Küskün ölüler baladı

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Pertev Naili Boratav'ın Paris'te gömüldüğünü okur okumaz, bütün küskün ölülerin hüznü kapladı yüreğimi.

İstediği yerde yaşayamayanların, istemedikleri, belki de düşünmedikleri bir yerde toprağa karışmaları.

Beden sürgünlüğünün ruh sürgünlüğüne dönüşmesi. Ziyaretçisiz mezarlar. Uzak ülkelerde, ebedi bir sürgünlüğün huzuru.

Ham politikacıların, ülkeyi yönetmeyi günübirlik kurnazlık gösterisiyle karıştıranların lanetinden can havliyle kaçanaların son durağı. Ancak şimdi dinlenebiliyorlar.

Hiç biri, çok sevdikleri, çok şey verdikleri ülkelerine kızmıyordu. Bu acıyı onlara reva görenlere bile.

Hırtlıkları, hışırlıkları bilmezlerdi çünkü.

Sağlıklarındaki kini, ölülerinde devam ettirenler... Düşünce nebbaşları...

Nazım Hikmet'in bir köy mezarlığına gömülme dileğini nasıl belleğinizden silebilirsiniz?

Pertev Naili Boratav da zaman zaman mezarının başında birinin masal okumasını ister miydi acaba? Halk dilinin yalın güzelliklerini duyabilir miydi?

Nejad Devrim, resimlerindeki renklerin hangisini acaba sonsuz uykusundaki Polonya'ya yakıştırabilirdi?

Yılmaz Güney, ölüme giderken, çektiği en uzun Yol filminin bu olduğunu bilebilir miydi?

İlhan Koman, ziyaretçi beklemeyen bir ölüydü. İsveç'te öldü, yakıldı. Kendinden iz bırakmadı, eserleri yeterdi.

Hale Asaf, ülkesini ne kadar özledi, neden bunu gideremedi?

***

KÜSKÜN ölüler için ne düşünüyorum? Sisleri bir türlü yırtamıyorum.

Yaşarken esirgediğimiz ilgiyi, sevgiyi, öldükten sonra yerine getirmenin ikiyüzlülüğünü kabul edemiyorum.

Onlardan af dilemek midir, yoksa kendi vicdanımızı huzura kavuşturmak için bulduğumuz bir tatmin yolu mu?

Belki de kendimizle, insan tarihimizle barışmak için bulduğumuz bir ara yöntem. Saygının cansızı, makbul olmayanı.

Kendi ülkesinden dışarda yaşayan insanlar, acaba ölümlerini düşünmüşler midir? Sürgünlüğün acısına bunu katmaya tahammül edebilmişler mi? Belki de hiç akıllarına getirmek bile istemediler. Acılara duvar örmüşler.

Şimdi yurda getirilseler ne olur?

Fikret Mualla'nın kemikleri Karacaahmet'e gömülü.

***

SAHİ, Nâzım ebedi uykusunda, hâlâ Varna'da vapurları okşadığının rüyasını görüyor mu? Elleri yanıyor mu?

Küskün ölülerle barışmak için ne yapmalı? Hepimizin görevi bu soruyu cevaplandırmak.













Yazarın Tüm Yazıları