Kurt ile kuzu...

İSTER iki insanın, ister iki ülkenin ilişkileri bir kere bozulmayagörsün, iki taraf da birbirinin her hareketinden işkillenir.

Hatta ilişkileri düzeltmek için yaptıklarınız bile göze batar.

Türkiye-ABD ilişkileri belli ki o noktada şimdi. O kadar ki...

Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’in Suriye’ye gidip Devlet Başkanı Beşar Esad’ın daha önce yaptığı ziyareti iade etmesi, eskiden olsa ABD’yi mutlu edebilirdi. Hatta:

‘Bizim Suriye ile ilişkilerimiz iyi olmadığı için söz geçiremiyoruz. Örneğin, İsrail’le Golan Tepeleri nedeniyle sürüp gelen ihtilafın çözümü, Ortadoğu barışı açısından çok önemli olmasına rağmen Suriye’nin yumuşamasını sağlayamıyoruz. Bize bu ziyaret sırasında yardım edin’ diyebilirlerdi.

Şimdi ise gazetelerden öğreniyoruz ki Sezer’in nisanda Suriye’ye yapacağı ziyaret ABD’yi bayağı rahatsız etmiş. Nitekim ABD’nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’ın Bursa’da kendisine bu ziyaretten memnuniyet duymadıklarına ilişkin haberleri soran gazetecilere verdiği yanıt şöyle:

‘Suriye konusunda söylenecek tek şey, uluslararası camianın Birleşmiş Milletler’in 1559’uncu kararı gereği fikir birliği içinde olmaları ve bu karar gereği de Suriye’nin Lübnan’dan askerlerini derhal çekmesi gerektiğidir. Başkan Bush, Avrupa’yı ziyaretinde bu konuda tamamen fikir birliği olduğunu gördü. Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Almanya Başbakanı Schröder, Rus ve Mısır liderleriyle yaptığı görüşmelerde, görüş birliği içinde olduklarını gördü. Umarız, Türkiye de uluslararası camianın içinde yer alacaktır. Tabii ki bu uluslararası camiaya uyup uymamak konusu, Türkiye’nin kendi kararıdır.’

Görüyorsunuz, Büyükelçi Türkiye’yi ‘belli bir uluslararası camianın’ değil, daha genel ifadeyle ‘uluslararası camianın’ dışında görüyor. Ankara’nın uluslararası camia içinde yer almasının koşulu olarak, sözünü ettiği 1559 No’lu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararını destekliyor olmayı yeterli saymıyor. Nitekim Ankara 7 Mart 2005 günü ‘Suriye’nin Lübnan’daki askerlerini bu karar uyarınca tamamen geri çekmesini memnuniyetle karşıladığını’ açıklamıştı.

Ama Büyükelçi Edelman daha fazlasını istiyor. Nitekim dünkü Sabah Gazetesi’nde bildirildiğine göre ‘Ankara’nın 1559 sayılı kararı Şam’a hatırlatması beklendiği halde bu yapılmamış’mış. Daha da kötüsü Türkiye bu konuda sessiz kalmışmış.

Gördüğünüz gibi 7 Mart tarihli açıklamayı yok sayıyorlar.

Bu ne demektir?

ABD, Başkan Bush’un 11 Eylül terör eylemi ardından tüm dünyaya ilan ettiği politikayı ısrarla uyguluyor demektir. O politika ‘ya bizden olursunuz ya karşımızdasınız’ politikasıydı.

Gerçi arkadaşımız Uğur Ergan, Cumhurbaşkanı Sezer’in Şam’a yapacağı gezi sırasında Batı dünyasının beklentilerini de Beşar Esad’a ileteceğini söylüyor ama... ABD yönetiminde bu ‘önce bizi memnun etmelisiniz’ anlayışı egemen olduğu sürece bu ilişkileri sağlıklı çizgide tutmanın zor olacağı da görülüyor.
Yazarın Tüm Yazıları