelliklerini görebilmek için en az 10 gün geçirmek lazım burada. Bu nedenle kenti ve çevresini birkaç parçaya bölerek anlatmak lazım.

BORÇKA’DAN BAŞLAYIN

Gezmeye Borçka’dan başlamalı. Borçka denince de Karçal Dağları, Karagöl ve Maçahel gelir akla. Karagöl, Maçahel yolu üzerinde bir heyelan gölü. Burada yarım saat oyalandıktan sonra yönünüzü Maçahel’e çevirebilirsiniz.
Maçahel, büyülü bir dünyaya açılan kapıdır. Bize çok yakın ama bir o kadar da uzak bir masal dünyası. İlk görenler, başka bir gezegende hisseder kendilerini. İsmi son yıllarda o kadar çok duyulmaya başladı ki, yanı başımızda sanıyoruz. Hani yola çıksak birkaç saat sonra oradayız diye düşünüyoruz. Oysa uzaktır Maçahel. Sadece büyük kentlerde yaşayanlara değil, bağlı bulunduğu Artvin’e, hatta Borçka’ya bile çok uzaktır. Yol kısadır ama iki saat sürer neredeyse. Borçka’ya varanlar Maçahel’e vardık sanırlar çoğunlukla. Oysa tam 2 saatlik yol vardır önlerinde.
Maçahel geçidine varınca hava açıksa eğer sağ tarafta Karçal Dağları gözükür. Yüksekliği 3500 metreye varan zirveleriyle çevrelemiş, koynuna almıştır Maçahel’i. Aşağılarda bir yerlerde bu dağlardan gelen derelerin uğultusu duyulur, ancak köy namına bir şey görmek için hâlâ çok erkendir. Çok değil, 20- 25 kilometre kalmıştır ama yol bitmez bir türlü. Hava iyice karardığında ilk köy evleri görünür. Evler umutlandırır. Oysa daha çok yol vardır. Evler evleri kovalar, Maçahel bir türlü göstermez yüzünü. Bozuk ve çamurlu yol artık bitmez dediğiniz bir anda aracınız durur. Hava iyice kararmıştır ve etrafı görmek mümkün değildir.

MAÇAHEL NE DEMEK

Maçahel vadisinde beş köy var. Bölgenin ana merkezi Tema misafirhanesinin de bulunduğu Camili Köyü. Düzenli, Efeler, Maral, Kayalar ve Uğurlu köyleri vadideki diğer yerleşim merkezleri. Gürcüce bilek ve el anlamına geliyormuş Maçahel. Bilek Camili’yi, eldeki parmaklar da köyleri simgeliyormuş.
Karçal Dağları’nın çanaklarındaki buzul göllerinden akan sular tüm vadiye hayat vererek Gürcistan’a akar. Bölgede bir çok yayla var ama en önemlileri Karçal Dağları’nın eteklerinde yer alan Beyazsu Yaylası ve doğal yaşlı ormanları, fauna ve flora çeşitliliğiyle ünlü Gorgit Yaylası. Yaylayı çevreleyen doğal yaşlı ormanlar, insan müdahalesi olmadan günümüze kadar gelmeyi başarmış yaşlı ağaçlardan oluşuyor.

CAMİLİ KORUMA ALTINDA

Bölge biyoloji çeşitlilik açısından çok zengin. Bu nedenle Camili, Türkiye’den UNESCO’nun ‘İnsan ve Biyosfer Rezervi Projesi’ne dahil edilen ilk bölge oldu. Dünyada 102 ülkeden 482 koruma alanı var. Bölgenin biyolojik çeşitliliğinin önemi daha da iyi çıkıyor ortaya.
Egemen ağaç türleri kayın ve ladin. Bu iki ağacın dışında kestane, gürgen, ıhlamur da çok yaygın. Nüfusun fazla olmaması, yaban yaşam üzerinde olumlu etki yapmış. Boz ayı, çakal, su samuru, yaban domuzu, çengel boynuzlu dağ keçisi bölgede yaygın olarak gözleniyor.

KAFKAS ARISININ YUVASI

Bölge halkının ekonomik durumu iyi değil, bu nedenle ciddi bir göç var büyük kentlere. Yaz aylarında 2 bin 500 olan nüfus, kışın 500’e kadar düşüyor. Ancak TEMA’nın yaptığı bir çalışma, bölgenin kaderini tamamen değiştirdi. Soyunun tükendiği sanılan Kafkas arısının bölgede hala yaşadığı tespit edilince, tüm çalışmalar bu arı üzerine yoğunlaştı. Bölgede laboratuvar kurularak yapılan çalışmalar sonucunda Kafkas arısı üretiminde başarılı olundu. Diğer türlere oranla çok daha fazla bal veren bu ırk sayesinde bölgenin bal üretimi arttı. Kısa süre içinde bölge sadece bal değil, ana arı satışına da başladı.
Maçahel’e ilk kez gidenler yeşil körü olurlar adeta. Çoğunlukla köye gece varıldığı için karanlıktan bir şey görülmez. Sabahleyin dışarı çıkar çıkmaz yeşil ve tonlarının tüm vadiyi kapladığını göreceksiniz. Maçahel öyle bir yer ki, ben görmeniz için bir yer önermeyeceğim. Çünkü Maçahel kendi başına görülmesi gereken bir yer. Oraya gittiğinizde zamanınıza ve kondisyonunuza göre karşınıza çok seçenek çıkacak zaten. Siz bu seçeneklerden herhangi birini tercih ettiğinizde bu bölgeye neden saklı cennet dendiğini de anlayacaksınız.

Nasıl Gidilir

Uçakla hafta sonu en iyi tercih Batum. Artık THY Batum’a iç hat seferleri düzenliyor. Bu hattı kullanarak bir hafta sonunuzu Maçahel’de geçirebilirsiniz.

Önümüzdeki haftasonu nereye? (25-26 Haziran)

İSTANBUL’DAN...

Safranbolu ve Amasra’ya: 25 Haziran saat 8.00’de hareket. Safranbolu’da yöresel öğle yemeğinin ardından panoramik manzara izleyebileceğiniz Hıdırlık Tepesi’nde fotoğraf molası. Safranbolu merkezde Cinci Hoca Hanı ve Hamamı, Kaymakamlar Evi (Müzesi), Pazar Yeri, Köprülü Camii, Güneş Saati, Semerciler Çarşısı, Manifaturacılar Çarşısı, Demirciler Çarşısı, Bakırcılar Çarşısı, Rum ve Türk mahalleleri ziyaretleri. Yemeniciler Arastası’nda alışveriş için serbest zamandan sonra konaklama Safranbolu’da. Pazar gezileri Yörük Köyü’yle başlıyor. Eski Çamaşırhane, Sipahiler Konağı, köy pazarı gezilerinin ardından Dipsiz Gölü ziyareti. Buradan Amasra’ya hareket. Amasra Kalesi, Boztepe, Kale içi, Fatih Camii, Tahta Oymacılar Çarşısı gezileri. Taze balık ve Amasra salatasıyla yemek molasından sonra otobüsle Bakacak Tepesi’ne gidip fotoğraf molası verilecek. Dönüş yolunda bastonlarıyla meşhur Devrek’te bir baston atölyesi ziyareti ve İstanbul’a hareket. Fiyatı 169 lira (Ulaşım, konaklama, kahvaltı, akşam yemeği, seyahat sigortası, rehberlik) Tel: (212) 444 01 79 www.cafeyurtici.com

ANKARA’DAN...

Bolu Ormanları’na: 25 Haziran’da saat 7.00’de hareket. Araç içinde kahvaltı ikramı eşliğinde yolculuk. Gerede Gölü’nde kısa gezi ve fotoğraf molasının ardından Gölcük’e varış. Çevresi sık çam ormanlarıyla kaplı Gölük Tabiat Koruma Alanı’nda yürüyüş yapabilmek için serbest zaman sonrasında Bolu şehir merkezinde öğle yemeği. Yemeğin ardından orman denizini andıran bitki örtüsü ve göllerden oluşan manzarasıyla Yedigöller’e varış. Birbirine bağlı Nazlıgöl, Sazlıgöl, Kurugöl, Seringöl, Deringöl, İncegöl, Büyükgöl gezileri ve Pisagor Ağacı ziyaretinden sonra konaklama ve akşam yemeği Bolu’da. Pazar, kahvaltı sonrası Abant’a hareket. Fiyatı 179 lira (Ulaşım, konaklama, araç içi ikramlar, kahvaltı, akşam yemeği, seyahat sigortası, rehberlik) Tel: (312) 435 08 80 www.ayakizi.com.tr
False