Kusura bakmayın sizi yine önemli bir başarı için rahatsız ediyorum

“Sevgili Fatih Çekirge,

100 dolarlık ihracatın ancak 7 doları teknolojik ürün olan bir ülkede AR-GE yatırımı için ilgi ve teşvik beklemenin ne kadar lüks olduğunu bilerek bir kez daha sizden yardım istemek durumdayım. ”

Haberin Devamı

Durdum ve kaldım bu cümlede.

Ne yardımı istiyor?

Gıda, kömür, buzdolabı, tayin, terfi değil...

Dinleyin:

- 5 yılda, dünya çapında 45 ödül kazanmış ve sıfır teşvik görmüş,

- Çalışan genç personel sayısı 26 olmuş, hepsi de geleceğe ümitle bakan beyinler; 3. sınıftan, 4. sınıftan, master yapanlar, doktora yapanlar.

- Ama kimseden yardım alamamış bir ekip olarak;

Sizi yine önemli bir başarı haberi ile rahatsız ediyorum.

Amerika Birleşik Devletleri’nde dün sonuçları dünyaya duyurulan, Green Dot Awards 2010’da, bu yıl 6 dalda oluşan kategorilerin 4’üne ödül verilirken, bu birinciliklerden bir tanesini de biz aldık.

3’üncü yılına giren bu önemli çevreci yarışmada 6. kez ve her sene ödül alarak (3’ü birincilik) bir uluslararası rekoru daha sessiz sedasız kırmış bulunuyoruz.

Haberin Devamı

Dünyanın giderek yükselen endüstriyel atık probleminin yumuşak karnı olan plastik ambalaj atıkların PET türevlerinin geriye kazanımını basit bir şekilde gerçekleştiren ‘Pet-Tree’ projesi, en önemli ödül olan Green Dot’u kazandık.

Çevreci ürünler konusunda geliştirdiğimiz önemli projelerden birisi olan bu ürün, tıpkı diğerleri gibi yurtdışında fazlası ile ilgi görmesine rağmen, ne yazık ki bizde hiçbir etki yaratmadı.”

 KİM CEVAP VEREBİLİR

Sevgili bilim insanı dostum Hakan Gürsu imzalı bu mektubun detaylarını hurriyet.com.tr’de yayınlayacağım.

İçimi acıtan mektup şöyle bitiyor:

“Her ayın 15’inde başlayan karın ağrıları kadar, uykusuz geceler içinde ürün geliştirmek çok kolay bir şey değil artık. Tanrı’nın eli esrarengiz bir şekilde ve her ay bize yaşayacak kadar finansmanı sağlasa da önümüzü görecek bir noktaya henüz gelemediğimizin farkında olmanın beni ne kadar üzdüğünü size anlatamam...

İlginize ve yardımlarınıza şimdiden teşekkürler. Görüşmek dileğiyle,

Hakan Gürsu ...”

VE ÖTE DÜNYADAN BİR HABER

Az önceki mektup Ankara’dan geliyordu.

Hakan Gürsu ve genç ekibinin teknolojik tasarım konusundaki dünya çapında başarılarını Google’dan bulursunuz. Ama iyice bakarsanız, orada yalnızca tasarım başarısını değil, Türk bilim insanının ve özellikle gençlerin, yokluk içinde nasıl bir hazine yarattığını anlarsınız.

Haberin Devamı

Dahası bir hazinenin nasıl fakir bir ufka mahkûm edildiğini görürsünüz...

Şimdi okyanusun öteki kıyısına bakalım:

Haberin başlığı şu:

‘AMERİKALI ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDEN MARS’TA BARINMA SORUNUNA ÇÖZÜM’

(Ne yazık ki bizde böyle bir haber başlığı olamıyor. Çünkü haber bile yapılmıyor.)

Habere gelirsek; aynen aktarıyorum:

“ANKARA (A.A) Amerikalı üniversite öğrencileri, Mars’ta astronotların barınma sorununu çözebilecek ileri teknoloji ürünü tekstil materyali geliştirdiler. Kuzey Carolina Üniversitesi Tekstil Mühendisliği öğrencileri tarafından geliştirilen yeni malzeme, astronotları uzaydaki yüksek radyasyondan ve meteoritlerden koruyacak yaşam ve barınma alanı yaratırken, katlanabilir ve şişirilebilir olması sayesinde Mars gibi bir gezegende 4 ila 6 astronot için konforlu bir ev ortamı sağlayabilecek. Buluşu yapan ekibin bir üyesi Alex Ray, projelerini gelecek hafta NASA’ya sunacaklarını söyledi.”

Haberin Devamı

Amerikalı gençler ne yapacaklarmış?

- Projelerini NASA’ya sunacaklarmış...

- Peki Amerika’da dünyanın en büyük ödülünü alan Türk gençleri ne yapıyormuş?

- Kimseden destek göremeyince dostları Çekirge’ye mektup yazıyormuş.

Şimdi ibret olsun diye; okyanusun iki kıyısında gelen bu haberlerin son iki cümlesini alt alta yazıyorum:

Ankara’dan Hakan Gürsu: “Tanrı’nın eli esrarengiz bir şekilde ve her ay bize yaşayacak kadar finansmanı sağlasa da ne yazık ki hiçbir destek bulamıyoruz.”

Kuzey Carolina’dan Alex Ray: “Uzun çalışmalar sonucunda elde ettiğimiz gelişmeyi bu hafta NASA’ya sunacağız.”

Budur işte fark...

Budur bilimsel acı. Budur, Türk sermayesinin trajikomik AR-GE çıkmazı.

Haberin Devamı

Budur işte; bilimi yalnızca doçentlik sınavı, üniversiteyi ise başörtüsü yasağı ve biber gazından ibaret gören anlayışın düştüğü YÖK çukuru...

NOT: Sevgili Hakan, benim elimden bu kadarı geliyor. Siz o uykusuz gecelere dayanın ve sakın yıkılmayın. Umarım bu yazı başta Bilim ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün olmak üzere ilgili yerlere ulaşır da bu “akıl teri”ne bir nebze olsun katkım olur...

DR. HAKAN GÜRSU VE EKİBİ DÜNYANIN ÇÖPÜNÜ BİR KERE DAHA ULUSLARARASI ÖDÜLE DÖNÜŞTÜRDÜ

Yazarın Tüm Yazıları