Kurt alkolsüz galayı sever

Dün bu köşede, bugünden itibaren hararetle Kurtlar Vadisi Irak’ın konuşulacağını yazmıştım.

Son anda galaya gitmeye karar verdim.

Lütfi Kırdar’ın kapısında bizi Amerikan askerleri karşıladı.

Kapının üzerinde neon ışıklarıyla yazılmış kocaman bir Kurtlar Vadisi Irak yazısı vardı.

Tıpkı Hollywood galaları gibi...

Ne var ki bugüne kadar alıştığımız galalardan çok farklı bir hava vardı içerde.

Erkek ağırlıklı konuklar Kurtlar Vadisi’nden fırlamış gibi siyah takım elbiseler içindeydi.

İçki servisi yapılmadı, garsonlar alkol soranlara, "Sadece meyve suyu var efendim" diyerek tepsiyi uzattı.

Seyirci profili de alkolsüz galaya uygundu!

Dekolteli kadın sayısı parmakla gösterilecek kadar azdı.

Muhafazakar izleyici kitlesi arasında tek tük türbanlı kadınlar, sakallılar ve Arapça konuşanlar göze çarptı.

* * *

Filme gelince...

Yapımcıların daha önce söylediği her şeyin tersi çıktı.

"Amerikan düşmanlığı yapılmıyor" dendi, filmde tek bir iyi Amerikalı yok!

"Çuvalın intikamı alınmıyor" dendi, film tamamen çuval intikamı üzerine kurulu.

Ben Kurtlar Vadisi dizisini başından beri savundum.

Yok şiddete özendiriyor, yok mafyayı kutsuyor gibi abuk sabuk eleştirilere karşı ben hep Kurtlar Vadisi’nin çok iyi bir dizi olduğunu söyledim.

Dizinin başarısı ne yazık ki filmde yok!

Çünkü film gereksiz yere bir misyon yüklenmiş.

Amerikalılar’ın ne kadar kötü olduğunu anlatıyor, "Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur" söyleminin altını çiziyor...

Sonra dönüyor intihar eylemcisi olmanın ve kelle kesmenin kötülükleri üzerine uzun uzun vaaz veriyor.

Bu söylemler zikir sahneleriyle destekleniyor.

Didaktik bir havaya büründükçe de Kurtlar Vadisi’nden uzaklaşıyor.

Polat Alemdar’ın kimi zaman Rambo, kimi zaman Küçük Mücahit halleriyle Amerikan ordusunu dize getirdiği filmin en başarılı sahnesi, fragmanlarda da sıkça gösterilen pazar yerindeki canlı bomba saldırısı.

Kurtlar Vadisi bu haliyle GORA’nın 4 milyonluk rekorunu geçer mi?

Geçemese de yaklaşır.

Ama bu bile dizinin filmden çok daha iyi olduğu gerçeğini değiştirmez.

Kurtlar Vadisi’ndeki rol avukatı meslekten edecek

Bugün Kurtlar Vadisi’nden başladık, öyle gidelim.

Diziyle ilgili geçenlerde avukatları yakından ilgilendiren bir gelişme oldu.

Hatırlarsanız, dizinin televizyonda yayınlanan son bölümünde mahkeme sahnesi vardı.

Orada da Polat Alemdar’ı savunan bir avukat yer alıyordu.

İşte o avukat rolünü oynayan bir oyuncu değil, gerçekten de avukat olan bir isimmiş.

Bu küçük rol İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat Faruk Çetinkaya’nın başına büyük iş açtı.

Aynı zamanda Pana Film’in avukatı olan Çetinkaya’nın dizide kendi adıyla oynaması üzerine İstanbul Barosu duruma el koymuş.

Baro’ya şikayette bulunan diğer avukatlar, Çetinkaya’nın meslek onuruna aykırı hareket ettiğini iddia ediyor.

Kendi ismiyle oynadığı için reklam yasağını ihlal etmesi de işin tuzu biberi olmuş.

Avukatlar mahkeme sahnesinde hatalar olduğunu (savunma avukatının yanlış yerde durması gibi), bir avukatın da gerçek ismiyle orada yer alarak bu hatalara ortak olduğunu ve mesleği zedelediğini iddia ediyorlar.

Bu gerekçelerle Çetinkaya, disiplin kuruluna sevk edilmiş.

Kınama cezası almasına kesin gözüyle bakılan Çetinkaya’nın meslekten men edilmesi bile gündemdeymiş.

Ne Kurtlar Vadisi’ymiş ama Türkiye ve Irak’tan sonra Baro’yu bile karıştırdı...

Betül Mardin fırçası!

Betül Mardin, halkla ilişkiler duayeni. Tamam!

İş disipliniyle yıllardır tartışmasız bir konuma sahip.

Tamam!

Görgüsüyle ve kültürüyle saygı duyuluyor.

Ona da tamam!

İyi de tüm bunlar Betül Mardin’e seyirciye fırça atma hakkı vermiyor ki.

Mardin, Kurtlar Vadisi galası başlamadan önce mikrofonu alıp sahneye fırladı.

Başladı fırçaya; "Hemen yerinize oturun, oturmayanlar da burayı terk etsin. Boşaltın burayı, aşağı salona inin".

Sanki çocuk azarlıyor!

Filmde Billy Zane bile bu kadar "sert" değildi.

Galaya geç gelinmesine kızmış, fotoğraf çekilirken yaşanan arbedeye bozulmuş vs.vs...

Oysa onun ve yardımcılarının görevi, düzeni sağlamak olmalıydı. Fırça atarak bu işler olmaz.

Bir halkla ilişkiler duayeninin, Devlet Bakanı, Belediye Başkanı, televizyon starları ve iş dünyasının önde gelen isimlerinin yer aldığı kalabalıkla daha düzgün bir ilişki kurması gerekirdi.
Yazarın Tüm Yazıları