Kucaktaki kriz

YÜKSEK Seçim Kurulu (YSK) halk arasında Yüksek Siyaset Kurulu diye anılıyor. 3 Kasım sonrasında aldığı kararlarla Siirt seçimini iptal edip Recep Tayyip Erdoğan'a önce milletvekili, sonra da başbakan olma yolunu onlar güzelce açmıştı. Şimdi önlerinde kesinleşmiş yargı kararı var. 3 Kasım seçimlerinde DEHAP isimli bir parti yargının deyişiyle ‘‘sahtekárlık’’ yapıyor, hakkı olmadığı halde seçime giriyor, 1 milyon 960 bin oy alıyor. Az değil, toplam oyların yüzde 6.2'si!YSK şimdi ne yapacak? Bu işin altından nasıl kalkacak? Kurul Başkanı Tufan Algan demeç verip duruyor: ‘‘Merak etmeyin, kamu vicdanını rahatlatacak bir karar alacağız.’’Kime, kimlere göre, hangi kamu vicdanı? Türkiye siyasetinde kamu vicdanı yok. O vicdan her konuda üçe, beşe, sekize bölündü! Sadece kişisel ve siyasal çıkarlar var. Üç hafta önce ‘‘Seçim iptal edilirse kaos (kargaşa) çıkar’’ diyen aynı başkandı! Bu sözleriyle eski deyimle ihsası reyde bulunuyor, yani bir hákimin hiç yapmaması gereken bir şey yapıp oyunun rengini belli ediyordu. Şimdi birileri bu doğrultuda ağlaşmaya başladı: ‘‘Efendim YSK seçimin yenilenmesine veya 66 DYP milletvekilinin Meclis'e girmesine karar verirse kargaşa çıkar, borsa düşer, döviz yükselir...’’Bu konuda Karen Fogg çocukları fırsatı kaçırır mı! Onlar da hemen gerek içimizden, gerekse ikinci vatanları Brüksel'den devreye girip YSK'ya gaz vermeye başladılar:‘‘AB, yargının DEHAP kararına şaşırdı. Endişe duyuyorlar. Burada konuştuğumuz AB yetkilileri seçim olursa istikrar gider dediler. Tam her şey düzelmişti. Aman haa, YSK dikkat etsin, ona göre karar versin...’’Demek ki AB'nin istediği karar belli! Rezillik, kepazelik, teslimiyetçilik diz boyu. Hukuku, yargıyı bırakmışız bir kenara, işin döviz, borsa ve AB boyutlarına bakıyoruz. Kim takar yargı kararını! Kim takar büyük seçim sahteciliğini! Olan olmuş, biten bitmiş. Yüzde 34 oy alan bir parti, dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyecek biçimde tek parti iktidarı oluşturmayı başarmış. Tam da borsa yükselmiş, döviz düşmüş. Boşverin sahteciliği, hukuku, yargı kararını falan siz! Hiç önemli değildir! Önemli olan Meclis'in yapısı değişmesin. Gerekiyorsa hukuku bile göz ardı edelim. YSK gerekeni elbette yapacaktır.* * *Sırası gelmişken, burada YSK yönetimine birkaç soru sormak istiyorum: Ankara'daki ABD Büyükelçiliği ya da AB ülkeleri yetkilileri çeşitli zamanlarda sizi ziyaret etti mi? Eğer böyle bir durum varsa kimdi onlar? Ne zaman geldiler ve neler konuşuldu? Bunlara herhalde hiç kimse ‘‘nezaket ziyareti idi’’ diyemez. Yabancıların YSK ziyareti niçin olur? Sadece soruyorum! * * *Şu duruma, şu anda yaşanan karmaşaya bakınız! Yargı bir karar veriyor ve ardından siyasi partiler başvuruda bulunuyor. İşçi Partisi ve Genç Parti seçimin iptalini istiyor. DYP yeni düzenleme yapılarak Meclis'e 66 milletvekili sokması gerektiğini vurguluyor. AKP ise ret kararı verilmesini istiyor çünkü her iki şık işine gelmiyor. CHP derseniz fevkalade muhteşem! O da seçim olursa başına gelecekleri bildiği için aynen AKP'nin dümen suyundan gidiyor, iktidar partisiyle aynı kulvarda koşuyor! * * *Lütfen bu yazdıklarım konusunda bir yanlış anlama olmasın. Hukukçu değilim ama ortalıkta hukukçuların bile anlamadığı, zıt görüşler belirttiği karmaşık bir konu var. Yani aklımdan ‘‘Yasal açıdan doğru karar şu olmalıdır’’ diye bir şey geçemez.Bu yazıda amacım, böyle bir konuyu bile nasıl siyasi çıkarlar doğrultusunda kullandığımızı göstermek. Pekiii, şimdi gelelim filmin sonuna! Acaba ne olacak? YSK nasıl bir karar verecek? Eğer ben bu ülkenin vatandaşı isem, eğer ben bu ülkenin belli kişi ve kurumlarını biraz olsun tanıyorsam, bu YSK'nın vereceği kararın şu doğrultuda olacağını tahmin edebilirim: ‘‘Yapılan itirazların tümünün reddine...’’AKP ile CHP'nin yoluna can koyduğu bu karar çok büyük olasılıkla oy çokluğu ile alınacaktır! Vatana millete hayırlı olsun!
Yazarın Tüm Yazıları