Kültüre çalımın faturası

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Toplumdaki yozlaşmanın nedenlerini irdelerken yıllardan beri kültürlü nesiller yetiştirmeye boş vermemizi nedense hep es geçiyoruz.

Hâlâ kültürün bir toplumun temel dokusunu oluşturduğunu algılayamıyoruz.

İnsanlarımızın kültür yoksunluğunun beyinsel sığlığa neden olduğunu, bu yüzden de toplumsal yozlaşmanın giderek hızlandığını göremiyoruz.

Örneğin, değer yargılarını yerle bir eden, tatsız tuzsuz, yetenekten ve emekten yoksun her türlü uçukluğa inanılmaz primler veriyoruz.

Müzik beğenimize ‘‘arabesk’’ denilen uydurma bir tür egemen oluyor.

Sanat değeri taşıyan her çaba, her etkinlik ilgisizliğe mahkûm oluyor.

Okumakla elde edilen kalıcı kültürü hiç mi hiç önemsemiyoruz.

Bu yüzden de elimize gazete ve kitap almıyoruz.

Haldun Taner anlatmıştı. Yaz aylarında denize girmek için gittiği bir kulüpte kendisinden başka sadece bir kişinin kitap okuduğunu görmüş.

Buna sevinmiş ama adamın ne okuduğunu çok merak etmiş.

Bir gün belli etmeden bir köşede kitap okuyan adamın önünden geçip ne okuduğuna bakmış.

Olayın gerisini rahmetli Haldun ağabey hüzünle şöyle anlatmıştı:

‘‘Adamın ne okuduğunu görünce az daha küçük dilimi yutacaktım. Çünkü okuduğu resimli romandı. Ama bir süre sonra o adama da razı oldum. Çünkü o da gelmemeye başladı. Çok üzücü bir şey ama okuyan insan olarak koca kulüpte tek başıma kaldım.’’

* * *

Eski kültür bakanlarından yazar Talat Halman, 4. Ulusal Yayın Kongresi'nde bakın ne diyor:

‘‘Kitap okuyanların sayısı 1965'teki rakamın onda birine düştü.’’

Sonra da çok daha acı bir gerçeği dile getiriyor:

‘‘Adam başına bir kitap bile almıyoruz. 25 yılda nüfus artışına karşın gazetelerin tirajı artmamıştır. Türkiye okunmayan kitapların cenneti olma yolunda.’’

Rakamlar da değerli kültür adamımızı doğruluyor. Bugün Türkiye'deki kütüphanelerde 25 milyon kitap bulunduğu bildiriliyor.

Bu rakam İsveç'te 110 milyon, Almanya'da 170 milyon, ABD'de ise 1.5 milyar.

Bulgaristan kütüphanelerinde bile Türkiye'dekinin üç katı kitap bulunuyor.

Geride bıraktığımız 1998 yılında Türkiye'de 4 bine yakın kitap yayınlandı.

Bunların yüzde 50'ye yakınını çocuk, edebiyat (roman, öykü) ve tarih kitapları oluşturuyor.

Kitapların satış rakamları ise belli değil. Böyle bir istatistik yok. Bu da kültüre verdiğimiz önemin bir göstergesi.

Yoğun reklamı yapılan kitaplar dışında bir roman 3 binle 10 bin arasında satıyor.

Öykü kitapları binle 3 bin arasında. Şiir kitapları ise bin sınırını pek aşamıyor.

Araştırma, inceleme veya bilimsel türdeki kitapların satışı ise pek kayda değecek oranda değil.

* * *

Gazete satışlarına gelince; Orada da durum hiç iç açıcı değil.

Bugün tezgâhlarda sergilenen günlük gazete sayısı 30 civarında. Bunların toplam satışı 4 milyona yakın.

Ama bu rakam promosyonun katkısıyla gerçekleşiyor.

Promosyonların kesildiği dönemlerde bu sayı 2 milyon 200 bine kadar geriliyor.

Epeydir promosyonsuz satışa geçilmediği için gerçek satış rakamları bilinemiyor. Ama üç aşağı beş yukarı bu kadar.

Üzücü ama gerçek şu: Bu satış rakamları Afrika düzeyinde.

Birkaç örnek verelim:

Almanya'daki günlük gazete satışı 50 milyon, İngiltere'de 80, Japonya'da 60, Rusya'da 50, İtalya'da 25 milyon.

En çarpıcı örnek ise İsviçre. Türkiye'nin onda birine yakın nüfusu olan bu ülkede Türkiye kadar gazete satılıyor.

İşte yıllardan beri büyük bir başarıyla kültüre attığımız çalımın faturası.

Unutmayalım, kültürsüz insan her türlü yozlaşmaya açıktır.



Yazarın Tüm Yazıları