Bir devrin öyküsü

Güncelleme Tarihi:

Bir devrin öyküsü
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 24, 2010 12:59

Yayıncı Atilla Tanılkan'ın anılarını ve cezaevine kadar uzanan yaşamından kesitleri işlediği ''Gayrettepe Selimiye Metris'' okurla buluştu.

Haberin Devamı

TÜSTAV Sarı Defterler dizisinden yayınlanan kitapta, 1942 yılında dünyaya gelen Atilla Tanılkan'ın ilginç yaşam öyküsü kendi kaleminden anlatılıyor. Çıraklıktan su satıcılığına, elektrik işlerinden yayıncılığa kadar çok sayıda iş yaparak yaşamını sürdüren Tanılkan, kitabında 7 yaşından itibaren, hem harçlığını çıkarmak, hem de aile bütçesine ufak da olsa bir katkı sağlamak için yaz tatilleri yanı sıra Cumartesi günleri de yarım gün okulun ardından her hafta sonu sürekli çalıştığını ifade etti.

Bakkal çıraklığı, tren garında su satıcılığı, ayakkabı mağazasında tezgahtarlık, elektrik tesisatçılığı, oto elektrikçiliği ve akümülatör imalatı işleri yanı sıra, Hirfanlı Hidroelektrik Santralinde elektrik bakım ustası, tribün operatörü ve kumanda odası mesul operatörlüğü görevlerinde bulunduğunu anlatan Tanılkan'ın kitabı, Tanılkan'ın politik hayatına, arkadaşlarına, ağır yüklerine ve satır satır yaşam öyküsüne ayna tutuyor.

Haberin Devamı

Kitabın ön sözü de Atilla Tanılkan'a, kader arkadaşlığı yapan, uzun yıllar beraber çalıştığı Cavlı Çulfaz'ın imzasını taşıyor. Çulfaz, ön sözde kitabı şöyle tanıtıyor:

''Atilla Tanılkan düştü, işkence gördü, tökezledi, sendeledi, ama asla yıkılmadı. Yaralarına tuz basıp ayağa kalktı. Büyük ustamız Nazım bugün herkesin dilindeyse, bu biraz da Atilla gibi isimsiz kahramanların sayesindedir. Devrimci türkülerimizi, şiirlerimizi mitinglerde yüz binler, TEKEL işçilerinin direnişinde, alanlarda on binlerce insan hep bir ağızdan söylüyorsa, biliyoruz ki, bunca emek, çaba, bunca özveri boşa gitmedi. Sevgili Atilla, dağıtımını özenle örgütlediğin dergileri, kitapları topladılar. Makineli tüfeklerin yanına koyup çiğnediler nalçalı topukla... Kitapları yargıladılar, insafsızca yaktılar. 

... Diyorum ki, iyi ki o günleri, o coşkuyu, o insanlığı birlikte yaşadık seninle paylaştık. Gözlerimizde ışığın pırıltısını gördük. Sınıfımızın büyük ustasının dediği gibi, 'topraktan, ateşten ve demirden doğanların/En mükemmeli doğacak bizden'. Ve biliyorsun sevgili Atilla, son sözümüz söylenmedi daha.''

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!