Lidervekilleri...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Ankara yeni hükümetin açıklanmasını bekleyedursun, milletin dikkati ‘‘adaylar’’ konusunda çoktaan yoğunlaştı bile...

İlk sorun, hangi partinin adaylarını, hangi seçim çevresinde, hangi usulle belirleyeceğinin karara bağlanması ve bunu ayın 11'inden önce Yüksek Seçim Kurulu'na bildirmeleriydi.

Onu yaptılar:

Ve CHP; ANAP ve DYP'nin kendi örgütlerine bir ölçüde ‘‘söz’’ yani adaylarını belirleme hakkı tanıyacağı, öteki partilerin yani Fazilet Partisi, Demokratik Sol Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin ‘‘Merkez Yoklaması’’ denen ama aslında Genel Başkan ile yakın çevresinin tercihleriyle kesinleşen usulü benimsedikleri ortaya çıktı.

Bu demektir ki, 18 Nisan günü, birçok ilde seçen, seçmen olmayacak. Lider seçecek, seçmen de liderin seçtiği herhalde iyidir diyerek sempati duyduğu partiye oy verecek.

Kısaca parlamentomuz yine ‘‘milletvekillerinden’’ değil, ‘‘lidervekillerinden’’ meydana gelecek.

Oysa Türkiye daha 1946'dan itibaren bu konuda çok mesafe almıştı. O kadar ki örneğin 1950'li yıllarda partinin tüm adaylarını CHP'de, örgütün seçtiği seçim bile oldu.

Sonra bunun da maalesef yozlaştırılması üzerine Genel Başkan'a (İsmet Paşa'ya) yanlış anımsamıyorsak yüzde 5 oranında bir kontenjan tanındı.

Gerçek şu ki CHP bu açıdan hâlâ en önde bir partidir. Ama orada bile oyunun kurallarına uygun oynanmayacağı anlaşıldı. Nitekim Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığı sözde önseçime bırakıldığı halde Genel Başkan tuttu yarışı daha baştan bozdu:

CHP'nin tekrar açılmasının mimarı olan eski İmar İskan Bakanı Erol Tuncer'in, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı konusunda ‘‘eşit koşullarda olmak kaydıyla yarışmaya hazır olduğunu’’ gidip bizzat Deniz Baykal'a bildirmesine ve onayını almasına rağmen Baykal tuttu Murat Karayalçın'ı çağırarak aynı görev için ‘‘ikna’’ etti.

Murat Karayalçın'ın değerini tartışmıyoruz. Ama söyleyin, şimdi Erol Tuncer'in yerinde siz olsanız daha birinci gün bizzat Genel Başkan tarafından bozulan yarışa girer misiniz?

Demek istediğimiz bir oyun, eğer onun kurallarına uygun olarak oynanırsa ‘‘oyun’’dur. Yoksa onun adı herhalde başka olur.

Aynı şey -bildiğimiz yanlış değilse- üç aşağı beş yukarı İzmir'in bir önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur'a yapıldı. Ona da sözde ‘‘adaylık için şansı varmış’’ gibi çağrıda bulunuldu, sonra partinin -belki de çok kıymetli bir kişi olan- İzmir İl Başkanı'nın aday olacağı tebliğ edildi.

CHP'de böyle yapıldı da ötekilerde durum farklı mı olur sanıyorsunuz?..

Aynı hamurun bir yarısı başka öteki yarısı başka olur mu?



Yazarın Tüm Yazıları