Kürtlerin gerçek derdi!

GÜNEYDOĞU ’nun en büyük sorunu nedir?

İki dil, iki bayrak, özerk bölge, Bağımsız Kürdistan mı?
PKK’nın destekçiliğini yapan birtakım fanatik ırkçı grup bu istekleri pompalıyor.
Her akılsıza hayran olacak başka akılsızlar bulunabilir!
Bu nedenle bir kısım insanımız, bazı çıkarcıların kışkırtmalarına inanarak, ülkede fokur fokur kaynayan huzursuzluğun ve hızla artan bölücülüğün kaynağı oluyor.
Nihayet gerçeği anlayan Başbakan Erdoğan’ın önceki gün söylediği şu sözlere katılıyorum:
“Açık söylüyorum, BDP çözüm istemiyor. BDP milletvekillerinin attığı adımlar sorunların çözümüne ilişkin bir katkı değildir. Bu tavır, annelerin gözyaşından, babaların yürek sızısından, gençlerin akan kanından rant elde etme tavrıdır!”
* * *
Güneydoğu gezisinde Cumhurbaşkanı Gül’ün karşılaştığı en yoğun talep ne oldu?
Yaşlı genç, kadın erkek, çoluk çocuk, gezi boyunca Kürtler hep iş istediler:
İş... İş... İş...
Güneydoğu’nun gerçek büyük derdi, iki dil, iki bayrak, özerklik filan değil, İŞSİZLİK!
Bölge insanlarının büyük bölümü aş ve iş istiyor!
Cumhurbaşkanı’na yüzlerce mektup verildi. Herkes “İş... İş!” diye feryat ediyor!
Açlığı tanımayan, yokluğu bilemez!
İki bayrak, iki dil edebiyatı yapanların tuzu kuru, karnı tok! Kendi çıkarları için çözümü engelliyor, yoksul insanların duygularını körükleyerek, onları isyana teşvik ediyorlar!
* * *
Bölücüler, toplumdaki büyük hassasiyeti hiçe sayıyor!
Türk halkının “Tek bayrak, tek vatan, tek millet, tek devlet anlayışından ve Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dilinin Türkçe olduğu gerçeğinden asla vazgeçmeyeceğini” onlar da biliyor ama amaçları hainlik yaparak ülkeyi karıştırmak!
Terör durmuş değil! Kış şartları, teröristlerin inlerine girip, kış uykusuna yatmalarına yol açtı. Baharla birlikte yine deliklerinden çıkarak sağa sola saldırmaya başlayacaklar!
Terörün, iyi niyetle, güzellikle, diyalogla biteceğini sanmak safdilliktir.
İki taraftan biri pes edinceye kadar bu kanlı savaş devam edecektir.
* * *
“Eylemleri durdurduk!” sözü tam bir palavradır. Eylemler, onların iyi niyetinden değil, dağlardaki çetin kış şartlarından durmuş bulunuyor.
Baharda silahlar yine kılıflarından çıkacak, ihanet çeteleri hainliklerine başlayacak, baykuş kılıklı birtakım uğursuzlar bölücülük naraları atarak Türk ulusunun sabrını sınayacak!
Peki, bayrağımızı indirecek, toprağımızı verecek miyiz?
Bu alçaklığı kabul edecek bir Türk olabilir mi? Kanla sulanan vatan topraklarını birtakım hayâsızlara vermek, hiçbir siyasinin haddi değildir!
* * *
İmralı mahkûmu Öcalan, izlenen yanlış politikalar sonucu, siyasi bir lider haline getirildi. Öcalan bir yandan taleplerini bildiriyor, bir yandan da:
“Sakın bana bir şey olmasın ha! Ben burada depremden, hastalıktan bile ölsem, PKK bunu komplo sayacak ve sonsuz bir savaş başlatacaktır. İmralı’da her ölüm şüphelidir. Bu nedenle martta çözüm için acele etmek gerekir!” diye devleti tehdit ediyor!
Ciddi bir devlet, terör çetesinin liderini karşısına alıp onunla pazarlığa oturur mu? Bizimkiler ne yazık ki, bunu yapıyor!
Canilerin istekleri yerine getirilse bile terörün bitmeyeceği kesin! Taleplerin sonu gelmez.
Siyasi iradenin olmadığı bir ülkede asker ve polisin terörle mücadelesi daha da zorlaşıyor!
Yazarın Tüm Yazıları