GeriSeyahat Kuzeyimizdeki Roma: Kiev
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Kuzeyimizdeki Roma: Kiev

Kuzeyimizdeki Roma: Kiev

Balzac’ın "ebedi kent, Kuzey Roma" diye nitelediği Kiev, Türkiye’den kuş uçuşu 836 kilometre uzakta. Uçakla iki saatte ulaşmak mümkün. Müzelerini, tarihi kiliselerini gezebilir, ressamlar, akrobatlar, müzikçilerle şölen yerine dönüşen sokaklarında, parklarında yürüyebilirsiniz.

Kuzey komşumuz Ukrayna, 1991’de Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını kazandıktan sonra ülkeyi ziyaret eden ilk devlet başkanı Turgut Özal olmuştu. Beraberinde iş dünyasıyla PTT, THY ve Eximbank gibi kurumlardan kalabalık bir yönetici grubunu da götürmüştü. Özal, o güne kadar Moskova üzerinden yürütülen ilişkilerin artık hızla ve doğrudan gelişeceğini söylüyordu. Rus çarları için 18. yüzyılın ortasında inşa edilen Mariinsky sarayının Barok süslemeli salonlarında Özal onuruna bir resepsiyon düzenlendi. Bağımsız Ukrayna’nın ilk Başkanı Leonid Kravcnuk, Özal’a Kiev’i nasıl bulduğunu ve turizmi geliştirmek için önerilerini sordu. Özal her zamanki samimiyetiyle cevap verdi: "Kentin altyapısı ve mimarisi çok güzel ama kalp atışını hissetmiyorsunuz, fazla dingin. Turist, mimari ve müzelerin yanında hareket, renk, ses ister. Caddelerinizde kafe ve restoran, bol sayıda dükkan açılmalı; sokak hareketlenmeli."

Kiev’i şimdi gezdiğinizde, Özal’ın önerilerinin uygulanmış olduğunu, 7. yüzyılda bir ticaret merkezi olarak Dinyeper Nehri’nin iki yakasında konuşlandırılan ve daha sonra kurulan ilk Rus devletinin merkezi olan kentin hızla bir turizm merkezine dönüşmeye başladığını görüyorsunuz. Kentin ana arteri Khreschatik Caddesi boyunca yükselen asırlık köknar ağaçlarının gölgesindeki kaldırımlar cıvıl cıvıl. Uluslararası markaların butikleri, oteller, kafe ve restoranlar
/images/100/0x0/55eb0e93f018fbb8f8a83b68
dolup taşıyor. Bulvar hafta sonları araç trafiğine kapatılınca çıkagelen sokak müzisyenleri, akrobatlar, ressamlar, vd. ayrı bir renk katıyor.

ÇADIRLI KÖYLÜ PROTESTOSU

Şimdiki Cumhurbaşkanı Viktor Yuçenko’yu iktidara taşıyan Turuncu Devrim’in merkezi İstiklal Meydanı "Maidan Nezalezhnosti," hálá siyasi protestoların odak noktası. Aralık 1240’ta Batu Han’ın orduları bu alanda Ukraynalıları yenip Kiev’i ele geçirmişti. Ukrayna’yı daha sonra sırasıyla Litvanyalılar, Polonyalılar ve Ruslar yönetti. İkinci Dünya Savaşı’nda büyük ölçüde tahrip olan kentteki birçok tarihi kiliseyi de din olgusuyla kavgalı Rus rejimi yok etti. Bu binalar ve İstiklal Meydanı’nın birçok bölümü son 15 yılda onarılıp canlandırıldı. Meydan şu anda hükümet karşıtı köylülerin aylar önce kurdukları kahverengi çadırlarla kısmen kaplı. Parklar, heykeller, havuzlar ve kafelerin tamamladığı meydanın çarpıcı simgesi, üzerinde folklorik giysiler içinde bir kadın heykeli bulunan 40 metre yüksekliğindeki İstiklal Anıtı. Bunu arkanıza aldığınızda solunuzda kalan bina merkez PTT. İçini görmeye değer. Hem mimarisi hem de kağıt ve kayıt üzerine dayalı yoğun işlem trafiği 20 yüzyılın başlarını çağrıştırmakta. Meydanın altına indiğinizde ise modern bir alış-veriş merkeziyle karşılaşırsınız.

AYASOFYA İLHAM VERDİ

Kiev’in en görülecek yerleri tarihi kiliseleri ve yemyeşil, tertemiz, uçsuz bucaksız parkları. İstiklal Meydanı’ndan 10-15 dakikalık bir yürüyüşle Sofisyska Meydanı’na ulaşabilirsiniz. Solunuzda kentin en ünlü kilisesi Aya Sofya’yı, karşınızda 1645’te Osmanlı ve Litvanyalılarla savaşıp Ukrayna’yla Rusya’nın birleşmesini sağlayan Bohdan Khmelnytsky’nin heykelini, sağınızda yükselen yeni Hyatt Oteli’nin yanındaki kısa caddenin sonunda da Aziz Mikael’in manastır kompleksini göreceksiniz. İsmini Hırıstiyan aleminin en görkemli tapınağı olan İstanbul’daki Ayasofya’dan alan ve temeli 11. yüzyılda atılan bu kilise Kiev’in ana simgesi kabul ediliyor. Kendisine giderek Barok bir görüntü veren birçok yenilenme yaşayan 13 altın kaplama kubbeli bina 11. yüzyıldan kalma mozaik ve freskleriyle ünlü.

Aya Sofya’nın yaklaşık 500 m. karşısında Dinyeper’e hakim bir tepe üzerine 11. yüzyılda kurulmuş manastır kentin azizi Mikael’in adını taşıyor. Günümüzdeki yapı son iki yüzyıldaki renovasyonlarla şekillenmiş, Sovyetlerin din karşıtı uygulamalarıyla yıkılan veya kapatılan bölümleri 2000 yılında tamamlanmış. Nitekim 1991’deki ziyaretimizde bize Aya Sofya’yı gezdirmişler ama Aziz Mikael Manastırı’na getirmemişlerdi.

Kentte gezilebilecek onlarca kilise arasından önereceğimiz üçüncüsü Andriyivs’ky Uzviz sokağındaki Aziz Andrew Kilisesi. "Eskişehir" addedilen Podil mahallesine tepeden bakan bu Barok bina 17. yüzyılda inşa edilmiş ve kentin ana simgelerinden biri haline gelmiş. Üç kat yüksekliğindeki ikona paneli altın işlemeleriyle Rokoko stilinin tüm ihtişamını yansıtıyor. Podil’e giden Andriyivs’ky sokağı Paris’in Montmartre’ını anımsatıyor: Hareketli kafeler ve sempatik butiklerin önündeki kaldırımlarda ressam ve sanatkarlar eserlerini, sokak satıcıları ise Türk tekstilinden Ukrayna el sanatlarına kadar mallarını sergiliyor. "Usta ile Margarite" romanının ünlü yazarı Mikhail Bulgakov’un yaşamış olduğu 13. numaralı ev müzeye dönüştürülmüş. Tarihinin önemli bölümünü Rus çarlığı ve Sovyetler Birliği’nin bir eyaleti gibi geçirmiş Ukrayna’nın ana dili Rusça’dan oldukça farklı ve özellikle ülkenin batısında daha yaygın kullanılıyor. Bu dilin bir diğer devi şair Taras Şevçenko’nun adı Kiev’in prestijli üniversitesine verilmiş.

102 METRELİK ANIT

Kuzeyde Pripyat Bataklıklarından Karadeniz’e kadar uzanan dümdüz bir ovada birden yükselen tepecikler üzerine kurulu Kiev’in eteklerini Dinyeper Nehri’nin serin suları yalarken, kentin her bir yanına serpiştirilmiş park ve korular da ferahlık duygusunu pekiştirip kent halkına geniş dinlence ve eğlence olanakları sunuyor. Örneğin, metronun Arsenal durağı sizi hem Mağaralar Manastırı’nın bulunduğu parka, hem de II. Dünya Savaşı’nın canlandırıldığı askeri müzenin olduğu yeşil alana ulaştırıyor. Müzenin önündeki 102 metrelik titanyumdan yapılmış Anavatan Anıtı adeta kentin nirengi noktası.

THY her gün sizi iki saatlik bir uçuşla dost ve ilginç kuzey komşumuzun başkentine ulaştırıyor. Fransız yazar Honore de Balzac’ın "Ebedi kent; Kuzey Roma" diye tanımladığı Kiev’i severseniz gene THY ile Ukrayna’nın Karadeniz’deki limanı Odessa veya Kırım’daki merkezi Simferopol’e de uzanabilirsiniz.

Operada Osmanlı sürprizi

Yüksek okulların yanında birçok müze, konser ve tiyatro salonu 2.5 milyon nüfuslu kentin kültür hayatını zenginleştiriyor. Şevçenko’nun adını taşıyan Ulusal Opera’da yaklaşık 10 YTL’ye en iyi koltuklardan yer bulmak mümkün. Ana caddelerden Volodymyrska’da 20. yüzyılın başında neo-Rönesans stilinde inşa edilmiş opera binasının önünden geçerken duvarındaki afişte Osmanlı giysili figürlere rastlayınca o akşam sahnelenen "Tuna’nın Ötesinde Zaporozhian" adlı eseri izlemeye karar verdim ve tatlı bir sürprizle karşılaştım: Tuna kıyısındaki bir Türk eyaletinde geçen öykünün sonunda Türk sultanı o bölgeye sürülmüş Ukraynalıların reisinin samimi talebini geri çevirmeyip kızının sevgilisiyle evlenmesine izin verdiği gibi halkının da Ukrayna’daki topraklarına dönmelerine izin verir. Neşeli Ukrayna ezgileriyle biten opera iki mert düşmanın nasıl dost olabileceklerini vurgular.
False