Laptop’ta 3G cinneti

Eğer o reklamlarla gözünüze sokulan mobil internet paketlerinden alacaksanız söyleyeceklerimi iyi dinleyiniz.

Aslında tüm bunları telefon operatörlerinin kendileri söylemeleri gerekiyor, fakat bangır bangır reklamlarla göz boyamakla meşgul oldukları için şu anda dene-yanıl sistemine tabiyiz.

Dene yanıl değil tabii, “dene-esir ol” sistemi bizimki.

Ben denedim, buyurun, anlatayım.

Birkaç gündür Antalya’dayım, evde internet yok, ama iş var, o yüzden dedim ki ben gideyim de kendime internetler bulayım.

Bu mobil internet meselelerine pek vakıf değildim, herhalde kendi kullandığım telefon hattıyla ilişkilendirecekler diye giriverdim bir şubeye.

Dedim, ne oluyor bakalım bir anlatın, bana internet lazım.

Madem geldim, burada halledeyim işimi dedim, aldım bir paket çıktım.

Alınca da neredeyse iki senelik kullanım taahhüdü veriyorsun bu arada.

Öyle “Ay beğenmedim, ben geri vereyim”ler söz konusu olmuyor.

“Ben ölsem de tabutumda doğrulacak, laptopumu açacak, paketi kullanacağım, faturamı ödeyeceğim, merak etme canım benim” diye imza atıyorsun sözleşmeye yani.

Neyse, satın aldığım paketi birkaç gündür kullanıyorum fakat ben bu kadar yavaş bir interneti en son 1998 yılında deneyimlemiştim, size öyle söyleyeyim.

Hesapta 3G.

Toroslar’ın tepesinde filan da değilim, Antalya Bahçelievler’de, şehir merkezine yakın bir noktada, evdeyim.

Hani “çekmiyor” filan desem, o da değil diyeceğim ama öyleymiş, üstelik başka hikayeler de varmış.

Evde olmak sorunmuş!

Şehir merkezinden azıcık uzakta olmak zaten çok büyük sorun... Baz istasyonlarının sadece nüfus yoğunluğunun bulunduğu yerlerde konumlandırılmasından ötürü; farz-ı misal Beyoğlu’nda süper bir 3G deneyimi yaşarken il merkezinden çok da uzak olmayan ilçelerde dahi web sayfaları “lütfen” açılabiliyormuş.

Ba, ba, ba; tiriciye ba!

Çıldırıciim! şurada bir ağzımızın tadıyla tirici teknolocisi deneyimleyeceğiz, yok! Mümkün değil! Müşteri hizmetlerini arıyorum, bana diyor ki, “Dışarı çıkıp bağlantı kurmayı denediniz mi?”

Meğer evin duvarları büyük meseleymiş.

Apartmanın bahçesine sandalye atıp ya da kapıda çekirdek çitleyip çalışmam öneriliyor adeta.

Evde çalışamıyorum!

Güya şehrin ortasındayım...

Şimdi üç operatör, birbirleriyle çılgıncasına reklam yarışına girmiş oldukları için hiçbiri bu 3G zımbırtısını satarken büyük puntolarla “Bu henüz geliştirilmekte olan bir hizmettir”, “Türkiye’nin sadece yüzde 60’ı kapsama alanındadır”, “1998 yılındaki bağlantı hızınızı bile aramanız kabildir”, “Evde bağlanmak bir dezavantajdır”, “Bir aşağı sokakta çekmemesi mümkündür” demiyor.

Diğer operatörleri de aradım, her birinin teknik servisinden, aşağı yukarı benzer durumların söz konusu olabileceği bilgisini aldım.

Kimse sormadıkça söylemiyor, bari ben söyleyeyim, haberiniz olsun...

Çok soru sorun öyle satın alın

Tatil matil hak getire, iki gündür üç operatörün müşteri hizmetlerini kankam ilan ettim, sorularımla onları esir ederek baygınlık geçirmelerine sebep oldum.

Konuştuğum pek teknik açıklamalı meselelere girmeyeceğim ama bu arkadaşlar çok özetle şu minvalde cümleler kuruyor: “Mesela bir sokakta 3G’yi kullanırken bir paralelinde sıkıntı yaşayabilirsiniz. Bu normaldir. Fakat iyileştirme çalışmaları yapılmaktadır...”

Özetle, sevgili potansiyel 3G mağduru Habitus okuru, şehir merkezinden ne kadar uzaksan, ne kadar duvar arasındaysan, ev, ofis, okul, artık orasını bilemem ama o kadar çok sıkıntı yaşarsın.

Eğer mobil internet olaylarına girme niyetindeysen, bu yeni teknoloji tam olarak nerelerde iyi performans veriyor, karşılaşacağın sorunlar neler olabilir, muhakkak öğren.

Yoksa sen ne anladın o 3G denen işten?

Hele bir de satış görevlisi de tam olarak olaya hakim değilse o zaman yandın, benim gibi, yanlış paket satın alır istemeden, elini kolunu bağlamalarına müsaade etmiş olursun 18 ay...

Cep telefonu şirketleri “doya doya bağlan” iddiasında ya, meseleyi çözmek için müşteri hizmetlerini aradım, beni 25 dakikaya yakın bekletti (evet, ısrarla bekledim). Doya doya cinnet geçirdim, fakat hallolmadı henüz...

Ben bu işin de peşini bırakmam, o ayrı.

Tüketici hakları denen bir hadise var, boşuna yazmamışlar o kanunları...
Yazarın Tüm Yazıları