Kurthan Fişek: ‘Sevgililer Günü’ mektuplaşmaları

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

St. Valentine's Day muhabbetinden hoşlanmam... Birbirlerinden 364 gün nefret edenler, bir günlüğüne, kabristan artığı karanfillerle gönül aldıklarını zanneder, gávur kaşığıyla kürt çorbası içerler.

Geçelim...

St. Valentine's Day, bizde, ‘‘Sevgililer Günü’’ olarak anılır.

Ne sevgilisi, ne sevgisi lan!

1929 yılıydı. Yer Amerika... O ‘‘14 Şubat’’ günü, derin devletin derin kuvvetleri, derin devletin görmezlikten geldiği derin mafyayla hesaplaştı.

Yirmi yedi insan duvar dibine dizildi, tomsonlarla taranıp telef edildi.

Neymiş? ‘‘Sevgililer Günü’’...

* * *

Yıl 1971'di. Mümtaz Soysal... Altan Öymen... Uğur Alacakaptan... Emil Galip Sandalcı... Sadun Aren... Behice Boran... Uğur Mumcu...

12 Mart zindanlarından nasiplerini alıyorlardı.

Şimdilerde dışişleri bakanı olan sevgili İsmail Cem'in solumsu kitabı toplatılmış, kendisine ‘‘kızıl komünist’’ damgası vurulmuştu.

Sevgili Talat Halman, o sıralarda, ilk kültür bakanımızdı. ‘‘Şalcı Erim’’ hükümetindeydi.

Bir çoğu hapiste... Bir teki kabinede... Hepsi arkadaş...

* * *

Otuz yıl kadar sonra, 3 Şubat 2000 günü, Devlet Konukevi'nde, bilcümle yerli ve yabancı devlet büyüklerinin huzûrunda, ingilizce bir methiye şiiri okundu. Olağanüstü bir ingilizce...

Shakespeare'i özümlemiş, onu bile çatlatacak birinin ingilizcesi...

Talat Halman'ın şiiri...

İsmail Cem için... ‘‘Tribute to His Excellency İsmail Cem’’...

İki eski kültür bakanının, otuz yıl sonra, ‘‘Sevgililer Günü’’ hediyeleşmesi, mektuplaşması...

Mealen ve özet tercümesi çıktı e-mail'imden... Orijinal ingilizcesini merak edenler, TEMPO dergimizin gelecek haftaki sayısını okusunlar.

* * *

CEM SULTAN'A METHİYE

Haşmetmeab önünde bir şaircik parçası

Tirtir titremektedir, elinde madalyası.

Öyle bir bakandan ki, tarihin en álásı.

Cem'in zarafeti var, kibar sözün ustası,

Enteller dünyasında yoktur böyle başkası

Benzerini görmedi diplomasi dünyası,

Klasik okumuştur, erdem dolu kafası,

Fotoğraf virtüozu, internet'tir sofrası,

Bol bol gazete resmi, övgü dolu masası.

Timbuktu'dan Tibet'e eksik olmaz çağrısı,

Uçarcasına oynar, bilir her türlü dansı,

Kimle başbaşa kalsa, olur barış hastası,

Öylesine kibar ki, yoktur ‘‘no’’su, ‘‘nayn’’ı, ‘‘asla’’sı.

Şekspir yapsaydı onu çöpçatanlar ustası,

Jülyet'i bekletmezdi Romeo'nun babası,

O tutardı Tosca'yı çekse aşkın baskısı,

Maçolar susturulur, artardı oy sayısı,

Ne Frankeştayn kalırdı, ne Drakula korkusu,

O verirdi yoksula Antuanet pastası.

Şükretmeli ki ona, düşsün asker süngüsü,

Dinsin topların sesi, kalksın savaş korkusu...

Onunla belki biter dış borçların öyküsü.

Ekselans sıfatıdır sözlüğünde tek lüksü,

Tanrı eksik etmesin kabineden bu süsü.

Devlet adamı doğmuş, tam bir cevher kutusu.

Bayram etmeli artık Türk'ün diplomasisi,

Şanlı dönem yaşıyor ülke Cem'okrasisi!

* * *

‘‘Sevgililer Günü’’ aslında güzel gündür, herkes mektuplaşır, söyler, söyleşir, severmiş gibi yapar, bazısı sahiden sevişir.

İçimde yine de garip bir his var.

Birileri öbürleriyle kafa buluyor galiba...

Yazarın Tüm Yazıları