Küçük Bush bebekle oynasaydı...

ZAMANIN ne çabuk geçtiğini özel günlerden anlıyor insan. Sanki bu işe daha dün başlamışım gibi, oysa bu 12. bayram yazım olacak.

Neler yazmıştım hatırlamıyorum ama bayramlar konusunda dağarcığımda size aktaracak enteresan bir anı, edeceğim bir laf kalmadığını biliyorum.

En iyisi hiç tınmayıp sıradan bir gün muamelesi yapmak ama geleneği bozmayalım hadi...

Yılda 208 yazı yazıyorum. E, bunun iki tanesini de bayrama tahsis edeyim artık...

Böyle eveleye geveleye yazının sonunu bulabilir miyim acaba?

Bulursam bravo bana. Bu işin esnafı oldum demektir.

Bu bayram Kurban Bayramı. Yani kabağın birtakım hayvancıkların başına patladığı bayram. Akabinde bir Kurban Bayramı daha var. O da ABD'ninki. Farkı, koyunla dana yerine insanların kurban edilecek olması. Yani kabak bu sefer bizzat bizim başımıza patlayacak. Hem öyle mecazi bir patlama değil. Füze, bomba vs., artık medeniyet ne verdiyse.

Evet, medeniyet vere vere bunları verdi. Top tüfekten füzelere geçtik.

Ben hálá inanamıyorum savaş olacağına. Onca hazırlığa rağmen... Bu devirde savaş olmazmış gibi geliyor.

Körfez Savaşı sırasında televizyondan gördüğümüz gökyüzü manzaralarını canlı olarak İstanbul semalarında seyrederken -tabii göz falan kalırsa- ‘‘Çırağan Oteli'nde günümüz şehzadelerinden biri evleniyor yine, bunlar onun havai fişekleri’’ diyeceğim herhalde.

‘‘Irak nere, İstanbul nere’’ denecek bir durum da yok; füzelerin menzilleri Trakya hariç Türkiye'nin her yerine ulaşıyormuş zira.

* * *

Şimdi nereden nereye diyeceksiniz ama, ben bu savaşın müsebbibi olarak Bush'la Saddam'ın ana babasını görüyorum.

Onlar da sizin gibi verdiler çocuklarının eline oyuncak tabancayla tüfeği.

Hele ileride bugünleri mumla arayacağız.

Bilgisayarda ha bire birilerini, bir şeyleri öldüren, yok eden çocuklarımız büyüsünler de bir...

Halbuki çocukluğunda Bush'un eline vereceklerdi bir oyuncak bebek... Saçını tarayıp elbisesini falan değiştirecekti... Ben de şimdi burada dosdoğru bir bayram yazısı yazıyor olacaktım.

Saddam deseniz keza.

* * *

Bari siz aynı hatayı yapmayın. Erkek çocuklarınıza bebek alın, ‘‘Gay olur’’ safsatasına da inanmayın. Oldu diyelim, inanın Bush olmasından iyidir.

E, savaş arifesinde bayram yazısı da bu kadar olur.


MIŞ-MUŞ


Demirel, ‘‘Samanlıkta kaybedilen iğne sokakta aranmaz’’ demiş.

Oh be! Kulağımızın pası silindi.

Türkiye kara kışa teslimmiş.

A, hayret! İlk defa oluyor bu.

Tebrik kartının yerini resimli cep telefonu mesajları ve e-kart almış.

İnsanların yerini de robotlar alsa da tamamına erse şu iş.
Yazarın Tüm Yazıları