Küresel ısınma kuşları üretiyor mu tüketiyor mu
Güncelleme Tarihi:
Bu tartışma bilim dünyasını olmasa da görünen o ki Eskişehir’i sarmış durumda. Eskişehir’de yaban hayvanlarının sayısında görülen artış dikkat çekmiş ki Eskişehir İl Çevre ve Orman Müdürü’nün, Eskişehir Merkez Avcılık Atıcılık İhtisas Kulübü’nün ve Anadolu Üniversitesi’nden bir akademisyenin de aynı yönde şaşırtıcı açıklamaları var. Doğa Derneği’ne göre ise durum tam tersi: Avrupa’da kuş türü ve sayısında azalmanın en çok yaşandığı ülke Türkiye
Küresel ısınma kavramı yerine dünyada artık küresel iklim değişikliği kavramı kullanılıyor. Ama kış aylarında bile bu kadar sıcak günler yaşayınca ister istemez işin ısınma kısmından bahsediliyor. Eskişehir’de doğal hayatı takip edenler de bu ısınmanın hayvanların üremesini artırdığını savunuyor. Anadolu Ajansı’na açıklama yapan Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Yavuz Kılıç, sıcaklığın üremede önemli bir etken olduğunu belirterek, hava sıcaklıklarının normalin üzerinde olmasıyla yılda bir kez yavrulayan canlıların ikinci kez yavrulayabildiklerini vurgulayarak şunları söyledi: “Yavru, en iyi sıcak ortamda yetişebilir. Örneğin kuşlar çıplak doğuyor. Havanın soğuk olduğu dönemde yeni doğan kuş soğuktan ölür. Küresel ısınmanın etkisiyle de artan sıcaklık ister istemez üremeye etki ediyor. Mevsimsel sıcaklık farklarının fazla olmadığı bölgelerde hayvanların üreme zamanı diye bir durum yok. Yıl boyunca üreyebilirler ancak üremenin başlamasını hormonlar etkiliyor. Hormonun aktive olması için de sıcaklık gerekiyor. Bu yüzden sıcaklık artınca hayvanlar hormon salgılıyor ve üreme gerçekleşiyor.”
Eskişehir İl Çevre ve Orman Müdürü Mehmet Karakaya da aynı görüşü destekleyerek, “Yaban hayvanları sürekli üreme halinde. Son yıllarda yaban hayvanları sayısında artış yaşandı” diyor.
Eskişehir’de bu fikri savunanların sayısı az değil. Eskişehir Merkez Avcılık Atıcılık İhtisas Kulübü Başkanı Mecit Bilek de küresel ısınmanın avcılık için faydalı olduğunu savunuyor: “Eskiden yaklaşık altı ay kış mevsimini yaşıyorduk. Şimdi bu süre azaldı. Hayvanların üreme sayıları da buna bağlı olarak uzadı. Hava şartları iyi olduğundan bıldırcın gelir gelmez kuluçkaya yatıyor. Daha sonra tekrar kuluçka dönemi başlıyor. Bir yılda iki kez yavruluyor. Küresel ısınma diğer av hayvanlarında da aynı etkiyi yarattı. Kar, bitki örtüsünü kapatıyor, hayvanlar yiyecek bulamıyordu. Artık daha çok yavru yaşama şansına sahip.”
BİLİMSEL VERİ YOK
Eskişehir’de bazı hayvanlar için durum böyle görünüyor olabilir ama doğa koruma konusunda çalışan uzman biyolog Yıldıray Lise bu değerlendirmenin çok sağlıklı olmadığı kanısında: “Küresel ısınmanın türlere etkileri konusunda yapılmış çok az çalışma var ama genel olarak söylemek gerekirse küresel iklim değişikliğinin hem hayvan hem bitki türlerinde bazı etkileri olacak. Bu, her tür için böyle olamaz. Bazılarının yaşam alanlarının daralmasına da sebep olabilir. Mesela sulak alanlar daraldığı için su kuşlarının yaşam sahası daralıyor. Beslenme şansları azalıyor ve bu da üremelerini olumsuz yönde etkileyebiliyor.”
KUŞ TÜRLERİ AZALIYOR
Doğa Derneği Genel Müdürü Engin Yılmaz’a göre ise böyle bir sonuca ulaşmak için bilimsel bir veri yok: “Bilimsel olarak uzun süreli bir proje gerekir. Uluslararası çalışmalar, türlerin artmak yerine azaldığını söylüyor. Türkiye zaten türlerin yaşaması açısından çok kötü durumda. Uluslararası bilimsel bir
çalışma olan Avrupa Kuşları Durumu Raporu’ndaki veriler de kuş türlerinde en çok azalma yaşanan ülkenin Türkiye olduğunu gösteriyor. Bunun da sebebi küresel iklim değişikliğinden ziyade bu hayvanların yaşam alanlarının daraltılması, bozulması ve zarar görmesi. Küresel ısınma ile üreme arasında orantı kurmak hiç bir şekilde temellendirilemez. Hiçbir bilim insanının bu açıklamayı ciddiye alacağını düşünmüyorum. Türkiye’deki derneğimizin koordine ettiği
ve periyodik olarak yapılan kuş sayımlarında da dikkat çekici hiçbir artış söz konusu değil.”
Şevval Sam (Oyuncu - Şarkıcı)
Bırak Şevval, insanlık yok olsun da dünya nefes alsın
Kendimi çevreci olarak değil tabiatın bir parçası olarak görüyorum. Bana göre çevre konusunda en büyük sorun insanoğlunun, tabiatın sahibi olduğunu zannetmesi ve her şeyin ona hizmet etmek zorunda olduğu yanılgısı içinde olması. Bizim insanımız tabiatı sevmeyi bilmiyor, ondan korkuyor. Belki de bu yüzden onu koruması gerektiğinin de farkında değil.
Ben bir sanatçı olarak çevre ile ilgili eylemlere, konserlere katılıyorum. Greenpeace için çekilen nükleer karşıtı bir filmde rol aldım. Yakın tarihte Trakya’da Ergene Nehri için bir eylemde bulunacağız.
Ağacımın, suyumun birilerine rant sağlayacak, birilerini zengin edecek diye yok edilmesine karşıyım. Kesilen her ağaç bir can. Bunun farkında olsa adam mesela, asırlık ağaçları kesip yerine plastik palmiye koyar mı? Ya da barınaklardaki hayvanlara birazcık olsun merhamet duymaz mı? Bunlara canım çok sıkılıyor tabii. Bazen diyorum ki kendi kendime: “Yahu Şevval, niye dert ediyorsun bunca şeyi, bırak, insanoğlu kendi sonunu hazırlıyor zaten, yok olalım da, dünya da rahat bir nefes alsın” diye. Ama yine gözümle gördüğüme dayanamıyorum, kıyamıyorum.
Çöpleri ayırıyorum, temizlikte doğada çözünebilen malzeme kullanmaya çalışıyorum. Kâğıt harcamamaya dikkat ediyorum. Günlük ihtiyacım kadar ürün alıyorum. İhtiyacımdan fazlasını tüketmiyorum. İkinci el giysileri tercih ediyorum. Beni bu dünyada tabiattan daha fazla hiçbir şey heyecanlandırmıyor. İnsan eli değmemiş her şey zaten o kadar güzel ki.
Bİ’ŞEY YAPMALI
Aşkınız için dünyayı ters çevirmek ister misiniz?
Her birey günlük hayatta tükettiği kâğıt, kalem gibi olmazsa olmaz gereksinimler için yılda yedi ağacın kesilmesine neden oluyor. Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı ÇEKÜL, bu ağaçları doğaya yeniden kazandırmak için ‘7 Ağaç Ormanları Projesi’ni 17 yıldır sürdürüyor. Sevgililer Günü’nde doğaya duyarlı davranmayı tercih edenler proje kapsamında oluşturulan ormanda sevdikleri adına ağaç diktirebilecek. Sevdiklerine ağaç hediye etmek isteyenler, telefon veya internet üzerinden proje sorumlularına ulaşabilir... Tel: (0212) 249 64 64 e-posta: 7agacprojesi@cekulvakfi.org.tr
Kırmızı telefonla balıklara destek
Greenpeace yavru balık avına karşı ‘Kırmızı Telefon’ kampanyası başlattı. 0212 377 03 50 No’lu telefonlarına gelen aramaları Tarım Bakanlığı’na yönlendiren Greenpeace, “Kırmızı telefonu kullan, Tarım Bakanlığı yavru balık avına karşı sesini duysun” diyor ve yapılması gerekenleri web sayfasında şöyle anlatıyor:
Greenpeace’in kampanyasıyla ilgili aradığını söyledikten sonra aşağıdaki soruları sorup resmi bir yazıyla cevap vermelerini iste.
? Yavru balık avına karşı imza atan 250 binden fazla kişiye ne zaman cevap verilecek? ? Hazirandaki danışma kurulu toplantınızda bu konu resmi olarak gündeminizde olacak mı?