Kurthan Fişek: Güzel insanları kaybetmenin dayanılmaz zorluğu

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

KEMAL Sunal'ın canlandırdığı tipler bana hiç bir zaman hitap etmedi. Köyden kente göçüp gözü geride kalan, kentte yaşayıp kent hayatına uyamayan kasabalı (suburban) tipleri canlandırırdı.

Ama, Türkiye'deki nüfus dağılımının ta kendisiydi.

Çobandı, bekçiydi, polisti, gecekondu sakiniydi, mafyaydı.

Bendim, sendin...

Sizdiniz, bizdik...

* * *

Ya ona gülüyorduk, ya kendimize...

Bize yakın, ama, az küçük yaş kuşağında olduğunu öğrenince şaşırdım...

Uğur... Ahmet Taner... Teoman... Kemal...

Aynı yaş kuşağıyız...

Güzel kuşaklar tükenmeye başladı.

* * *

Merhabalaştığım, öpüştüğüm dostlar öldüğünde, yazacak şey bulmakta zorluk çekerim. Eskiye giderim, yazılmışlara bakarım.

Hayri Caner dostumun beş sene önce Vizyon Yayıncılık'tan çıkan ‘‘Yeşilçam Filmleri’’ kitabına gitti elim...

Kemal Sunal'ın güzelliğini, gerçekçiliğini tekrar buldum.

Belki keşfettim.

* * *

Gerzek Şaban...

Şarlo Şaban...

Gerzek Şaban'ın sinemalarda gösterimi sırasında çalıştığım gazetedeki yazının başlığı öyleydi: Charlie Chaplin'den Kemal Sunal'a sevgilerle!.. Sinemanın büyük ustasının Yeşilçam'da ilk tartışması Memduh Ün'ün Türk Sineması klasiği ‘‘Üç Arkadaş’’ta başlamış, bu filmin senaryosunun Charlie Chaplin'in ‘‘Şehir Işıkları’’ filminden esinlenerek yazıldığı söylenerek Memduh Ün'ün büyük başarısı gölgelenmek istenmişti.

Gerzek Şaban'da ‘‘Şehir Işıkları’’nı anımsamak mümkün... O yıllarda senaristler Kemal Sunal'a senaryo yetiştirmek için birbirleriyle yarışıyorlar, gerek özgün senaryo ve gerekse alıntı olsun, Kemal Sunal'ın oyununa biçilmiş kaftan senaryolar yazıyorlardı. Nitekim filmleri televizyon kanallarında üst üste gösterilmesine rağmen Kemal Sunal bu senaristlerin ustaca çalışmalarıyla ayakta duruyor.

Kolay konuşmayan Kemal Sunal'ı yine bir köşeye sıkıştırıp soruyorum: ‘‘Benim bildiğim kadarıyla sen eskiden İstiklal Caddesi'nde iki ayrı sinemada filminin oynamasından şikáyetçi olur, üstelik filmlerinin televizyonda gösterilmemesini isterdin, şimdi neler oluyor? Her hafta Kemal Sunal var.’’

O nefis gülüşüyle: ‘‘Hayri, o devir geçti. Şimdi ben televizyonun lideriyim. Filmler gösterildikçe ve ratinglerde (en çok izlenen programlar) baş sıralara geçince keyiften dört köşe oluyorum.’’

Ve bu arada bana yaptığım bir yanlışlığı hatırlatıyor: ‘‘Dört yıldır sinema filmi çekmediğimi yazmışsın, neden?’’

Evet, burada Kemal Sunal'dan özür diliyorum. Onun son filmi 1990 yılında çekilen Boynu Bükük Küheylan'dı ve aradan dört yıl değil, üç yıl geçti.

Peki, ya Şaban Asker'de n'olacak? Kemal cevaplıyor:

‘‘Ratinglerde hep bir numarayım. 13. bölümü bitirdik. Ve yeniden başlayacağız...’’

Filmin yönetmeni Orhan Oğuz diziyi bıraktı ve ‘‘Manisa Tarzanı’’ adlı sinema filmini çekiyor. Yeni yönetmen kim olacak? Kemal Sunal söylemiyor ama, yanımızda oturan Türk Sineması'nın ustalarından birisi olduğunu kesinlikle biliyorum.

* * *

Kendini eleştiren, kendine gülebilen herkesin, başkalarına hakaret etme hakkı vardır.

Dünya güzeli dostlarımı kaybetmeye başladım.

Dostsuz dünya düşmanlara kalır netekim...

Bozacıya şahitlik yapan şıracılara... Belkim de suluboya ressamlarına...

Yazarın Tüm Yazıları