Kuran-ı Kerim’de konuşulan kadınlar (2)

KURAN-I Kerim, sembol kadınlardan bahsederken iki kategori çizer. Hayatta da insanlar böyle değil mi?

İyiler ve kötüler. Müspet anlamda örnek alınacaklar ve menfi anlamda kendilerinden ders alınacaklar. Ama Kuran-ı Kerim olayı salt bir tarihi kıssadan çıkarıp pratik hayata uygular ve diğer kitaplarda aynı olayla ilgili anlatımları doğrular veya düzeltir.

Bugünkü yazımızda iki müspet örneği anlatmak istiyorum. Peygamber doğuran iki kadın. Biri Hz. İsa’nın, diğeri Hz. Musa’nın annesi.

Hz. Meryem: Hz İsa’nın annesi: Bakire bir kadın. İffetli. Bir gün kendisine görünen melek (Cebrail) hamile kalacağını söyler. Erkek eli dokunmasa da! Bir mucize olarak hamile kalacak ve çocuk doğuracak. Kuran-ı Kerim, İmran’ın kızı Meryem’i över. Dik duruşunu, kendisine leke atmak isteyenlere karşı Allah’a sığınışını anlatır. Yavrusuyla tek başına kalan bir annenin çaresizlik içinde nasıl yücelebileceğini Hz. Meryem’le anlatır. Kutsal kitabımızda bu hadise çok önemli mesajla yüklüdür.

* * *

Hz. Meryem olayındaki bazı noktalara temas edelim:

a) Hz. Meryem aynı zamanda iftira atılmak istenen iffetli kadınların bir sembolüdür. Yüce Allah, mağdur ve töhmet altındaki bu kadınların en açık örneğini bir peygamberle müjdelemiş, ödüllendirmiştir. Bu Kuran’ın kadının yanında duruşudur. Kadın burada ön plandadır.

b) Hadisenin bir başka yönü; kadının "erkek eli değmese de çocuk doğurabileceğinin" konuşulabileceği bir döneme gelinip gelinemeyeceğine Kuran’ın işareti konusudur. İleride bu olabilir mi? Mucizeler aynı zamanda bu konulardaki sınırları mı belirler? Şüphesiz ileride tartışılacaktır bunlar. Kuran-ı Kerim bu örneği vererek belki bu konudaki çalışmalara kapı açmıştır.

c) Başka bir nokta, Hz. İsa’nın babasız yaradılışının neyi simgelediği meselesidir. Buradan Allah’ın kulu ve elçisi olan Hz. İsa’"ilahlaştıracak" bir sonuç çıkarmak, bütün ilahi dinlerin tevhit anlayışına aykırıdır. Kuran-ı Kerim zaman zaman yaradılış modellerini anlatır. Baba ve anne olmadan yaratılışa örnek Hz. Adem ve Hz. Havva’dır. Cansızdan canlı yaratmaya örnek Hz. Salih’in mucizevi devesidir. Ateşten yaratılışa örnek cinler ve şeytandır. Babasız yaratılışa örnek Hz. İsa’dır. Yüce Rabbimiz, kudret ve iradesinin fiziki áleme nasıl imza attığını bu yaratılış modelleriyle bizlere hatırlatır. Ötesi yok! Burada insanoğlunun genetik çalışmalarına, ekolojik dengeyi bozmamak koşuluyla teşvik vardır belki de.

ç) Belki bu kıssanın en önemli noktalarından birisi de Hz. İsa’nın daha doğumunun hemen akabindeki mucizevi konuşmasında kullandığı cümleleridir. Hz. İsa’nın hayatını ve duruşunu anlatan bu ayetleri, Meryem Suresi’nin 30. Ayeti’nde görebilirsiniz.

Hz. Meryem gayri meşru çocuk edindiği -haşa- töhmeti altındadır. Hz. İsa ise daha yeni kucağa alınmıştır. Hz. Meryem konuşmama orucundadır. Bildiğimiz orucun dışında eski kavimlerde var olan oruç türlerinden birisidir, sükut ederek oruç tutmak. Hz. Meryem çepeçevre sarılır. İma ederler açıkça demeseler de. Nereden peydahladın bunu derler, halbuki baban iyi adamdı, nasıl yaptın bunu, demek isterler. Hz. Meryem konuşmaz ama eliyle bebek İsa’yı işaret eder. İşte burada Hz. İsa’nın ahiretteki duruşunu belgeleyecek sözler çıkar dilinden.

Hz. İsa şöyle der: "Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum! Bana kitabı verdi ve beni peygamber yaptı" (Meryem 30). İlginç değil mi? Halbuki biz ne bekliyorduk Hz. İsa’dan, annesi töhmet altındayken. Hz. İsa’dan bu sözler mi beklenirdi? Tabii ki bizim mantığımıza göre hayır. Biz şunu beklerdik: "Annem temiz kadındır, ben mucizeyim, anneme ilişmeyin. Annem temiz, o iffetli bir kadındır." Ama Hz. İsa farklı bir şey söyler. "Ben Allah’ın kuluyum!" Bu bir deklarasyondur. İsa Peygamber’in dilinden. Kendisini daha sonraları Allah’ın oğlu olarak anacak olanlara itirazıdır bu Hz. İsa’nın. "Hayır ben Allah’ın kulu ve peygamberiyim. Tıpkı Hz. Nuh gibi, Hz. Musa gibi, Hz. İbrahim gibi." Onlardan hiçbir farkım yok.

Kuran-ı Kerim, Hz. İsa ile ilgili vereceği bütün mesajlarda annesini ön plana çıkarır, annesinin çevresinde şekillendirir olayları. Çünkü Hz. Meryem başka din mensuplarınca iftiraya tabi tutulmuştur, Kuran-ı Kerim ise onun beraatini, masumiyetini ilan eder. Bu kadına bir vefadır.

Hz. Musa’nın annesi: Kuran-ı Kerim’in kadını kollayıp koruduğunun en çarpıcı örneklerinden birisi de Hz. Musa’nın annesi olayıdır.

Bilindiği gibi Firavun kendisini tahtından indirecek peygamber doğacak korkusuyla erkek çocukları öldürüyordu. Hz. Musa’nın annesi de doğurduğu küçük bebeği için endişeleniyordu. Çaresizdi. Tam bu çıkmazda iken kendisine verilen ilhamla Musa’yı bir sandığa koyup Nil Nehri’ne salıvermesi istendi (Taha 38-39). Hz. Musa’nın annesi gözyaşları içinde bebeği Nil’e saldı. Bahçede karısı Hz. Asiye ile gezinen Firavun, suda gördüğü sandığı çıkartıp içindeki çocuğu görünce şaşırdı ama çocuğa da kıyamadı. Böylece yüce Allah, Hz. Musa’yı Firavun’un sarayına yerleştirdi.

* * *

Firavun, Hz. Musa’yı başka yerde arıyor ama Musa yanında. İşte bu noktada Kuran-ı Kerim’in vurgusunu bulursunuz. Küçük Musa’ya sütannesi aranırken iş dönüp dolaşır Hz. Musa’nın öz annesine döner. Kuran bunu, "Böylece seni, gözü gönlü mutluluk dolsun ve üzülmesin diye annene geri verdik" (Taha 39) ayetiyle anlatır.

Kuran’ın vurgusu anne sevinsin, üzülmesin diye kendisine döndürdük şeklindedir. Bu ayet üzerine bir dünya kurmak mümkündür. Çocukların annelerinden koparılmalarından, boşanmalara kadar birçok olumsuz olayın tümünün çözümü işte bu bakıştadır. Bir saniye dahi çocuğu annesinden koparmayacaksınız.

Kuran’ı, erkek yorumu olarak lanse eden, okumadan ve bilmeden kanaat sahibi olanlar acaba Kuran-ı Kerim’i hiç böyle okumayı ve düşünmeyi denediler mi?

SORALIM ÖĞRENELİM

Zuhr-i ahir namazı nedir?

Seyit GÖÇMEN/ÇORUM

Son öğle namazı anlamına gelen zuhr-i ahir namazı, bir kısım İslam bilginleri tarafından, cuma namazının sahih olmaması ihtimaline binaen, ihtiyaten kılınması öngörülen o günkü öğle namazıdır. Dört rekáttır. Farz veya sünnet gibi kılınabilir.

Duada eller nasıl tutulur?

Neşe ÜNAL/İSTANBUL

Allah Resulü (SAV) dua esnasında ellerini farklı şekillerde tutmuştur. Bedir’de ellerini koltuk altları gözükecek derecede kaldırdığı, gece yatarken yatakta ellerini birleştirdiği, namazların arkasında yaptığı dualarda omuz aralığı ölçüsünde ellerinin aralarını açtığı, yağmur duası ya da musibet ve belaların defi için yaptığı dualarda da avuç içlerini aşağıya doğru çevirdiği, bazı hadislerde yer almıştır. Dua esnasında ellerin alacağı şeklin hükmü, ne farz ne vaciptir. Fakihler buna adap hükmünü vermiş ve hadis kitaplarında da bu mesele adap bölümünde yer almıştır. Bununla birlikte Hanefi mezhebine göre her duada ellerin iç yüzünü semaya doğru tutmak sünnettir.

Duha namazı hangi vakitte kılınır?

Maruf TOPRAK/SİİRT

Güneşin doğuşundan takriben 45-50 dakika geçmesinden zeval vaktine kadar olan süreye kuşluk vakti ve bu süre içinde kılınan nafile namaza da kuşluk (duha) namazı denir.
Yazarın Tüm Yazıları