Kültür neden yok?

SEÇİM meydanlarındaki, vaad ve söylemlerde, akla hayale gelmedik “şunu yapacağız , bunu yapacağız!” nutukları sel gibi akmaktadır.

Bu “cağız, cığızın!” ön girişinde, hiçbir meydandaki vaadlerde;
Biz şehirlerimize, kültür evleri, opera, tiyatro salonları yapacağız, çevreciliği ön plana alacağız. Çıplak dağ ve tepelerimizi ağaçlandıracağız, meydan ve park fakiri şehirlerimize, ilçelerimize özen gösterip, yerel yönetimlere yardımcı olacağız. Çocuk gelişim ve bilgi merkezleri açıp, ufuklarını açacağız. Halkın okuma oranını yükseltmek için, kağıdı ucuzlatıp daha çok kitap, dergi basımını teşvik edeceğiz. Engelli vatandaşlarımızı hapishane hayatı yaşamaktan kurtarıp dışarı çıkmaları için, uygun kaldırımlar, minibüsler, otobüsler yapacağız.
İmar planlarında ranta değil, şehir plancılığına önem verip, arabesk yapılaşmanın önüne geçeceğiz. Göz boyamak için birkaç park yapıp altyapının ne olduğunu bilmeyen belediye başkanlarına ağır yaptırımlar getireceğiz.
Tabiat varlıklarımızı koruyacağız, tarihi kalıntılara ‘taşdır’ demeyeceğiz. Toprak altındaki, kalıtıları çıkartmak, insanlığa kazandırmak için, ek bütçe çıkartıp ödenekleri arttıracağız.
Müşkül durumda kalan, sanatçı ve yazarlarımız için, yurtlar, konuk evleri yapıp, yardımcı olacağız.
Yerleşim birimlerinden geçen çay, dere, ırmaklarımızın üstüne beton döküp öldürdüklerimizi tekrar dirilteceğiz. Etraflarına çiçek, ağaç dikip şenlendireceğiz.
Yukarıda yazılanların hiçbirisi yoktur.
Biz duymadık. Duyan varsa uyarsın.
Bu yazdıklarımızı yapacaklarında,
Allahın’a kurban olayım deriz.
Salih TAŞÇI

Gerçek ekolojist STÖ’ler var mı


“EKOLOJİK yönelim ile çevre korumacı yönelim arasındaki farklılıklar kısaca şu şekilde de özetlemek mümkündür: (Önder 2003 (a): 602-3 Akt. Sezer 2006:8-9). Çalgüner, Tahir 2003 Çevre mi Ekoloji mi?
1- Çevre korumacı anlayış, yaşam çevresinin, ulusal, kültürel ve doğal mirasın korunması gibi sorunlarla ilgilenmektedir. Ekolojik anlayış ise, siyasi öğeleri ve ideolojisiyle çevre korumacılıktan ayrılmaktadır. 1970’lerden sonra ortaya çıkan Friends of the Earth (Yeryüzü Dostları) ve Greenpeace (Yeşil Barış) gibi örgütler, korumacı derneklerden farklı olarak, ileri sanayi toplumlarının nükleer enerji, sanayi kirliliği, asit yağmurları gibi sorunlar üzerinden temel bir toplumsal değişme gereksinimini gündeme getirmektedirler.
2- Korumacı yaklaşım mevcut toplumsal-siyasal düzeni ve onun kurallarım benimser, toplumun hakim değerlerini sorgulayıcı bir tutum içerisine girmez. Toplumsal sistemin içinde kalarak amaçlarına ulaşabileceği inancına sahiptir. Alternatif ekolojik toplumsal değerler dizisi ise, bireysel değerlere ve insani bir toplumsal düzene vurgu yapmaktadır. Modern toplumun hiyerarşik ve bürokratik örgütlenmesi karşısında, küçük ölçekli ve komünal örgütlenmeyi savunur.
3- Ekolojik anlayış, doğrudan eylem modeliyle daha açık ve katılımcı bir siyasi sistemi pratiğe geçirmeye çabalamaktadır. Toplumun bireyi kontrolünün değil, bireyin toplumu kontrolünün gerekliliğine inanmaktadır. Ekolojik anlayış, ideolojik yapılandırılmış eylem tarzına sahiptir.”
Türkiye yeşil hareketinin yıllardır içinde olan Demirağ ise çevrecilik ile ekoloji arasındaki farkı şu şekilde örneklemektedir.
“Çünkü, hayli yoğun bir yayın faaliyeti sonucu, bu konuda epey bir literatür oluşmasına karşın, hâlâ çevrecilik lafzının ortalıkta dolaşmasına ve ülkemizde değerli bir dostumun ifadesi ile, ‘Üçüncü Batılılaşma Hareketi’ olan ‘çevreci’ etiketini haksız yere gaspeden bir takım derneklerin varolabilmesi, toplumsal cehaletimizin bir dışavurumu olsa gerek. Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA), Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD), Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma Vakfı (ÇEKÜL) vb kallavi ‘burjuva’ STK’ların ülkemizde oldukça hayırlı işlere imza atmış bulunan Ekolojistlerin hilafına, ekoloji hareketini temsil edebilmesine yüreğim dayanamıyor.
Erdoğan YAŞLI- Perma Kültür Gönüllüsü
Yazarın Tüm Yazıları