Lütfen, bu defa sesimizi duyuralım

Türkiye şimdiye kadar ne çektiyse, görüşlerini yansıtamamasından çekti. 2002 en önemli yıl olacak. Şimdiden özel bir grup oluşturalım ve ağırlıklı başkentlere dağıtalım. Elimizde yetenekli insanlarımız da var. Dışişleri ve Başbakanlık bu defa bir harekat planı hazırlayıp hemen harekete geçmeliler.

Bilmem benimle aynı fikirde misiniz?

Bugüne kadar Uluslararası ilişkilerde başımıza ne geldiyse, derdimizi ve görüşlerimizi doğru dürüst anlatamamış olmamızdan geldi.

Sorumluluğu da tamamen bize ait. Zira anlatmadık. Bizim görüşlerimizi, hasımlarımız kendilerine göre anlattılar ve hemen altına da kendi fikirlerini koydular.

İsmail Cem ile Başbakan Ecevit mutlaka düşünmüşlerdir, ancak ben yine de içimde kalmasın diye anlatmak istiyorum. Zira mesleğim icabı, yıllardır uluslararası tanıtım ve etkileme olayının içinde yaşıyorum. Başka ülkelerin hem iç, hem de dış kamu oylarını nasıl kontrolleri altına aldıklarını, nasıl etkilediklerini birebir yaşadım.

Bu konuyu ortaya atmamın nedeni, 2002’nin Türkiye açısından son derece önemli geçeceğinin anlaşılmasıdır.

Kıbrıs’ta büyük bir Pazar yaşanacak.

Avrupa Birliği ile ilişkilerde son derece dikkatli davranılması gereken bir aşamadan geçilecek.

Ekonomik krizin en kritik, adeta sırat köprüsü gibi bir bölümünde günler sayılacak.

Bütün bunların başarılı biçimde atlatılabilmesinin en önemli unsuru, hem Türk kamu oyu, hem de Uluslararası kamu oyunun gelişmelerden iyi şekilde haberdar edilmesi, iyi anlatılmasıdır.

Bugüne kadar bir sistem yok.

Gelin bu yıl geçici bir sistem oluşturalım.

1. Başta Brüksel olmak üzere, Atina, Londra, Bonn, Paris, Madrid ve Roma’ya birer, sözcü niteliğinde Büyükelçi yollayalım.Yanlarına birer yardımcı ve sekreter verelim. Bu insanların görevi, sadece bulundukları yerlerdeki medya’yı aydınlatmak, bilgilendirmek olsun. Televizyonlara çıksınlar, demeçler versinler. Hergün veya gerektikçe açık veya özel brifigler düzenlesinler. Konferanslar versinler.

Bunun için de mutlaka aktif veya emekli Büyükelçilerimizi kullanalım. Konulara hakimiyetleri yanısıra, dışişleri tarafından bilgi alabilme olanakları bulunacağından dolayı, boş konuşmaktan kurtulurlar.

Yeni isimler, yeni buluşlara gerek yoktur. Bu tip görevleri defalarca başarıyla yapmış insanlarımızı görevlendirelim.

Sorarım size, Yalım Eralp’ten daha iyisini mi bulacaksınız?
Murat Sungar, mer Akbel, ecati Utkan’dan daha etkili, aha çok sözünü dinletecek, aha deneyimli insan mı çıkarabileceksiniz?

Washington’da M.Ali Bayer’den daha çok dinlenen kimi çıkarabileceksiniz?

Ateşi yeniden keşfetmek yerine, u insanlarımıza hiç değilse özel görev verin. Kimi emekli, kimi hala faal görevlerde bulunan ve isimlerini çok iyi bilinen insanlarını sahaya sürün.

2. Bunların yanısıra, bir de konferansçılar komitesi oluşturun.

İçlerinde Şükrü Elekdağ, İlter Türkmen, Gündüz Akman, Özdem Sanberk, Cem Duna gibi diplomatlar, Atilla Kıyat gibi asker kökenliler, bilim ve iş çevrelerinden konuştukları zaman dinleten insanları devreye sokun. Bunlar da bütün Avrupa ve Amerika’daki Think Tank’leri, Üniversiteleri dolaşsınlar. Konferanslar versinler.

3. Milletvekillerimizin arasından ağzı laf yapan,söylediği anlaşılan ve etkileme yteneği olanlarda bir başka grup kurun. Bu insanları da Avrupa ve Amerikadaki Parlamentolara ve siyasi kurumlara yollayın.

4. İç kamu oyu için de başta Dışişleri Bakanı ve diğer ilgili bakanlar olmak üzere,medyaya bilgi aktarın. Köşe yazarlarıyla özel brifingler düzenleyin. Basını karanlıkta bırakmayın.

TOPYEKUN BİR KAMPANYAYA ÇIKALIM

Bunları yaparsak çok kazançlı çıkarız.

Üstelik, bu hiç zor birşey değildir.

Sadece iyi bir örgütlenme yeter.

Bırakın yabancı lobi şirketlerine milyonlarca dolar dökmeyi. Onlardan da yararlanalım, ancak kendi insanlarımızı kullanalım.

Ben bu sistemin son decere başarılı şekilde işleyeceğinden eminim. şki bürokrasiye boğmayın. ütün kampanyanın başına da bir kişiyi geçirin, tüm sorumluluğu ona verin.

Hiçbir şey yapmaz ve seyrederseniz, sonradan ağlamayın.
Yazarın Tüm Yazıları