Küba’dan boksör kaçırdı Fatih Akın’a ilham verdi

Güncelleme Tarihi:

Küba’dan boksör kaçırdı Fatih Akın’a ilham verdi
Oluşturulma Tarihi: Mart 29, 2011 00:00

Boks camiası onu ‘boksör avcısı’ olarak tanıyor. Ahmet Öner doğup büyüdüğü Almanya’da boks menajerliği yapıyor. ABD’de ve Almanya’da şirketleri var. Bu eski boksör, 2007’de dünya şampiyonu iki Kübalı boksörü kaçırarak adını duyurdu. Küba lideri Fidel Castro bir röportajında “Bir Türk boksörlerimizi çaldı” dedi. Öner’in film gibi hayatı ünlü yönetmen Fatih Akın tarafından beyazperdeye de aktarılıyor

Ahmet Öner (39) Almanya Bochold doğumlu. 41 yıl önce çalışmak için gurbete giden bir işçi ailesinin üç çocuğundan en küçüğü. “Çocukluğum Almanların ağırlıklı olduğu bir mahallede geçti. Arkadaşlarım azınlık olduğumu bana çok sık hatırlatıyordu. ‘Kara kafa Türk’ diye laf atmalara maruz kaldım. Bu nedenle çok kavga ettim. 14-15 yaşlarındayken boks sporuna merak saldım. Bölge şampiyonu olan Erdoğan adında bir arkadaşım bana destek oldu. Onun taktik ve dersleri sayesinde yaşadığım kente şampiyonluklar kazandım. Liseden sonra sigortacılık ve şarküteri ürünleri pazarlamacılığı gibi işler yaptım. İki işte birden çalıştığım zamanlar oldu. Hafta sonları da boks yapıyordum. O yıllarda Almanya’da spor denilince akla mutlaka futbol gelirdi. Boks akıllara en son gelen spordu. Tabii ki bu sporu yapan gençlere de çok ilgi gösterilmiyordu” diye anlatıyor Öner.
1989’da Doğu Almanya çökünce çok sayıda doğu Alman boksör Batı’ya geçti. Bu durum boksa farklı bir değer kattı. Gelenler iyi boksörlerdi ve Almanya adına uluslararası karşılaşmalara katıldılar. Pek çok madalya kazandılar. Televizyon kanalları da bu spora sahip çıkınca, boks iki yıl gibi kısa bir sürede popüler oldu. Alman hükümeti altyapıyı geliştirmek için her yıl 2 milyon Euro’nun üzerinde para vermeye başlayınca da sporcu sayısı arttı.

SİGARA İÇİP MAÇA ÇIKIYORDUM

O sıralardaki boks hayatını şöyle anlatıyor Öner: “119 maça çıktım. Bunların 96’sı amatördü. 97. maçımda profesyonelliğe adım attım. Profesyonel olarak da 23 maç yaptım, 11’i nakavtla olmak üzere 16’sını kazandım. Beş kez yenildim, iki maçta da berabere kaldım. Profesyonel olunca iyi para kazanmaya başladım. Alman bir internet şirketi bana sponsor oldu. Ayda 5 bin Euro veriyorlardı ve Londra’da yaşamaya başladım. Bir süre sonra boksla bağlarımı koparma zamanının geldiğini anladım. Çok sevdiğim ringlerinden inmemin tek nedeni aşırı derecede sigara içmem. Maç öncesinde bile sigara içerdim. Tabii ki bu durum benim spor hayatımı etkiledi. Yeni arayışlar içindeyken menajerlerin iyi paralar kazandıklarına gördüm. ‘Neden ben de kazanmayayım’ diyerek 2002 yılında ringin kenarında mücadeleye başladım. Bu arada Sinan Şamil Sam amatörlerde dünya şampiyonu olmuştu. 229 maçın 219’u kazanmış Sinan’la anlaşarak profesyonelliğe yönelttim. Ona ev aldım, maç başına da 25 bin Euro para veriyordum. Sinan’ın maçlarını Türk televizyonlarına satmaya başladım. Sinan’da hepatit B olduğunu öğrenen rakiplerimiz onu maçlara çıkartmamak için federasyonlara baskı yapıyordu ama başarılı olamadılar. Dünya şampiyonumuz Sinan Şamil San, Olimpiyat ikincisi Atagün Yalçınkaya, Oktay Urkal, Fırat Arslan, Mustafa Karagöllü ve Selçuk Aydın gibi ünlü eldivenler benim şirketim için dövüştü.”

BOKSÖRLERİ GİZLİ SERVİS YAKALADI
/images/100/0x0/55ea57dbf018fbb8f879c21a

Uluslararası boksörleri de bünyesine katmak için kolları sıvayan Öner’in mesleki kariyeri, Küba’nın dünya şampiyonu boksörü Erislandy Lara ve Guillermo Rigondeaux Ortiz’i kaçırtmasıyla parladı. Film senaryosu gibi bir planla gerçekleşen kaçırılma hikâyesini Öner şimdi gülerek anlatıyor: “69 kiloda dünya şampiyonu 24 yaşındaki Erislandy Lara ile Guillermo Rigondeaux Ortiz’i şirketime almak istedim. Küba’ya gidip onlarla temas kurdum. Sonra da Brezilya’daki bir turnuva sırasında kamptan kaçırdım. Almanya’ya götürmeyi planlarken Kübalı gizli servis elemanları izimizi buldu. Bir süre kovalamaca oynadık. Boksörler Rio de Janerio’da bir otel odasında yakalandı ve Küba’ya götürüldü. Ömür boyu bokstan men cezası aldılar ve olay kapandı. Ben bir yıl bekledim ancak onları ülkelerinden kaçırmayı kafama koymuştum. Küba’ya gidip Lara ve Ortiz’le yeniden temas kurdum. Boks yasaklarına rağmen gizli antrenmanlar yaptırıp formda kalmalarını sağladım. Gıdalarıyla bile bizzat ilgilendim. Bir süre sonra operasyona başladım. Uluslararası adam kaçıran bir şebekeyle anlaştık. Kaçırmaya iki gün kala iki olimpiyat şampiyonu unvanlı Ortiz gelmekten vazgeçti. Astronomik para teklifimi, ‘Bir daha kaçarsam ailemin yok olabileceği endişesini taşıyorum’ diyerek kabul etmedi. Neyse ki Lara sözünden dönmedi.

KAÇIRMA PARASI 10 BİN DOLARDAN 40 BİN DOLARA YÜKSELDİ

Onu Havana’dan alıp, ülkenin iç kesimlerine götürdük. Bir süre kenar mahallelerdeki gecekondularda kaldı, izini kaybettirdi. Ülkeden kaçışı sürat botuyla olacağı için uygun hava şartlarını bekledik. Meksika’ya kaçırmak için iltica şebekesiyle 10 bin dolara anlaşmıştık. Ancak onun önemli bir sporcu olduğunu öğrenince zam yaptılar. ‘Bu değerli bir mal’ diyerek 30 bin dolar daha istediler. O parayı da verdim. Boksörümüz gece yarısı bir sürat botuyla Küba’dan ayrılıp, uluslararası sularda bir ıssız adaya çıkarıldı. Orada bir gün kaldı. İkinci etapta rota, okyanusta bir nokta ada olan Kankuna’ya çevrildi. Orada da kısa bir moladan sonra ‘Değerli mal’ Meksika’ya çıktı. Kıyıda bekleyen bir araç Lara’yı Meksika içlerinde bir otele götürdü. Pasaportu kaçmasın diye devletin elinde olduğu için yanında sadece kimliği ve boks fotoğrafları vardı. Adamlarımız bu sorunu da çözdü. Nihayet Almanya’ya getirmeyi başardık, şimdi profesyonel bir boksör. Sıkletlerinde dünyaca bilinen Odlanier Solis, Selçuk Aydın ve Yuriorkis Gamboa gibi pek çok yıldızla birlikte bizim kadromuzda dövüşüyor.”
Bu arada Ahmet Öner’in en çok güvendiği sporcuların başında gelen Yuriorkis Gamboa bugün WBA hafif sıklette unvanını Meksikalı Jorge Solis karşısında korumaya çalışacak. New York Atlantic City’deki Boardwalk Hall’da gerçekleşecek karşılaşma Gamboa’nın profesyonel kariyerindeki 20. maçı. 19 karşılaşmanın tamamını kazanan 27 yaşındaki Kübalı boksör bunların 15’inde rakibini nakavtla mağlup etti. “Bu maçtan kesin galip ayrılacak” diyor menajeri Ahmet Öner.

FİDEL CASTRO’YU ÇILDIRTTI

Ahmet Öner, Küba lideri Fidel Castro’nun bir röportajında kendisinden de söz ettiğini anlatıyor. Castro “Sporun ticarileştirilmesi” konulu bir mülakatında; “Amatör sporlardaki başarıları yadsınamayan Küba, bu tür pirana balıklarının ısırıklarına diğer ülkelerden daha çok maruz kalıyor. Bir Türk, bizim boksörümüzü çaldı. Boksörümüzü kaçırıp, kapitalizmin askeri yaptı. Oysa o boksör Küba için dövüşen milli kahramandı” diyor.

HEP BİR SPOR FİLMİ ÇEKMEK İSTEDİM

Ünlü yönetmen Fatih Akın da Ahmet Öner ile yaptığı işbirliğini şöyle anlatıyor: “2006 yılında ‘Yaşamın Kıyısında’ filmimin ön hazırlığı için İstanbul’a geliyordum. Ahmet Öner ile uçakta yan yana oturduk. Sohbet ederken hikayesini ve mesleğini anlattı. Boksla ilgili olduğum için heyecanlandım. Hep bir spor filmi çekmek istemiştim zaten. Çok önemli filmler var bu türde. Beni etkileyenler Clint Eastwood’un ‘Gran Torino’su ve Martin Scorcese’nin ‘Kızgın Boğa’sı. Hayat bir mücadele, bir kavga. Biraz boks maçına da benziyor. Bu nedenle Ahmet’in yaşamını film yapmak istedim. Almanya’da da ara sıra buluşup konuştuk ve ön araştırmaya başladık. Bu arada ‘Yaşamın Kıyısında’ ve ‘Soul Kitchen’la uğraştım. Ancak artık ön hazırlığın sonlarına geldik. Küba’da da araştırma yaptım. Ahmet’in Fidel’le sorunu olduğu için gelemedi. Şu sıralar senaryo aşamasındayım. Film Ahmet’in hikayesinden çıkarak, globalleşen zamanda dövüşü anlatacak.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!